“Ustalık gerektiren kafaya takmama sanatı”

Star Kıbrıs, malum artık pazarları çıkmadığı için uzun bir zamandır pazar yazıları yazamıyorum. Oysa hayatın içinde, siyasetin ve ekonominin o boğucu gündemi dışında da akıp giden bir zaman var.

Star Kıbrıs, malum artık pazarları çıkmadığı için uzun bir zamandır pazar yazıları yazamıyorum. Oysa hayatın içinde, siyasetin ve ekonominin o boğucu gündemi dışında da akıp giden bir zaman var.
O zaman içinde beslendiğim kaynakları, okuduğum kitapları her hafta cumartesi günü, “cumartesi yazıları” altında bundan böyle sizinle paylaşacağım.
Bu hafta ilk yazımız, İstanbul seyahatinde aldığım ve şu anda Türkiye’deki tüm kitapçılarda “en çok satanlar” listesinin zirvesinde yer alan bir eser.
Amerikalı Yazar Mark Manson’un kaleme aldığı bir kişisel gelişim kitabı. Adı, “Ustalık gerektiren kafaya takmama sanatı…” Şimdi sözü yazara ve kitaptaki en vurucu bölümlerden birine bırakalım:
“Büyük güç, büyük sorumluluklar getirir. Doğru ama bu sözün daha iyi bakış açısı var. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek. Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.
Her şeyi iyi tarafından görmek gibi bir şey insanoğluna iyi görünse de gerçek şu ki hayat bazen berbattır. Ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey bunu kabul etmektir.
Negatif duyguları inkar etmek, daha derin ve uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur.
Dedemin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü. Bugün berbat bir günümdeyim ama ne yapalım hayat devam ediyor.
Ama ya şimdi? Beş dakikalığına bile kendinizi kötü hissetseniz, son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz. Bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkansız.
Değmeyecek şeyleri kafaya takmamak çok önemlidir. Sosyal medyada her gün milyonlarca kere paylaşılan ‘Nasıl mutlu olunur’ tarzı saçmalıklarda yanlış olan ve kimsenin fark etmediği şudur.
Pokerde elinde korkunç kağıtlar olan biri, çok güzel eli olan birini yenebilir. Elbette eli güzel olanın kazanma ihtimali daha büyüktür. Ama sonunda kazanan her oyuncunun oyun süresinden yaptığı seçimlerle belirlenir sonuç.
Hayatı da aynı şekilde görüyorum. Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kağıtlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır.
İçinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar, tıpkı pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar.
Ve onları eline illa da en iyi kağıtların gelmiş olması gerekmez…”
Bu haftalık bu kadar. Haftaya cumartesi, hayatın içinden başka bir cumartesi yazısıyla görüşmek üzere. İyi hafta sonları…

Bu haber 313 defa okunmuştur

:

:

:

: