Yeter ki kararlılık olsun

ABD -Rusya -Suriye -Türkiye sosyal medya ,twiter diplomasisi, telefon konuşmaları derken, süregelen ve sanki dünyanın pamuk ipliği üzerinde durur gibi her an bir hadisenin çıkacağı endişesi ile geçen zaman,habercilerin,uzmanların akademisyenlerin vurur mu vurmaz mı konusundaki çeşitli kanallarda yaptıkları yorumlar ve nihayetinde ABD- İngiltere ve Fransa 'nın Suriye'ye karşı başlatığı askeri müdahale ve sonrası gündemdeki sıcak yerini muhafaza ediyor. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü siyasi bir duruşu var.

ABD -Rusya -Suriye -Türkiye sosyal medya ,twiter diplomasisi, telefon konuşmaları derken, süregelen ve sanki dünyanın pamuk ipliği üzerinde durur gibi her an bir hadisenin çıkacağı endişesi ile geçen zaman,habercilerin,uzmanların akademisyenlerin vurur mu vurmaz mı konusundaki çeşitli kanallarda yaptıkları yorumlar ve nihayetinde ABD- İngiltere ve Fransa 'nın Suriye'ye karşı başlatığı askeri müdahale ve sonrası gündemdeki sıcak yerini muhafaza ediyor. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü siyasi bir duruşu var. Ortadoğu'da şekillenecek bir siyasetin geleceği tartışılıyor. Bütün bunlar yapılırken küçücük ada yarımıza Sayın Dr. Recep Akdağ'ın ziyareti gerçekleşti. Basından öğrendiğimiz kadarıyla 4 saat süreli Başbakan Tufan Erhürman ve Kudret Özersay ile toplantı yapıldı. Elbette bu toplantılarda neler konuşulduğu tahminlerden öte değildir. Tahmin edilebilirdir. Türkiye -KKTC ilişkileri mutlaka 1. sıradadır ve Türkiye, bu ilişkilere son derece ehemmiyet vermektedir. 'Ekonomik ve Mali Protokol ' mutlaka ön planda olandır. Ankara, KKTC 'de mevcut kabineye her türlü yardımı yapacağını, yatırımların faydaya dönüştüğünü gördüğü sürece mutlaka yardımların süreceğini her fırsatta ifade ettirendir. Projelendirilen ve mali destek sağlanan projelerin yürütme tarafından hayata geçirilmesi halinde zaten aksi düşünülemez. Sayın Recep Akdağ'ın her ay Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ziyareti bazı kesimlerce hoş karşılanmamış olabilir ancak KKTC bakanlarının Türkiye'ye taşınmasını önleyecek olması ihtimali memnuniyet vericidir. Sayın Bakanın ziyaretleri anavatanla ilişkileri pekiştireceği gibi,maliyede tasarruf ve zamanın etkin kullanımını sağlayacaktır. Son derece önemli konular hayatın içerisinde cereyan ederken elbette 16 Nisan'da yapılacak Akıncı -Anastasiadis yemeğinin her ne kadar da sosyal içerikli olduğu söylense dahi bu yemeğin Kıbrıs meselesinde çizilecek stratejide, önemi mutlaka vardır ve bu strarateji için sınırlar belli olandır. Türkiye, sözü olacak olandır ve Türkiye kırmızı çizgilerini belirtmiş verilen demeçlerle taviz verilmeyecek hususları belirlemiştir.Ne diyor Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu çözüm için Crans-Montana dahil oradaki sonuç sonrası artık Kıbrıs için ayrı bir karar verme durumu hasıl olmuştur Şu anda Kıbrıs adasının Kuzeyi ve Güneyinde savaş yoktur. 20 Temmuz 1974 Barışının hüküm sürdüğü konumdadır. Sayın Akıncı'nın siyasi parti liderlerini bilgilendirme toplantılarında bundan böyle Sayın Hüseyin Özgürgün'ün davet etmeyeceği babında konuşmaları acele ile söylenmiş, karşıt cevap olarak nitelendirilmektedir. Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün'dür ve kendisi yerine yetkilendirdiği her kişi toplantılarına gittiği zaman şahsının değil parti genel başkanı olarak ve yetkili kurulların kararı çerçevesinde görevli olarak toplantılarda hazır bulunmaktadır . Ancak basında çıkan haberlere göre Başkan dahil Ulusal Birlik Partisinin siyasi bir kurum olarak bundan böyle Sayın Akıncı'ının Saraydaki toplantılarına davet edilmeyeceğidir. Ne diyebiliriz Cumhurbaşkanının şahsi tercihine karışacak değiliz fakat böyle bir davranışın şık olmadığı kanaati var olandır. Sayın Özgürgün'ün 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı'na aday olabilme ihtimali ile şimdiki Cumhurbaşkanının aday olacak kişilerden çekinmemesi gerekir.Elbette 2020 tarihinde cumhurbaşkanı adayları gerek bağımsız gerekse siyasi partilerinden aday olma hakkına sahiptirler. Sayın Özgürgün'ün ifadeleriyle siyasete koyacağı nokta ile Cumhurbaşkanlığı adayı olabilme düşüncesi doğru bir yaklaşımdır ve stratejik bir hamledir. Her siyasetçi, siyasete girdiği andan itibaren siyasetin her makamında halkı için görev yapmayı kendine şiar edinenlerdir.Bunu hiç bir siyasi kişi inkar edecek pozisyonda değildir .Yeter ki kararlılık olsun. Dolayısıyla Kuzey Kıbrıs türk Cumhuriyeti halkı olarak bulunduğumuz günlerin değerinde çalışmak ve bu çalışmaların karşılığında toplum faydasına işler yapmak kaçınılmaz olandır. Hükümetin 4'lüsünün icraatlarını hayata geçirmeleri gerekendir. Muhalefetin,muhalefet yapıyorlar diye eleştirmeleri hali ise abesle iştigaldir. Nitekim halen iktidar Partisinin CTP nin mensubu olan Eski Meclis Başkanı Sayın Dr Sibel Siber'in Dr.Fazıl Küçük Vakfı toplantısında yaptığı konuşmadan bilhassa Sayın Tufan Erhürman'ın ders alması gerekir. Tabi Sayın Teberrüken Uluçay'ında dikkate alacağı ve tecrübeden yararlanacağı hususlar olacaktır.



Bu haber 1685 defa okunmuştur

:

:

:

: