Meclis Komitesi dün oy çokluğuyla müşavirlikle ilgili tasarıyı kabul etti, Genel Kurul’a gönderdi. Tasarıya göre kamuda artık yeni müşavir yaratılmayacak.
Komitenin başkanı Jale Refik-Rogers, bu düzenlemeyle yasadaki “müşavirlik” maddesinin kaldırıldığını belirterek, “Bu hükümet veya bundan sonraki hükümet dönemlerinde göreve gelenler, görevden alındıklarında eski maaşlarına ve eski kadrolarına geri dönecek” diyerek tasarının getirdiği yeniliği anlattı.
Evde oturup maaş alarak toplumun vicdanını sızlatan bu mutlu azınlığa kamuoyunda uzunca bir süredir tepki vardı.
Seçim döneminde de bu yüzden neredeyse bütün partiler müşavirliği ortadan tamamen kaldırmaktan söz etti. Neredeyse herkes müşavirliğe karşıyken, her nedense bunca yıl ipe un serme yoluna gidildi. Hep son anda yarı yoldan dönüldü.
Geçen hafta yaptığı açıklamada da Başbakan Erhürman “Bizim kararlılığımız sayının 120’yi aşmaması doğrultusundadır” diyerek, toplumu kötünün iyisine razı olmaya davet etti.
Oysa bu yeni tasarı da dahil olmak üzere müşavirlikle ilgili toplum vicdanını kanatan yara iyileşmemiştir.
Asıl mesele kapsamlı bir kamu reformu olmalıdır. Bu haliyle yara asla kapanmazken, hükümet sadece yaraya pansuman yapma yoluna gitmiştir.
Sadece müşavirlik meselesiyle ilgili değil, her alanda öyle büyük eksiklikler var ki toplum olarak bu meselelerin üzerinde kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum.
Bu sorunların en başında yer alan konu, yatırımcının önündeki engellerin kaldırılmasıdır.
Her fırsatta turizm, üniversite ve inşaatın ülkenin kalkınmasında önemli rol oynayan lokomotif sektörler olduğu dile getiriliyor.
Ancak sadece inşaat sektöründe ortaya çıkarılan zorluklar, bırakın lokomotif olmasını bu sektörün ayakta kalmasını bile mucizelere bağlıyor.
Her fırsatta ülkede yatırım yapmaya çağrılan yabancıların KKTC’de 25-30 bin sterlinlik bir evi almak için Bakanlar Kurulu’nun tüm üyelerinin imzasına muhtaç olduğunu biliyor muydunuz?
Şaka değil, koskoca hükümet bir İngiliz’in 25 bin sterlinlik evi alması için bütün işlerini bir kenara bırakıp bunun için imza atacak.
Sizce böyle sırada bekleyen kaç kişi vardır? 5 bin kişi olsa, bunu da hükümetin bütün üyeleri imza atsa, aşağı yukarı 100 bin imza eder.
Siz imza peşinde koşarken, yatırımcının sıkılıp evi almaktan vazgeçmesi de çok muhtemel tabi.
Olacak iş değil. Biz ne zaman rüzgara karşı yürümekten vazgeçeceğiz.
Madem satılan evlerle ilgili bir denetim yapmak istiyorsunuz bunu İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir birim tarafından kısa bir sürede halletmeniz mümkün değil mi?
Ya da sadece İçişleri Bakanı imza atsa, yeterli olmaz mı?
“Yeterli olmaz” diyorsanız, İçişleri Bakanınıza güvenmiyorsunuz demektir ki bu daha da vahimdir.
Siz bütün hükümet üyelerinin tek tek imzasını alırken, hangi kontrol mekanizmasını işlettiğinizi düşünüyorsunuz?
İşte her fırsatta dile getirdiğimiz kamu reformu, bunun için çok önemli.
O kamu reformu yapılmadan da müşavirlik meselesinde olduğu gibi siz sadece yaraya pansuman yaparsınız.
Yaranın tamamen iyileşmesini istiyorsanız ameliyata ihtiyaç var, vücudunun o bölümünün mikroplardan tamamen temizlenmesine ihtiyaç var.
Yoksa hasta, yani KKTC, asla sağlığına kavuşamaz. Bu böyle biline…