Ucuz siyasetin toplumsal bedeli büyük olur!

Anlaşılması bu kadar zor mu? Aslında değil.. Ortada realiteler var.

Anlaşılması bu kadar zor mu?
Aslında değil..
Ortada realiteler var.
Bunların üzerinden gitseler mevzuya vakıf olacaklar..
Nihayetinde ülkeyi temsil eden milletin vekilleri bunlar..
Akıllı adamlar..
Ucuz siyaseti bir tarafa bırakıp az biraz gerçekler üzerinden politika üretebilseler bu iş olacak..
Ama yok.
Bunun yerine popülizmi tercih ediyorlar..
Vizyonları maalesef bu sığ anlayış..
Bayrak, vatan, millet edebiyatı üzerinden evrensel bir çok değeri hiç ediyorlar.
Peki neden?
Çünkü tutundukları dal bu..
Bunun sayesinde siyasi hayatlarını idame ettiriyorlar, mevcut düzenlerini koruma altına alıyorlar..
Yoksa gerçekleri bilmediklerinden değil..
Saptırdıklarından dolayı farklı yerlere çekiyorlar..
Oysa bilinen o gerçeklerden bir tanesi Taşınmaz Mal Tazmin Komisyonudur..
Bu komisyonun aktif olara işleve başlamasıyla birlikte Türkiye aleyhine AİHM’de açılan davaların önüne geçildi..
Bu komisyonla bir iç hukuk oluşturuldu.
Ve oluşturulan bu hukuk yolu AİHM’de de meşru kabul edildi..
İşte tam da bu nedenle TMK çok önemli bir işleve sahiptir..
Eğer bu işlevini yitirirse, AİHM yolu yine Rumlara doğrudan açılacak..
Ve Türkiye aleyhine davalar bir birini izleyecek..
Dolayısıyla bu komisyonun verdiği kararları sorgulatıp yıpratmak yerine, konunun uluslararası hukuk boyutunu anlamakta fayda vardır..
Nitekim 3 ana temel işlevsel unsuru var bu komisyonun.
Tazmin, takas veyahut iade..
Dolayısıyla bu noktada komisyonun kullanabileceği enstrümanlar bellidir.
Elbette bu kararlar da üretilirken söz konusu malların tapusunu ellerinde tutan ilk sahiplerinin talepleri de öncelikli olarak ele alınır..
Bu nokta da kısa bir hatırlatma yapmakta fayda görüyorum..
Türkiye’nin, 1974'ten sonra Kuzey Kıbrıs'ta mülklerini bırakan 898 Rum'a 200 milyon sterlin gibi bir meblağı ödediği biliniyor..
Ve bugün itibarıyla bu 200 milyon sterlinin çok çok üstüne çıkıldığı da tahmin ediliyor. Hoş daha sırada bekleyenlerin olduğu da sır değil tazmin için..
Haliyle bu rakamlar büyük rakamlardır..
Ve hangi devlet olursa olsun böylesi tazminatlar karşısında uluslararası toplum nezdinde maddi ve manevi bir kayıp yaşar..
Hiç bir devlet böyle bir yükü kaldıramaz maddi ve siyasal olarak..
Belli ki bizim vekiller, malı iade edilen yaşlı bir Rum’un Kuzey’e geçip kendi arazisi üstünde yaşamak istediğini belirtmesinden sonra bölge halkını kışkırtmaya yönelirken bilinen gerçekleri isteyerek görmezden gelmeye çalışıyorlar..
Daha önce de defalarca vurguladım..
Yeryüzünde savaş sonrası hiç bir hukuk alanı, söz konusu malların izahını aldık,ettik bizimdir diye değerlendirmez..
Böyle bir dünya yoktur.
Uluslararası hukuk diye bir şey vardır ki bunu yok saymak mümkün değildir..
Dolayısıyla bunu milliyetçiliğe bağlayacaklar diye, ayrımcılığa ve ırkçılığa yönelmek siyasetin bir argümanı olamaz.
Bunun toplumsal bir bedeli olur.
Ve bu bedelin altından hiç birimiz yıllar boyu kalkamayız..
Kıbrıs sorunu hiç bir siyasi düşüncenin ve kişisel ideolojinin gölgesinde ele alınamaz..
Bu haber 194 defa okunmuştur

:

:

:

: