Sendikalar toplumsal muhalefetin parçasıdır

Bu noktaya nasıl gelindi, bilmiyorum. Ülkede ciddiye alınan, olması gerektiği gibi yapılan, her ne varsa günden güne azalıyor.

Bu noktaya nasıl gelindi, bilmiyorum.
Ülkede ciddiye alınan, olması gerektiği gibi yapılan, her ne varsa günden güne azalıyor.
Ciddiyet dedim ya, belki İngiliz dönemini, Cumhuriyet yıllarını yaşamış nesiller azaldığı için bugün özellikle bürokrat ve yönetici konumundaki sıkıntılar yaşanıyor.
Şu veya bu şekilde kurumsal bir yapı kurduk.
Fakat iyi yönetim anlamında, günden güne geriye gidiş var.
Bu günleri de arayacağımız zamanlar yakındır.
Toplumsal dinamiği şekillendiren, her ne varsa, benzeşiyor, aynılaşıyor, aynı çizgiye geliyor.
Mücadele, toplumsal, ülkesel, örgütsel olmaktan uzaklaştı, kişiselleşti, zümreleşti.
Zümreleri, kişileri memnun etmekle, toplumsal muhalefet etkisizleştirildi.
Tüm ilişkiler iç içe, siyaset, iş dünyası, basın, sivil toplum örgütleri, ortak çıkar noktalarında birleşiyor, toplumsal kaygı, mücadele yok.
Her sese, her renge, her düşünceye ihtiyaç var.
Çeşitlilik şarttır, herkesin aynı düşünceyi seslendirip, savunduğu bir düzen, doğrunun bulunmasına engeldir.
Böyle bir düzeni, mutlaka istediği şekle sokmak için çalışanlarda vardır.
Ve bu durum sadece onlara yarar, kalıplaşmış düşünceler, bu düşüncelerle yoğrulan nesiller, tek tip insan modeli üzerinden kurulan rejimler, toplumu adeta pranga gibi bağlar.
Örnekler çokça bulunabilir, çeşitli sektörler içine alacak şekilde büyütülebilir.
Gazete, gazeteci, sendikacı, sivil toplum aktivisti, köşe yazarı, politikacı, her kim olursa olsun, toplumun aydınlanması için farklı düşünce ve fikirlerini anlatmalıdır.
Bu ülkede bilerek kullanılan, her daim prim yapan, farklı düşünceleri fişleme, etkisizleştirme yöntemi var.
Oysa, dönemler, zamanlar geçer, bugünün güçlüleri, yarının güşsüzleridir.
Ayrılıkçı yöntemleri kullanarak, bugünün kazananı olanlar, yarının bu yöntemle kaybedeni olacaklar.
Farklılık, olacaktır, olmalıdır, zaten normal olmayan, farklı düşüncelerin olmamasıdır.
Fakat yapılıyor, çok eski bir yöntem olarak, toplumsal bölünme stratejisi için, bu yöntem hoyratça tercih ediliyor.
Sendikalar, elbette çok hatalar yaptılar, yapmaya devam ediyorlar.
En başta siyasilerle, siyasi partilerle, kişisel çıkar beklentileri ile sendikal kaygıları bir birine karıştırdılar.
Güven kaybettiler, zarar gördüler, muhalif çizgiden uzaklaştılar, ülkenin sorunu olan, siyasi taraf olma ve kişisel beklentilere önem verdiler.
Ama bu yanlışların, gelinen bu noktanın, toplumsal örgütlülüğe, örgütlü yaşama ve hak aramaya engel olması düşünülemez.
Yani sendikalar hatalı diyerek, örgütlü mücadelenin bütününe karşı durmak, geri dönüşü olmayan toplumsal zararlara sebep olur.
Benzer durum, tüm sivil toplum örgütlerinide içine alır.
Hayvancılık, çiftçilik ve çeşitli birlik örgütleri, birer dinamiktir, hepsinin aynılaştığını, sessizleştiğini düşünün, yapılan hatalar bir yana bu dinamiği kaybetmek, genelde daha fazla kayba neden olacaktır.
Maliye Bakanı Serdar Denktaş;
'Eylemler yapılıyor; kimi zaman haklı, kimi zaman haksız. Kimi zaman da haklı ama imkânsız. Buna rağmen her eylem yapıldığında, karşılığında bir şey verme alışkanlığımızdan vazgeçmemiz lazım.
Çok açık söyleyeyim, statükocu olarak en çok suçlananlardan bir tanesiyim bu ülkede. Oy kaybetme korkusu ya da kuşkusuna girmeden iddia ile söylüyorum ki, bu ülkenin statükocuları sendikalar ve sivil toplum örgütleridir.'
YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı;
'Bu ülkenin statükocusu sendikalar ve sivil toplum örgütleridir. Sendikalara direnmesi için hükümete her türlü desteği vereceğiz, gerekli adımların atılmaması halinde ülke batacak'.
Yanlış, eksik, hatalı olabilir, burada toplumsal muhalefet yara alıyor.
Siyasi parti anlamındaki muhalefet, siyasetle sınırlıdır.
Basın, sendikalar, sivil toplum örgütleri, toplumsal muhalefetin olmazsa olmazıdır.
Bir devleti yönetenler, sivil muhalefetle uğraşmamalı, bu sustrumaya kadar gider.
Sivil muhalefet susarsa, toplum susar, böyle bir ortamda iktidarlar, hesap sorulmaksızın hareket eder.
Denetim ve hesap sorma konusunda özürlü olan bu ülke daha beterlerini yaşar ve üzerinde durulması gereken budur.

Bu haber 418 defa okunmuştur

:

:

:

: