Sayın Tufan Erhürman ve hükümeti festivaller bitti şimdi de sırasıyla çalıştaylar faslına başladı. Güzel hoş da yapılan çalıştaylar gündem yaratıp daha sonra gündeme gömülme hali ile sonuç buluyorsa faydası ne ? faydası yok! Geçen hafta sonu devlet televizyon programında saat 12.30 Başbakan konuşacak dedim, önemli dedim dinlemeye başladım. Konu turizm çalıştayı ile ilgili konuşmasının geçmişten yani 4’hükümetin ilk günden bu güne sorularla tekrarı gibi biz izleyiciler aktarıldı. KKTC bir kimliği olması gerek diye, Başbakan ne diyecek beklerken köfterden, yemek çeşitlerinden, paluzeden, oluşan geleneklerin turiste sunulacak kısmında şaraptan tutun zivanıya’ya kadar Ülkemiz kimliği içinde sayıldı. Daha sonra Ziyamet köyü örnek verildi bölgede üç büyük otel olduğu söylendi şikayet konusu otellerin istihdam konusu idi ahçı için dıştan getirilmesine onay verilirken otellerin sadece %20 KKTC vatandaşı çalıştırdığını diğer %80 içerisinde TC uyruklu ve 3. Ülke vatandaşı olduğunu söylerken Bangladeş’lileride örnek verdi ve dedi ki onlar para kazanıp üç yıl içerisinde memleketlerine gitmeyi planlayıp saat farkı gözetmeksizin çalışmakta otelden yiyip, barındıkları içinde aldıkları maaşın onlara yettiğini halbuki Kıbrıs’tan Londra’ya gidip lokantalarda çalışıp bulaşık yıkayan bir kısım insan gibi buradaki vatandaşların bu gibi işleri yapmadığını, ulaşım sorunu, derken çocuk, ev kirası aldıkları ücretin kendilerine yetmediğini meslek okulundan mezun olma durumlarına gelince otellerde çalışanların mezuniyetlerinin belli de olmadığı babında konuştu durdu. DPÖ çalışma başlattığını otellerin yerli ürün tüketimlerini hesaplanacağını da söyledi. Bu hesaplamalar sanki yeni bir görev gibi de gösterildi. Uzun zamandır yayınlanmayan İstatistiklerin yayınlanmasını demek ki bekleyeceğiz. DPÖ çalıştay raporu çıktı mı.? Göreceğiz. Ülkemizin Eğitim adası olduğunu 100 binlerce öğrenci varken eğer söylendiği gibi bu kadar da turist adaya geliyorsa hellimin ihracatını ve verdikleri ihracat teşvik primlerini sorgular nitelikte gözlerindeki şaşkınlıkla anlattı durdu. Bir defa ürünün süreklilik arzetmese gerektiğini biliyor da bilmezmiş gibi davranması yadırganacak bir durum. Sütün yoğun olduğu zaman ile az olan dönemini ve süt ürünlerinin dayanıklı tüketim maddesi olmadığı cihetle yoğun sezonda süt fazlasını imalatçılara zorla pazarladıkları çiğ sütün mamülünün taze kaşar ve hellim olarak ihraç edildiği unutulmamalıdır. Yıl oniki aya yayılması sağlanamayan üretimin yerli piyasada sebze olsun , meyve olsun çiğ süt olsun sürülmesi zor, üretimde kalite ve standartlara uygunluk ise ayrı bir sorun. Daha yazacak çok mesele var Sivil Toplum Örgütleri ile oturup konuşsunlar. Bulgur köftesi ile bu işler çözüm bulacak gibi değildir. Eylül geliyor Zeytin hasadı başlayacak acaba hangi oteller turistin odasına Başbakan önerisi ile küçük şişe zeytinyağı koyup, bu şekilde toplam yağ üretimine çözüm bulunurken kaç ton yağ kullanılacak onu hesaplasınlar, üreticilere açıklasınlar. Zaman konuşma değil, icraat vaktidir.