Ah biz Kıbrıslı Türkler,
Dünyada eşimiz benzerimiz yok herhalde!
Belki de gerçekten Kıbrıs’ta sömürgeci Britanya’ya karşı bağımsızlık savaşında net bir pozisyon almayışımızın hala kargaşasını yaşıyoruz.
Öyle ya da böyle dünyada çok az bir azınlığa nasip olan bir Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığını, hem de veto haklı ve nüfus oranımıza göre neredeyse iki misli sayısal haklar edindiğimiz bir Devleti bıraktık gittik!
60lı YILLAR NASIL DARALDIK
Hadi o yıllar 60 lı yıllardı, belki Dünya başka dünya idi. O zaman tek kavgamız Rum ortaklar tarafından Kıbrıs’ta hem siyasi hem de varlık olarak mevcudiyetimizin riske atılmaması idi.
Onlardan bazıları önceleri Enosis derken bizlerden yöneticiler de Taksim dedi, ilhak dedi!
Varsa yoksa ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yok etmek için uğraşan bizler!
1963ten 1974e kadar Geçici Türk Yönetimi, Otonom Türk Yönetimi gibi kavramların arkasında görünen tek gerçek, adadaki resmi yapıdan uzaklaşarak kendi başına buyruk yönetimlerin Kıbrıs Türkü’ne hükmetmesi.
Garantörlerdeki Cunta ve Militarizm odaklı kendi iç politikalarına dönük hükümetler de yangına körükle geldiler.
KİM RUM MÜLKLERİNİN PEŞİNDE İDİ?
Kıbrıs Türkü hiçbir zaman Rum ortaklarının malının mülkünün, evinin bağının, fabrikasının otelinin peşinde değil idi. Unutturulmaya çalışılsa da Kıbrıs Türkü, adada nüfus oranına göre en az Rumlar kadar, tarım, ticaret, küçük sanayi, turizm ve hizmet işletmelerine sahip bir toplum idi.
1964 den sonra dar bölgelere sıkıştırılıp hem Kıbrıs Türk yönetimleri hem de Kıbrıs Cumhuriyetini terk ettiğimiz Rumlar tarafından dünya kadar engellere rağmen!
Ne oldu 1974 te ve sonrası?
Adanın neredeyse yarısındaki Rum mal mülkleri ve işletmeleri tam anlamı ile yağmalandı ve hem Kıbrıslı Türklere hem de Türkiye’den gelen yeni nüfusa dağıtıldı.
1974 ten sonra Güney Kıbrıs olarak şekillenen yeni siyasi coğrafyadaki Kıbrıslı Türk mal mülk ve işletmeleri, Kıbrıs Türk yönetimleri tarafından Rumlara terk edildi, ettirildi, boşaltıldı ve o hukuki sahipleri Kıbrıslı Türkler olan varlıkların sahiplerine Kuzey Kıbrıstaki bugüne kadar mülkiyeti çözümlenmemiş Kıbrıs Rum malları dağıtıldı.
1974 ten bugüne Kuzey Kıbrıs’taki ekonomik hayat giderek tam anlamı ile kılık değiştirdi ve Türkiye ekonomisine entegre olarak tüm üretim ve hizmet sektörlerini ya yok oldu ya da neredeyse birer alt acenteye çevirdi.
Halkın gelir seviyesi kat kat düştü!
Kıbrıs sorunu yıllarca Kuzey Kıbrıs’ı koparıp ayrı bir entite yapma gayretine dönüştü.
Bir taraftan Kuzey Kıbrıs’ın bu ekonomik ve de siyasal içinden çıkılmaz kargaşası, diğer taraftan da Kıbrıs Cumhuriyetinin uluslararası giderek yükselen konumu ve ada çevresindeki doğal kaynaklar potansiyeli, özellikle Kuzey Kıbrıs siyasetine etken olanların kafalarını yeniden karıştırıp neredeyse tam bir U dönüşü ile Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilgili olan terk edilmiş hakları kovalamalarına ancak elde edilen hem Rum mülklerini hem de de facto Kuzey Kıbrıs siyasi alanını da elde tutma çelişkisine yöneltti.
TOPLUMLARARASI ÇATIŞMALARDAN İKİ BÖLGELİ FEDERASYONA
1963-1974 arası olan toplumlar arası çatışmaların ne temel nedeni ne de Kıbrıs Türkünün o yıllardaki kaygıları ile neredeyse hiç de ilgisi olmayan yeni bir dilemma!
Kıbrıs sorununa yukarıdaki verileri görmezden gelerek yaklaşmak her şeyden önce Kıbrıs Türkünün yarınını şimdiki güvensiz ve meşruiyeti olmayan sıkıntılardan arındıramayacak gibi!
AKTÖRLER VE SENARYOLAR
Kıbrıs görüşmelerinin yeniden canlanmasına yönelik bu günlerdeki hareketlilik başarılı bir sonuç nasıl üretebilir?
Sorunların daha da depreşmesine onyıllardır fırsat veren ve sebep olan aktörler bugün çözüm arayışı içinde görünen aynı aktörler.
Birileri diğerinin siyasi haklarını minimize etmeye, diğerleri de hükmettikleri mülkleri cep etmeye uğraşmaktan başka bir şey yapmayan bu aynı aktörler kesinlikle 1963 lerdeki çatışma nedenleri ile bugün ilgilenmiyor.
Hoş, Dünya ‘da 1960’ların dünyası değil, ama ayni aktörler yeni bir oyun oynamaya alışırlar dileği ile ümit etmeye devam!