Acaba haberi yanlış okuma ihtimalim var mı diye bir kez daha okudum, sonra bir kez daha,bir kez daha okudum.
Yanlış haber olmasını ne kadar çok diledim..
Tüylerim diken diken oldu, adeta kanım dondu,gözlerim dolu dolu oldu.
Bu nasıl olabilirdi?
Aklım bir türlü almıyordu..
Bir anne henüz 7 yaşında ki çocuğunu, 9 ay karnında taşıdığı o minicik yavrusunu nasıl öldürebildi..
Bunu akli dengesi yerinde olan bir insanın yapması mümkün değil.
Hoş küçük bir çocuğu uyurken defalarca bıçaklayarak öldürecek kadar akli dengeden yoksun bir insanın bunca zaman toplum içinde ve/ veyahut yakınları tarafından fark edilememesi de ayrı bir olay..
Nasıl bir hiddet çocuğunun karnına bıçak sokacak kadar esir alır insanı!
Nasıl bir ruh hali kendi çocuğunu öldürecek kadar gözünü karartır insanın!
Böyle bir şeye ihtimal vermek istemesem de,bu olay yaşandı ve karıncayı dahi incitmeden imtina eden bu toplum böylesi bir gerçekle bir kez daha yüzleşti..
Şu çok net ki, toplumsal bir çöküntünün sosyal boyutudur bu yaşananlar.
Sosyal bir patlamanın neticesidir.
Bu nedenle başta ülkeyi yönetenler olmak üzere herkesin başını kaldırıp bu gerçekle yüzleşmesi gerekir.
Kuzey Kıbrıs’ta toplumsal yönü sosyal patlamaya dönüşen bir travma yaşanıyor. Elbette bunun birden çok nedenleri vardır,
Ekonomik sorunlar,sosyal iletişimsizlik ve tabi ki kültürel yozlaşma.
Bu sorunları öteleyerek ve görmezden gelerek devam edersek yaşamlarımıza ki şu an öyle yapıyoruz bu sorunlar derinleşerek devam edecek.
Ve bugün bana gelmez, beni bağlamaz, benim sorunum değil dediğimiz her ne varsa bir gün gelip kapımızı çalacak.
Bunun tek başına kurtuluşu yoktur..
Sorun toplumsaldır ve bu sorunu çözmek toplumsal bir sorumluluktur.
O halde devlet bu nokta da politikalar üretmelidir, bu sorunların aşılmasında ya da en aza indirgenmesinde en büyük rolü devlet üslenmelidir.
Sosyal politikalar geliştirilmeli, ekonomik dengeler zenginin her gün biraz daha zengin yapıldığı, orta sınıfın her gün biraz daha irtifa kaybedip çöktüğü, alt tabakanın perişanları oynadığı, gelir adaletinin olmadığı,uyuşturucu kullanımının küçük yaşlara kadar düştüğü bir zeminden daha eşit koşulların yani fırsat eşitliği dediğimiz ilkelerin yaratılmasını sağlamak devletin sorumluluğundadır.
Bunu sağlıkta, eğitimde, adalette, ekonomide ( adil gelir dağılımı) ve her alanda dengede tutmak zorunluluğu devletin politikalarına yansımalıdır.
Dolayısıyla Gönyeli’de yaşanan ve hepimizi derinden yaralayan,kanımızı donduran bu olaya sadece bir annenin henüz 7 yaşında olan çocuğunu uyurken öldürmesi olarak bakamayız.
Bunun nedenlerine inmek zorundayız.
Aksi takdirde yaşadığımız gerçekleri görmezden gelerek konunun toplumsal boyutunu gözden kaçırırız.
Bu coğrafyada yaşadığımız her şey toplumun içinde bulunduğu ortamın bir tezahürüdür.Dolayısıyla özetleyecek olursak yukarıda belirttiğim bütün bu nedenlerin bir araya gelmesi ,uluslararası değişkenlerin toplumun huzurunu kaçırması, içte yaşanan belirsizlik ortamı, ekonomik sorunların yaşamı olumsuz yönde etkilemesi,aile içi aşılamayan sorunlar ve netice itibarıyla bu olumsuzluklara karşı gösterilen toplumsal direncin kırılmasıyla birlikte zemin çatlar üzerinde durulamaz hale gelir ve nihayetinde bu günlük yaşama olumsuz etki yapar.