Ülkenin dört bir yanından “çalıştay” haberleri geliyor.
Lüks otellerde masalar kuruluyor, devlet erkanı protokolde ağırlanıyor, günün anlam ve önemine dair nutuklar kürsüden atılıyor, paydaşlar masaların etrafına toplaşıp beyin fırtınası yapılıyor..
Peki sonuç?
Onca çalıştay, raporlar falan, lakin sıfıra sıfır..
Yani çalıştaylarda çıkan hiç bir sonuç o çalıştayın ilgili olduğu alanlara yansımıyor.
O halde bu çalıştaylar için, Kuzey Kıbrıs’ta siyasetin yeni akımı diyebilir miyiz?
Kesinlikle diyebiliriz.
Oysa bizim sonuç odaklı faaliyetlere ihtiyacımız var halk olarak.
Konuşup konuşup hayata geçirilmeyen ve topluma katkı yapmayan icraatlara değil.Dolayısıyla bizim sonuca gitmemizi sağlayacak adımlara ihtiyacımız vardır. Kevin Hogan ‘Gizli İkna Taktikleri’ kitabında der ki; Gerçekten başarılı olan insanlarla, elinden geleni yaptığı halde başaramayanlar insanlar arasında bir fark vardır. Bu, ‘Sonuç Odaklı Düşüncedir.
Evet sonuç odaklı düşünme ve bunu icraata dönüştürme..
Herhangi bir konuda başarılı olmak, her şeyden önce disiplin gerektirir.
Elbette tek başına disiplin de yetmiyor, disiplin de yüzde yüz çaba, sabit konsantrasyon, başarılı sonuçlara ulaşana dek amacın peşinde koşma kararlılığı gerektirir.
Sonuç Odaklı Düşünce, aslında amaçlarımızı ve ulaşacağımız sonuçları zihninizde canlandırma, bu sonuca ulaşmak için gereken eylemleri formüle etme ve amaca ulaşana dek bu eylemleri sürdürme becerisidir.
Tabi ki bu odaklanmış düşünce sisteminin birçok yararı vardır.
Bunların en basitlerinden biri de, herhangi bir durumu, yararlanabileceğiniz bir fırsata dönüştürebilme becerisidir.
Burada önemli olan sonuç odaklı düşünce ve davranışınızı sürdürülebilir tutmanızdır, yılmadan ve usanmadan.
Haliyle somut gerçekliğe ulaşmak için mutlaka sonuç odaklı olmaya çalışmaktır burada işin püf noktası..
Yoksa saatlerce konuşun, anlatın, şekil şemal gösterin..
İş gelir günün sonunda ne yaptığınıza bakar, yapacaklarınıza değil..
Yani gözle görülür hissedilebilir icraatlara.
Dolayısıyla sonuç odaklı hareket edebilme becerisi, kafanızdaki düşüncelerin hayata ne denli geçirildiği ile alakalı bir eylemdir.
Tabi ki buradan yanlış bir sonuç çıkarılmasını istemiyorum.
Bilimin kol gezdiği, üretken ve sonuç odaklı yapılan çalışmalara elbette karşı değilim. Yeter ki bu ve benzeri her çalışmanın topluma yansıyan bir yönü olsun.Lakin çoğunlukla ülkemizde özellikle son yıllarda çalıştayların laf ola siyasetçilerin boy gösterebileceği bir alana dönüştüğünü görüyoruz.
Burada maksat saptırılıyor, ve mevzu siyasetçilerin nutuk atacakları bir ortama dönüşüyor.
İşte bunu doğru bulmuyorum..
Ve diyorum ki, planlı, projeli konferans, çalıştay, toplantı elbette olsun.
Maksadını koruyan her türlü etkinliği takdir ediyorum.
Fakat bütün bunların ardından dosyalar arşive kalkmasın, toplumsal hayata katkı sunsun..