Yuva sıcaklığı

Yaşamımızda olmazsa olmazımızdır evimiz... Evlerimiz...

Yaşamımızda olmazsa olmazımızdır evimiz... Evlerimiz...

Bireylerin yuva sıcaklığı taşıyan evlerde mutlu olduğu bir gerçektir. İster kadın, ister erkek olsun, herkes kendine ait okuma, dinlenme hatta yalnız kalabilme/ nefes alabilme/ fırsatı buldukları bir evi daha kolay benimser...

Günümüzde / hep daha büyük, daha gösterişli olsun / mantığı ile evler yapılıyor...

Oysa, büyük bir zenginlik ve gösterişle düzenlenmiş evler, adeta galeriye benziyor. Nefes alınıp verilen yerler olmaktan çıkıyor, kuyumcu vitrinine dönüşüyorlar.

Böyle geniş alanlarda, bir başka insanın sıcaklığını yakalamak mümkün müdür?

Rahatlığın ön planda tutulduğu evler güzeldir bence...

Bir bakıma yaşanmışlık izleri taşımalı evler...

Yemek kokusu olmalı mesela...

Uzanılmış bir kanepedeki yastıkta
baş izi bulunmalı ya da birkaç saç teli...

Bir köşede yanyana duran terlikler...

Ya da sehpada bırakılmış bir çay fincanı... ☕️

Yarılanmış bir kitap belki...📚

Bir insanın içini ısıtmaya yeter...

Şayet kişiler evlerinde kendilerine ait köşeler bulabiliyorsa, evliliklerinin daha iyi yürüdüğü saptanmış.

Yıllar geçtikçe, eşler arasındaki anlayış ve sabır azalır. İşte o zaman herkes biraz kendi haline bırakılırsa evliliklerin daha iyi yürüdüğü görülmüş.

Unutmayalım, hoşgörülü olmak ikili ilişkilerin altın anahtarıdır.

DÜN ve BUGÜN

dün
önce düşünmeyi öğretmişlerdi sana
beynini kullanabildiğince...

ardından, hissetmeyi
belki öfkeyi
gözyaşını
sevmeyi
inadına çooook sevmeyi...

fizyolojik duyarlılığınsa en son sırada...

bu yüzdendi destansı aşklar
bu yüzdendi Leylalar, Mecnunlar...
uğruna ölünen aşklar bu yüzdendi.

bugün
yer değiştirdi
tepe takla oldu her şey
fizyolojin bozuldu
duygusallık hızlı tüketmenin ivecenliğinde...

sanal aşklar uçurumunda
sen de kayboluyorsun...

ya düşünselliğin?
boşuna arama
o en son sırada

baksana
kan gövdeyi götürüyor yine
DÜNYADA...

Ayşe TURAL

DENGELER

Günlük koşuşturmacalarımız içinde biraz durup kendimize bakmayız, nereye koşuyoruz, diye...

Evrende varoluş nedenimizi hiç sorgulamayız. Aslında ilk bakışta buna gerek yok gibi de görünüyor.

Ne var ki her şeyin bir sebebi var ama... Üstelik her şey karşıtıyla ve tamamlayıcısıyla var hem de...

Canlı cansız nesneler, hayvanlar, bitkiler ve insanlar... İnanılmaz bir denge ve güzellik taşıyor. Mucize gibi bir şey… Evren de hepsine ayrı ayrı ev sahipliği yapıyor.

Ama nedense insanoğlu kendini, hepsinden üstün sayıyor ve durmadan her şeye hükmediyor.

Bu sahipleniş o kadar inanılmaz boyutlarda ki; yaşamdaki her şeyin dengesini bozuyor.

Yaptığı her işin, her davranışın doğayı alabildiğine yozlaştırdığını, dengeleri alt üst ettiğini fark etmiyor. Ya da fark etmek işine gelmiyor demek daha doğru belki...

ACIMASIZLIĞIN KAPILARI

ne incesiniz öyle
bir o kadar da zarif
inceliğiniz
tutuyor kapılarını
acımasızlığın...

tatlı bir tebessüm mü
dolaşan solgun dudaklarınızda
dünlerden kalma bir sevda mı yoksa? ...

siz
kırılganlıklar ötesi
bir bakışı
taşırken eteklerinizde
kanadı kırık kelebek misali
hayatınıza giremedi mi
masalsı sevdalar? ...

Ayşe TURAL

TAHTA ÇANAKLAR
Merhabalar efendim...
Bugün bir öykü anlatacağım sizlere, hepinizin bildiği... TAHTA ÇANAKLAR...

Bu aynı zamanda tiyatro oyunudur da… Yaşlanan babaya bakmaktan yakınan gelin, kocasını razı ederek onu arka odaya neredeyse hapseder…

Durmadan elinden düşürüp kırdığı tabaklara da TAHTA ÇANAK ile çözüm bulunur… Ne var ki torun anne- babaya unutulmaz bir ders verir…

Dedesinin aile ortamından alınması en çok onu üzer… Bir gün oyun oynarken, yaptığı şeyin anne- baba yaşlandığı zaman kullanacakları çanak olduğunu söylemesi, büyüklerin aklını başına getirir… Yaptıkları hatayı anlarlar… Yaşlı adam odadan çıkarılıp aralarına karışır…
Her zaman yaşamımızı gözden geçirmeliyiz…
Yaptıklarımız, yapamadıklarımız… Eksiklerimiz, fazlalıklarımız…

Törpülemeliyiz aşırılıklarımızı… Yaşamda deneyim kazandıkça OLGUNLAŞIRIZ…

YALNIZLIK

bir karşılaşıverse bakışlarımız
gözlerim, birden kamaşsa, diyorum...

bir çalıversen yüreğimin kapısını, hani
sonlanıverse hüzünlü yalnızlığım...

dokunuverse ellerin mesela/ tesadüfmüş gibi/
alaza kesse yüzüm, terlese avuçlarım...

yaşam denizine bir olta da ben sallasam
ve sen çıksan bahtıma...

sensiz ve sessiz akşamlara
birlikte koysak noktaları...

bil ki,
yalnızlığadır tüm yakarışlarım...

Ayşe TURAL


NEDENSİZ...

Bilmiyorum neden ama UMUTLU olmak gerektiğine inanıyorum ve insanın mutluluğu aramasını, KÜÇÜK ŞEYLERDE bile mutluluğu bulmasını istiyorum...

Hayatın pamuk ipliği gibi her an kopmaya hazır olduğunu biliyorum...
Zaman denilen o dilime bir anlam yüklemeye çalışıyorum hepsi bu...

Biliyorum ki, İNSAN gerçekten inandığı şeyi savunabiliyor...

Yürekten inanıyorum ki İYİ şeyler düşünen insanlar İYİ oluyor ve başkalarına da o İYİLİK duygularını aşılayabiliyor...

Bence hayatın anlamı bu...

UMUDU yüreğinde taşı...
başkalarına AŞILA..
hayata GÜLÜMSEYEREK bak...
HOŞGÖRÜLÜ ol...

AŞKIN MEVSİMİ...

Aşkın mevsimi mi, diye mırıldandığınızı duyar gibiyim. Evet, aşk mevsimler gibidir. Çabucak gelir ve geçer. Her güzel şey gibi...

Geldiği zaman, kapınızı çaldığı zaman ona sahip çıkın. Değerini bilmezseniz, hemen başka kapıya kaçar; geriye keşkeleriniz kalır...

Biraz NİSAN yağmuru gibidir... Avuçlarınızı açmazsanız, kocaman kucaklamazsanız siz kaybedersiniz...
Çünkü AŞK sevgi açıdır...

Aşkı da sevgiyi de alabildiğine yaşamaksa niyetiniz, ona dar vakitler değil, geniş zamanlar ayırmalısınız...
Çünkü AŞK kıskançtır...

Ömrünü uzun kılmak size kalmış. Olabildiğince uzatmak elinizde elbette karşılıklı emek vererek...
Çünkü AŞK beslenmek ister...

AŞK, birinin sizi kendinden önce düşünmesidir... Sizi kendinden daha değerli saymasıdır. Sizin de onu kendinizden önemli kılmanızdır...
Çünkü AŞK değerbilirlik ister...

Aşklarınıza sahip çıkın...

BİR YALNIZLIK Kİ!

Ne zaman
Bir tren düdüğü duysam
İçimde bir yerler acır,
Bir yalnızlık çöreklenir yüreğime...

Bir yalnızlık ki!
Kovarım kovarım gitmez....

Ne zaman
Bir gemi görsem
Ak yelkenli,kırmızı bayraklı
Bir çift göz düşer aklıma
Bir yalnızlık çöker içime...

Bir yalnızlık ki!
Kovarım kovarım gitmez...

Ne zaman
Bir kuş kanadı görsem,
Maviliklerde kanat çırpan
İnce sazdan nihavend
Düşer kaldırımlara
Yağmur sonrası....

Bir yalnızlık ki!
Sorma gitsin...

Ayşe TURAL

KİMSE MÜKEMMEL DEĞİLDİR

Kimse mükemmel değildir. Ama olabileceğimizin en iyisi olmak bence erdemdir.

Böyle bireylerden oluşan toplumlar, verimli toplumlardır.

Her zaman YAPICI ve YARATICI olurlar..

BAĞBOZUMU

eylül sıcağında
darmadağın bağ
saçlarını topluyor altın tokalarla...

ay ışığında
tıpası açılıp
saçıldı mis kokusu şarabın
bedenin toprağına...

yüreğimdeki bağ
damar damar çatlarken
ılık ılık akarken derinliklerine
tenimin asma yaprağını
örtüyorum üzerine...

Ayşe TURAL

ALIP BAŞINIZI BİR YERLERE KAÇIVERİN...
Yanınıza da aynı dili konuştuğunuz bir yürek almayı unutmayın...
Sadece DENİZ konuşsun...
Siz dinleyin...
Bir de KUŞLAR geçsin sürü sürü üstünüzden...

ÇOCUKLAR

Güne
Aydınlık gözlerinizle bakın
Bakın ki
Karanlıklar aydınlansın...

Bulutları dağıtsın gününüzden
Sıcacık gülüşleriniz...

Başınız dik olsun her zaman
Onurlu, gururlu...

Yaşama adım atan ayaklarınız
Korkusuz olsun
Tıpkı yürekleriniz gibi...

Ayşe Tural

NEDEN SEVGİ?

Ruhu besleyen en önemli kaynak SEVGİ de ondan... Her neye ya da kime olursa olsun duyulan yoğun sevme duygusu...

Leonardo da Vinci “ İnsanoğlunun ruhu büyüdükçe, karşısındakini daha derin sevmeye başlar.” der.

Ailemizle, çevremizle, eşimizle, çocuklarımızla, dostlarımızla ama en çok da kendimizle uzlaşmanın yolu sevmek...

Var olmak, gelişmek ve uzlaşmak... Önemli ve bir o kadar da düşündürücü kavramlar...

Ayşe TURAL

Bu haber 2749 defa okunmuştur

:

:

:

: