Ankara’da dün KKTC için, dörtlü koalisyon hükümeti için fevkalade önemli ve kritik bir görüşme vardı.
Başkent Lefkoşa’nın sokakları Hayvancılar Birliği’nin eylemiyle yangın yerine dönerken, Başbakan Erhürman Ankara’da tüm bu eylemlerin sona ermesi için gerekli kaynağın peşinde ter döküyordu.
Günlerdir spekülasyon konusu olan, “Türkiye randevu verdi, vermedi” tartışmalarıyla beklenen o görüşme nihayet gerçekleşti ve tam 2 saat sürdü.
Zirveye Türkiye Başkanı Erdoğan ve Başbakan Erhürman’ın yanısıra Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve KKTC Ankara Büyükelçisi Kemal Köprülü katıldı.
Elbette genel hatlarıyla bu toplantıda alınan kararlar daha sonra teknik bir değerlendirmeye muhtaçtı. İki saatlik zirvenin hemen ardından Fuat Oktay başkanlığında yapılan çalışma yemeğinde KKTC’nin beklentileri, ihtiyaçları, Türkiye’nin KKTC’den beklentileri enine boyuna masaya yatırıldı.
Başbakan Erhürman’ın toplantıyı değerlendirirken yaptığı “Olumlu bir görüşme oldu” açıklaması zirveden kriz bekleyenlerde derin bir hayal kırıklığına yol açtı.
Zira bir gün önce Milli Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit’in Ankara’da mevkidaşı ile görüşememesi bu hükümete bir tutum olarak öne sürülüyordu.
Ancak böyle olmadığı ortaya çıktı.
Başbakan Erhürman görüşmeye ilişkin, “Genel olarak sorunları aktardık. Zaten onlar da pek çok şeyin farkında. Eldeki kaynaklar çerçevesinde neler yapılabileceğini değerlendirdik” dedi.
Şu anda neredeyse her gün bir eylemin yaşandığı KKTC’de hükümetin bu ağır baskıdan kurtulması için Ankara’dan acil bir kaynağa ihtiyaç duyduğu sır değil.
Nitekim eski Maliye bakanlarından UBP’li Ersin Tatar, bu ihtiyacın 2.2 milyar TL’ye tekabül ettiğini söylüyor.
Peki Ankara kesenin ağzını açacak mı?
Türkiye’nin KKTC’yi elbette yalnız bırakması düşünülemez.
Ama elbette bu yardımı yaparken daha önce verilen ama bizim bir türlü yapmadığımız, başta kamu reformu gibi ev ödevlerinin de hatırlatılacağını söylemekte fayda var.
Elbette ağır bir döviz krizinden geçen ülkede her kesime olduğu kadar sendikalara da önemli görev düşüyor.
İçinde bulunduğumuz durumu saklamayan Maliye Bakanı Denktaş, “Döviz krizinden dolayı Maliye’nin sırtına 51 milyon TL’lik ek yük biniyor. Sendikaların eylem hakkını engellemiyoruz. Ama her sıkıştığımızda Ankara’dan para isteme dönemi sona ermiştir” diyerek tabloyu ortaya koydu.
Denktaş sendikalara şu can alıcı soruyu da sordu: “Para bulup veririm ama besleme olduğumu kabul ederek… İstenen bu mu? Sendikalar bu soruyu yanıtlamalı…”
Görünen o ki Başbakan Erhürman bugün ülkeye eli boş dönmeyecek. Ama ev ödevlerimizin kendisine Ankara’da bir kez daha hatırlatıldığına eminim.
Bir dahaki sefere Ankara’nın kapısını çaldığımızda yüzümüzün olması için o ev ödevlerini bir an önce hayata geçirmeliyiz.
Ne dersiniz?
Bu konuda çok geç kalmadık mı?