Star Kıbrıs geçen hafta Haluk Doğandor’un imzasıyla çok önemli bir haberi gündeme getirdi.
İskele Kalecik’te denize 15-20 metre mesafede villalar yaparak, kumsalı katleden inşaat firmasının 'ÇED' raporu olarak tanımlanan Çevresel Etki Değerlendirme Raporu’nu almadığı ortaya çıktı.
İsrailli inşaat firması, çok önceden aldığı 'ÇED Raporunu' bahane ederek, sahile yaptığı binalar için İskele Belediyesi tarafından ne hikmetse yeni bir rapor da talep edilmedi.
Yine aynı bölgede Mağusa Şehir Planlama Dairesi’nin deniz kıyısına yasaya aykırı yaptığı site restoranı için yıkım kararı verildi.
İskele Belediyesi geçtiğimiz Nisan ayında bir yazıyla uyarıldı. Ancak bugüne kadar İskele Belediyesi yetkililerinin, bu yazıyla ilgili bir adım atmak şöyle dursun cevap bile vermedi.
İskele Kalecik sahilinde, denize 15-20 metre mesafede yapılan lüks villa ve havuzları hakkında İskele Belediyesi 'Sahilleri Koruma Yasası'na uygun hareket etmesi gerekirken, neden gözlerini kapadı?
Kamuoyu, İskele Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu'ndan açıklama bekliyordu?
Haberi araştıran arkadaşımız Haluk Doğandor, İskele’ye gitti. Başkan’a sorular sordu.
Önce inşaatlarla ilgili “benim yetkim yok, kaymakamın bilgisi dahilinde” açıklaması yapıldı başkan tarafından.
Daha sonra yasalar dahilinde inşaatlara kendisinin izin verdiğini söyledi Sayın Sadıkoğlu.
Oysa bu iznin verilmesini imkansız kılan üç etken bulunuyordu.
Bunlardan ilki inşaat denize 100 metre mesafede olması gerekirken, 20 metre mesafeye yapılmış, aradaki 80 metre için alay eder gibi deniz aldı götürdü denmişti.
İkincisi sahilde en çok iki kat olması gereken restoran inşaatının yasalara tamamen aykırı bir şekilde üç kat yapılmasıydı. Üstelik bu konuda yıkım kararı da görmezden geliniyordu.
Üçüncüsü ÇED raporunun olmamasıydı.
Bugün devlet bile bırak böyle yap sat tarzında inşaat iznini, hastane ya da huzurevi bile yapsa o ÇED raporuna ihtiyaç duyuyor.
Nasıl oluyor da böyle bir inşaat için o ÇED raporu gözardı ediliyordu?
Haberlerin yayınından sonra Star Kıbrıs’ı arayan Başkan Sadıkoğlu, inşaatların yasal olduğunu savunurken söz hakkı istedi. Bir dosya hazırladığını ve gereken açıklamayı yapacağını söyledi.
Ama kaç gün geçti hala Başkan’dan ses yok.
Bu arada bölgeyi araştırmaya devam eden Haluk Doğandor, yeni çarpıcı bilgilere daha ulaştı. Buna göre bölgedeki derenin ağzı kapatılmış, içi doldurulmuştu.
Bölgede tüm halkın kullanımı için ayrılan bir kamu arazisi, okul ya da yeşil alan olarak kullanılmak yerine, yap sat şeklinde bir inşaat oldu.
Doldurulan dere yatağı da bu inşaatların bahçesi olarak kullanıma açılacak.
Akıl alır gibi değil.
Tüm bunları açıklaması için Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu’na süre verdik. Ama kendisinden hala ses seda yok.
Tüm bunlar olup biterken bir söz de siyasilere. Seçim öncesi hak, hukuk adalet diye mangalda kül bırakmayanlar İskele’da olan biten karşısında üç maymunu oynuyor.
YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı Meclis kürsüsünden, “Sahillerimizin ve plajlarımızın anayasanın ilgili maddesine rağmen nasıl yağmalandığını acıyla seyrediyoruz. İskele sahilindeki yağma durdurulsun” diye çağrıda bulunmasına rağmen, herkes kulağının üstüne yatıyor.
O zaman bize şunu sormak düşüyor. Her fırsatta hukukun ve anayasının üstünlüğünü vurgulayan hükümet neden bu konuda bir açıklama yapmıyor.
Yoksa Kıbrıs’ta her şey mubah mı? Yapanın yanına kar mı kalıyor?
Söyleyin, biz de, halk da bunu öğrensin…