Bazen yazmaya başlayacağımız zaman neyi nasıl yazacağımızı düşünürüz, halbuki bugünlerde hangi gelişmeye yer vereceğimizi düşünüyor olduk. Halkımızın birinci gündemi ekonomi olmuştur, siyaset siyasetçiye kalsın diyor insanımız, bizim ekonomi gündemimiz ilk sırada. Döviz ile gelişen ve alım gücünü düşüren dalgalı kur ve buna karşı da önlenemez bir pahalılık.
Marketlerin raflarında bulunan bazı ürünler yüzde 100’e yakın zamlandı. Daha da fazlası var dövizden olsa en çok yüzde 30 zam olması gerekiyordu, peki bu pahalılığın kaynağı nedir? Ekonomi bakanlığına bağlı ticaret dairesinin bu pahalılık üzerine araştırması ve açıklaması var mı ben göremedim. Hükümetler halkının refahı için çalışmalı bu şekilde ki kriz dönemlerinde de alacağı önlemlerle en hafif şekilde atlatılmasını yaratmalıdır. Halkımızın bu güne kadar olan yorumu hükümetin performansının çok düşük olduğudur. hükümet karar alıyor sendikalar tepki koyuca karar değişiyor.
ABD ‘nin Türkiye’ye karşı başlatmış olduğu ekonomik savaş, yalınızca KKTC yi değil dünya ekonomik dengeleri ile oynadı. Geçmiş yüzyıl örneğine baktığımız zaman 3. Dünya savaşını tetikler duruma gelebilir tehlikesi var. Savaş tabi ki yıkımdır, ancak Ortadoğu da yaşanan bunlar değil mi? On binlerce insan ülkelerini terk etti. hemen yanı başımızda yaşanan bu olaylar KKTC yi ekonomik ve siyasi yönden olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Eylül ayı içerisinde Kıbrıs da kalıcı bir çözüm için ÇANLAR yine çalacak, bu doğrultuda da açıklamalar yapıldı Türk ve Rum tarafı açıkladı. Akıncı Eylül sonu BM GS Guteres ile New York da görüşecek. Guteres’e sunulacak detaylı rapor ile müzakere çağrısı yapıp yapmayacağı şimdiden yorum yapmamız belki mümkün değildir, ancak Türkiye’nin başına bir çorap örülmeye çalışıldığı gayet net ve açıktır.
Ekonomik sorunlar halkımızı şuna yönlendirebilir, olası bir referandumda” bir EVET ile AB ye bağlan ekonomik sorunlardan kurtul” belli ki önümüzde ki aylar siyasi anlamda çok daha sıcak geçecektir.