Rahmetli babam Pergamalıydı.
Pergama Kıbrıs’ın tarıma elverişli en güzel kırmızı toprağına sahip güzel bir köyümüz.
Burada üretilen patates ve soğanın tadı her zaman farklı olur..
Haliyle ben kendi adıma her zaman Pergama’dan çıkan patates ile diğerlerini ayırırım..diğerlerinin tadı ya da kalitesi kötü olduğundan değil tabi, tamamen damak alışkanlığı..
Zira Kıbrıs’taki yokluk yıllarında Pergama’dan amcalarımın ve diğer akrabalarımızın rahmetli Kafa’ya ait köy otobüsü ile Mağusa’ya gönderdikleri bir kaç torba patates, soğan, ve zerzevat bizim için çok büyük değere sahipti o yıllarda..Patates her dönemde olduğu gibi o yıllarda da evin temel gıda maddeleri arasındaydı.. Ve bu anlamda büyük bir ihtiyacı karşılıyordu.
Dün hafta sonunu fırsat bilerek çarşıda dolaşıyoruz eşimle..
Evin ihtiyaçlarını tedarik etmeye çalışıyoruz.
Eşim, sebze meyve reyonunda patatesi göremedim dedi.
Akabinde belki gözünden kaçmıştır deyip ben de baktım ama yok.
Tezgahın başında görevli arkadaşa sordum, patates yok mu diye..
Yok abi dedi.
Sonra birkaç farklı markete daha baktık.
Yok yok yok..
Tabi ki şaşırdım.
Kıbrıs’ta en zor yıllarda, mağduriyetin iliklerimize kadar işlediği yokluk, imkansızlık yıllarında dahi patates tarlalarımızdan, sofralarımızdan hiç eksik olmamıştı..
En zor koşullarda üretmiştik patatesi.
Böyle bir şey nasıl olabilirdi..
Elbette neden aradıktan sonra bulunması en kolay şeydir.
Fakat burada en büyük neden plan ve programsızlıktır.
İkinci büyük neden denetimsizlik, üçüncü büyük neden bir takım kişilerin fırsatçılığa soyunup bunun üzerinden haksız kazançlar elde etmesidir.
Hep birlikte şöyle bir düşünelim şimdi.
Dünyanın en kaliteli patatesi üretiliyor bu topraklarda.
Ve bu konuda bir tarım politikamız yok.
Neyin nasıl planlandığına dair en ufak bir bulgu da yok.
Zira bir ürün ortaya çıkarılırken önce iç piyasa ihtiyacı hesaba katılır, bunun yanında ihracat ayağı da düşünülür ve planlanır.
Tabi ki finansal olarak maliyeti, geliri, gideri, karı,şusu, busu yine aynı politika çerçevesinde değerlendirilir. Ve kimsenin zarar görmeyeceği üretenin de kazanacağı, tüketenin de fayda sağlayacağı bir denge kurulur..
Kısacası burada önemli olan bu dengeyi sağlayacak ehli politikalara ihtiyaç duyulmasıdır..
Peki var mı bizim böyle bir politikamız?
Kimse kusura bakmasın ama dosdoğru yazacağım, YOKTUR!!
Hatta ülkemizde tarım politikası da yoktur.
Üretimi plânlayan hiç bir politikamız da yoktur.
Haliyle bütün bunlar olmayınca, denetim de olmuyor.
Etkin bir denetim olmayınca da fırsatçılara gün doğuyor.
Ve bu fırsatçılar ürünü yok parasına kapatıp istifliyorlar ve fırsat kolluyorlar.
Ürün piyasadan çekiliyor, ve değerinin çok çok üstünde piyasaya sürülüyor.
Bilinçli bir karaborsa oluşturuluyor.
Devlet de buna seyirci kalıyor…
Peki patateste ki durum da bu mu?
Tabi ki budur.
Patates topraktan çıkar çıkmaz kendini tüccar tanımlayan bazı kişilerin patatesi çok çok makul bir fiyata üreticinin elinden alıp, depolara yığdıkları biliniyor..
Sonrası ise malum, patates piyasada değere binince de çok çok fahiş fiyata piyasaya çıkarılıyor..
Fakat bunun yanında öyle anlaşılıyor ki bu yıl TL’nin değer kaybı vesilesiyle ortaya çıkan ekonomik sıkıntıların bir sonucu olarak patatesin daha cazip ekonomik koşullarda Güney Kıbrıs’a bir şekilde sevkiyatı sağlanmış..
Bir şekilde derken kastettiğim yasal olmayan yollardan intikali sağlanmış olma ihtimalinden söz ediyorum. Nitekim Kıbrıs’ın Güney ve Kuzey’i arasında illegal bu yolun varlığı olduğu hepimizin malumu..
Hatırlarsınız belki, aynı şey karpuzda da yaşanmıştı bundan bir müddet evvel.
Karpuz mevsimi olmasına rağmen piyasada karpuz bulmak çok çok zordu, hatta yoktu.
Şimdi aynı şey patateste yaşanıyor..
Piyasada patates yok.
Patates karaborsaya düşmüş..
İzah eden yok.
Sorumluluk alan yok.
Çözüm üreten yok..
Ha patates ithal etmek bir çözüm değil mi?
Hayır değil.
Üretimden koparılmak hiçbir zaman çözüm olmamıştır ve olmayacaktır.
Bizim hiç vakit kaybetmeden üretim odaklı tarım politikalarını üreticinin ve tüketicinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde geliştirmemiz gerekir..
Zira bizim üretim odaklı tarım politikalarına ihtiyacımız vardır.