Evet ama böyle bir de realite var

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: “Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları konusunda Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye’yi dışlayarak, barışa ve bölge istikrarına katkı yapmak mümkün değildir...

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: “Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları konusunda Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye’yi dışlayarak, barışa ve bölge istikrarına katkı yapmak mümkün değildir... Bu bir barış rotası değildir” diyerek İsrail, Kıbrıs Cumhuriyeti Yunanistan arasında yapılan zirvede Yunanistan üzerinden doğalgazın Avrupa’ya taşınmasına yönelik mutabakata sert tepki gösterdi..
Peki ama neden?
Çünkü Kıbrıs’ta siyasi bir sorun vardır, ve bu sorun 50 yıldır devam etmesine rağmen herhangi bir çözüme ulaşılamamıştır.
Çünkü Kıbrıs açıklarında bulunan doğalgaz kaynakları tüm Kıbrıs’a Kıbrıslılara aittir falan filan..
Ana sebepler özetle bunlar.
Peki haksız mı Sayın Cumhurbaşkanı..
Siyaset gereği elbette haklı.
Lakin öyle zannediyorum ki Kuzey Kıbrıs’tan Güney Kıbrıs’a bakarken bir takım gerçekleri gözardı ederek bakıyoruz.
Nedir o gerçekler?
Kıbrıs’ta siyasi sorun devam ediyor mu?
Evet ediyor.
Peki Kıbrıs’ın Güney’i nasıl bir statüye sahip?
Bilinen gerçek halihazırda uluslararası tanınmışlığı olan bir devlet.
O yüzden bende bilerek ve isteyerek yukarıda belirtirken Kıbrıs Rum Yönetimi yerine Kıbrıs Cumhuriyeti diye yazdım.
Zira bu, benim ya da bir başkasının, ya da Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’de Kıbrıs Rum Yönetimi tabiri ile anılan Kıbrıs Cumhuriyetinin uluslararası tanınmışlığı olan bir devlet olduğu gerçeğini değiştirmez..
Bir başka gerçek de şu ki; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de aslında uluslararası tanınmışlığı olmayan ve uluslararası alanda Türkiye’nin bir alt yönetimi olarak algılandığına dair bakış açısı bugün güncelliğini yitirmemiştir.
Dolayısıyla böyle bir durumda, Güney bu statüsüyle uluslararası ilişkilerini,ticarı, askeri ve ekonomik antlaşmalarını ve diğer bütün faaliyetlerini bu alanda eksiksiz sürdürmektedir.
Kuzey Kıbrıs ise Ada’nın siyasi belirsizliği dahil, uluslararası alanda kabul görmemenin sıkıntıları ile boğuşmaktadır.
Bu durum elbette Kıbrıslı Türklere uluslararası toplum tarafından yapılan bir haksızlıktır..
Lakin gel gelelim 50 senedir meramımızı anlatamadık Dünya’ya!
Ya da bizi anlamaya çalışmadılar.
Görmezden geldiler, Ada’da bir tek halkın varlığını meşru saydılar..
Elbette bu da onların yanılgısı olarak bir gün tarihe yazılacaktır.
Lakin bugün için Adanın yanıltıcı da olsa gerçeği budur.
Ve bunun üzerinden faaliyetler her iki taraf adına da yürütülmektedir.
Dolayısıyla Güney bu imtiyazlar arasında uluslararası alanda antlaşmalar yapmaktadır. Zira zaman işlerken hayat hep aynı şekilde durmamaktadır, günün koşulları, ihtiyaçları ve uygulamaları söz konusudur.
Yani özetle Rumlar tanınmış bir devlet olmanın ayrıcalığında yaşamlarını idame ettiriyorlar uluslararası alanda..
Bizim ise Kuzey’de böyle bir şansımız yok..
Tek bağlantımız ve dolayısıyla bizi tanıyan tek ülke Türkiye dışında başka bir ülke ile doğrudan diplomasi yürütme imkanımız mevcut değil..
O halde kızsak da, tepki göstersek de Güney’de yaşananlara bu Rumları yürüttüğü diplomasi şeklini değiştirmeyecek.
Nihayetinde bağımsız, tanınmışlığı olan bir devlet.
Her türlü ilişkisini de bu anlamda yürütüyor..
Hayat da bir taraftan geçip gitmeye devam ediyor.
Adada çözüm olmuyor, çabalar sonuç vermiyor.
Kuzey Kıbrıs haricinde tüm dünyada ülkeleri ilgilendiren antlaşmalar yapılıyor, iş birlikleri sağlanıyor..
Ekonomi, sosyal ve kültürel ilişkiler geliştiriliyor..
Yani anlayacağınız kimse oturup da beklemek zorunda kalmıyor..
Bu haber 174 defa okunmuştur

:

:

:

: