Çok iyi okullarda eğitim alabilirsiniz, çok iyi kıyafetler de giyebilir, çok güzel otomobillere de sahip olabilirsiniz. Ağzınız çok iyi laf da yapabilir.
Çok iyi okullarda eğitim alabilirsiniz, çok iyi kıyafetler de giyebilir, çok güzel otomobillere de sahip olabilirsiniz. Ağzınız çok iyi laf da yapabilir.
Çevrenizde de çok sevilen sayılan biri olabilirsiniz.
Lakin bütün bunlar iyi bir yönetici olduğunuz anlamına gelmiyor.
Nitekim bugüne kadar bunun birçok örneği ile karşılaştım ben kendi adıma.
Eminim sizlerin de hayatında örnekleri vardır.
Kısacası yaşamın her alanında böyle insanlara rastlamak mümkün.
Ve fakat öyle bir alan var ki bu mecrada böyle kişilerle daha sık karşılaşırsınız.
Peki hangi alandır bu?
Tahmin edeceğiniz gibi çoğunlukla siyasetle makam almış kişilerde sık karşılaştığımız bir durumdur bu..
Rahmetli babamın sürekli kullandığı bir halk deyimi vardı.
Derdi ki rahmetli babam, bir kalbur samanı versen ikiye bölemezler ama bakın ne makamlara geldiler..Bu halk dilini babamdan ilk duyduğum da 6,7 yaşlarındaydım. O zaman pek bir şey anlamıyordum, fakat yaşım ilerledikçe ve hayata dair tecrübelerim arttıkça rahmetli babamın ne demek istediğini çok çok iyi anlamıştım.
Yaklaşık 40 yıldır da bunu bizzat görebiliyorum.
Zaten anlamamak ne mümkün.
Yanımız, sağımız, solumuz böyle insanlarla dolu..
Üstüne bir de ülke yönetenler oluyor bunların arasında..
Ama nasıl olur?
Oluyor işte..
Kişiler var ki hayatları boyunca iki insanı yönetmemişlerdir, hatta kendilerine veyahut ailelerine ait işletmeleri batıranlar da var bu kişilerin arasında, fakat şimdi koca koca bakanlıklar verilmiş bu insanlara, kamu teslim edilmiş ve yönetmeleri istenmiş.
Peki yönetebiliyorlar mı?
Tabi ki hayır.
Sadece yönettiklerini zannediyorlar.
Lakin onlar yönettiklerini zannederlerken ülkenin geleceğinden çalıyorlar.
Maalesef bu durum her dönemin değişmez makus talihi oldu bu topraklarda.
Zaten 40 yıldır arpa boyu kadar medeniyete ve refaha yol alamayışımızın en büyük nedenlerinden biri de bu değil mi?
Yönetme becerisinden yoksun, öngörüsüz ama her döneme biat etmiş, partili olmuş, yandaş durmuş kişilerin siyaseten atandıkları makamlar bu ülke insanına yapılan en büyük ihanet oldu yıllar yılı.
4’lü koalisyon hükümeti ile bu döngüden kurtulur muyuz diye az biraz umutlanmıştım.
Tabi ki kolay olmayacağını biliyordum.
Fakat her şeye rağmen hiçbir mazerete sığınmadan bir şeylerin düzelebileceğine olan inancımı muhafaza etmeye çalışmıştım.
Olmadı!!
Onlar da beceremediler.
Peki sebep?
İktidar olma hevesi.
Eğer ki bu iktidar tiyatrosunda doğruyu oynayanlar yanında yanlışı oynayanların olduğu bilindiği ve hatta yanlışları tescilli olduğu artık ayyuka çıktığı halde bu yanlışlara oynayanların doğru olduklarını iddia edenlerce görmezden gelinmesi veyahut bunlara göz yumulması en az o yanlışı yapanlar kadar doğrucuları da sorumlu kıldığı nasıl görmezden gelinebilir?
Var mı bunun izahı?
Bence yok.
Kimse kusura bakmasın...