Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın, Lefkoşa'daki binaları için 4 milyon 750 bin Sterlin taban fiyatla, ikinci kez açık artırmaya çıkıldı.
Yine katılım olmadı.
Peki, süreç bundan sonra nasıl yürüyecek?
Fiyat düşülerek ve satış olana kadar devam mı edilecek, bunun olmasını bekleyenler mi var?
Zaman içinde göreceğiz, bu işin en doğrusu, bu binaların en doğru kullanım amacı, devletleştirmektir.
Kamusal alanda, devlet dairelerinde bina sıkıntısı çekilirken, böylesi merkezi ve tarihi binaların devlet tarafından kullanılması gerek.
Örneğin, araç kayıt dairesinin malum durumunu düşünün, yenilenen, düzeltilen, sağlam bir altyapıyla bu binaların bazı kısımları araç kayıt dairesi olarak kullanılabilir.
Bu binaların kamusallaştırılması, eski KTHY çalışanlarının maddi mağduriyetlerinin giderilmesi, mutlaka bulunacak bir formülle sağlanabilir.
Önemli olan, çözüm bulmaya karşılık irade olsun.
Siyaset, siyasi partiler, siyasetçiler.
Siyaset, politika üretirler, ürettikleri politikaları icraata dökmek için iktidar olurlar.
Muhalefet, muhalif siyaset, yapılanları denetler eleştirir, kendi doğrularını vatandaşa ispatlamaya çalışır.
Ekonomi, eğitim, sağlık, güvenlik, siyasal iktidarların halk adına düzenlemekle görevli oldukları iş alanlarıdır.
Bizim ülkemizde yıllar içinde benimsenmiş bir siyaset anlayışı var.
İktidar, hükümet olmak, sadece mevcut kaynakları dağıtmak, böyle bir yapı var.
Bu anlayış yıllardır sürüyor, popülizm her adımın önünde set gibi duruyor, engelliyor.
Daha beş ay önce bir seçim yaşadık.
Yaklaşık bir ay sonra bir seçim daha var.
Yerel seçimler, sokakta, vatandaşta seçim havası yok.
Benzer cümleleri, 7 Ocak seçim sürecinde de kullandık.
Vatandaş seçim yorgunu, hep aynı tekrarları yapmanın, hep aynı sonuca ulaşmanın bıkkınlığı ve bitkinliği var.
Her yerde tek gündem ekonomi, döviz, Türk Lirasının değer kaybı, insanların zorlaşan yaşam koşulları, ev kirası, araba, okul taksiti ve günlük yaşam şartları.
An ve an değişen, eriyen, gerileyen ev ekonomisi, fakirleşen bizler ve cebimizden alındıkça, alınan paramız.
Türk lirası kazananlar için artık döviz cinsinden borçlanma olmayacak olsa da, esas sorun halen döviz borcu olanlar, ülkeye dövizle giren mallar, akaryakıt, elektrik zammı, hepsi bir bütün olarak zorluyor.
Ekonomist veya para hareketlerini yorumlayabilecek durumda değilim.
Ama cebimi biliyorum, birkaç saat arayla, neler için ne kadar harcadığımı görüyorum.
Hükümet önlem almaya çalışıyor, ama para politikası bizim elimizde değil.
Dışa bağımlılık, tüketim ekonomisi, üretimden uzaklaşma, yılların yapısal sorunları.
Yapılabilecekler mutlaka var, bunlar sadece hükümetin değil, siyasetin, Meclis'in görevi.
Ülkenin durumu göze alınarak, yapıcı, olumlu adımlar, halk için ortak atılmalı, kararlar üretilmeli.
KKTC için hovardalık dönemi bitti, sular çekildi, deniz kurudu, çakıl taşları bile kalmadı.
Direnmenin kimseye faydası yok, bunu, yapılması gerekenleri, radikalleşmeyi, devlet olmayı, devleti, devlet gibi yönetmeyi ve hep bu günü düşünmeyi sürdürdükçe, kendi yaşam kaliten için bedel ödemeyi erteledikçe, bugünlere geldik.
Ötesi yok, ötesi gelecek nesiller için büyüyen borç yükü, artan kamu harcamaları ve artık karşılanamayan, yapılamayan zorunlu kamusal yatırımlar.
Devlet ve hükümetler önce kendinden tasarrufa gitmeli, kamusal maliyetler, giderler, ek mesailer, yanlış harcamalar, verimsiz yatırımlar, bol keseden savurganlık, zaman ekonomik akıl zamanı.
Bugünden başlanmazsa, bugünleri de arayacağız.