Bu nasıl bir iş?

Yeni Hükümetin kurulması ile birlikte, verilen sözler doğrultusunda hesap sorma vaadinin bir parçası olarak. 163 Sayıştay raporunun incelendiği ve gerekenin yapılacağı açıklamasında bulunulmuş .

Yeni Hükümetin kurulması ile birlikte, verilen sözler doğrultusunda hesap sorma vaadinin bir parçası olarak. 163 Sayıştay raporunun incelendiği ve gerekenin yapılacağı açıklamasında bulunulmuş .
Bu açıklamayı, Sn. Erhürman yapmıştı .
Mecliste oluşturulan komite, bu dosyaları incelemektedir .
Bu dosyaların hazırlanması, Sayıştay tarafından yapılmıştır .
Bilindiği gibi Sayıştay, bir anayasal organdır ve Devlette ve ona bağlı kuruluşlarda, mali denetim yapmaktadır .
Denetim sonucu Sayıştay yasasına göre, Devlet ve ona bağlı kuruluşların bütçelerine, zarar veren uygulamalar tespit edilerek.
Bu uygulamayı yapan yöneticiler hakkında, hazırladığı raporu, Meclisimize ve Savcılığa gönderir .
Bu raporlarda , ilgili yöneticilerin, Devlete ve bağlı kuruluşlara verdikleri mali zararların hesabı sorulur ve bu zararların giderilmesi
talep edilir .
İlgili yönetici, uyguladığı bütçeden, cebine para aktardı ise . Zimmetine para geçirme suçundan da, mahkeme kararı ile cezai müeyyideye çarptırılır .
İlgili kurumlardaki bütçelerin, ülkemizde kullanış şekilleri, genellikle, o kurumun uyması gereken hukuki mevzuata uymayarak yapmış oldukları harcamalardır .
Buna hukukta, keyfi uygulama denmektedir .
1974 ‘den günümüze dek, bu keyfi uygulamalar, ülkemizde devam etmektedir .
Buna biraz açıklık getireyim .
Örneğin, bir kurumun bütçesinden, para harcaması yapılacaksa. O kurumun bağlı olduğu yasada gösterildiği kadar, para harcanabilir . Yönetim kurulu varsa, onun kararına gerek duyulur .
İhalelerde, ihale şartlarına uyulması kaçınılmazdır .
Uygulamada , bağlı olunan yasa usulüne göre uygulanır .
Buna uyulmadan yapılan uygulamalar da , yine hukukta usulsüzlük veya yolsuzluk olarak nitelendirilir .
Dünyanın bir çok yerinde, yolsuzluk ve usulsüzlük bir suçtur ve cezayı müeyyidelere tabi olur .
Buna bir örnek verecek olursak. Güneyde, Baf’ta iki eski Belediye Başkanı, uygulamalarında, usule uymayarak yaptıklarından. Kuruma verdikleri mali zararlardan dolayı, mahkeme kararı ile cezai müeyyidelere çarptırılıp hapsolmuşlardır .
Geçen gün, Meclise gittim .
Benim ilk çalıştığım yer, Meclis dairesidir .
Arkadaşları sık sık ziyarete giderim .
Gittiğim gün, Sayıştay Komitesinin toplantısı vardı .
Raporlardan söz açıldı .
Sohbet derinleşti .
Raporların seyri konusunda, sohbet uzadı .
Orada bir acı gerçeği öğrendim .
Bizim ülkemizde, yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili cezai müeyyidenin olmayışı .
Bu konuda, geçmişte Başsavcılığın, bu konularla ilgili olarak, çok kısa yazılmış bir yazısı da dile getirildi .
O yazının içeriği :
“Müeyyide yok .“
Daha açıkçası yaptırım yok .
Sadece zimmet fiili, bir suç ve müeyyideye tabi .
Hal böyle olunca da .
Sayıştay’ın suç olarak gördüğü fiiller , Savcılığa göre, suç teşkil etmiyor .
Bu konuda yasada boşluk varmış .
Başsavcılık, Meclisi, bu konuda, geçmişte uyarmış .
“Müeyyide yok “ demiş .
Bu uyarıya rağmen .
Hala daha Meclisimiz veya idare , bu yasal boşluğu doldurmamışsa
ve usulsüzlükler, suç olarak müeyyidelenmemişse . Anayasal bir organ olarak oluşturulan Sayıştay’ın varlığından, bahsedebilir miyiz ?
Bu durumda Sayıştay, havanda su dövmüyor mu ? .
Oturun, Meclis olarak, anayasal değişikliğe gidin .
Sayıştay’ı lağvedin, bu işi kökten halledin .
Böylece, Sayıştay dosyalarından da, kurtulmuş olunur .
Boşuna vakit harcanılmaz.
Bu haber 3769 defa okunmuştur

:

:

:

: