Herkese göre çözüm mümkün mü?

Kıbrıs’ın Güney ve Kuzeyin’i birleştiren kapı sayısı 9 olurken bu kapıların kapsamlı çözüme dair birer katalizör olduğu gerçeği elbette görmezden gelinemez.Zira her yeni kapı her geçiş noktası adayı biraz daha birbirine bağlarken yeni yeni fırsatları da ortaya çıkarıyor.

Kıbrıs’ın Güney ve Kuzeyin’i birleştiren kapı sayısı 9 olurken bu kapıların kapsamlı çözüme dair birer katalizör olduğu gerçeği elbette görmezden gelinemez.Zira her yeni kapı her geçiş noktası adayı biraz daha birbirine bağlarken yeni yeni fırsatları da ortaya çıkarıyor.
Dolayısıyla konuya neresinden bakarsak bakalım bu son derece olumlu bir gelişmedir.
Fakat ne var ki yine de bütün bunlara rağmen bugün itibarıyla henüz bir çözüme uzağız. Ve tabi ki bunun da iç etkileri yanında dış kaynaklı etkileri yok değil.
Üstelik tarafların her fırsatta çözüm istediklerini dile getirmelerine rağmen Kıbrıs’ta adayı birleştirecek anlaşmanın taraflarca farklı yorumlandığı gerçeğini de görmezden gelemeyiz..
Peki bu ne demek?
Şu demek; Kıbrıs’ta varılacak bir çözüm için belirlenen başlıkların taraflarca çözüm algısı farklı farklı yorumlanmaktadır.Bu da haliyle sorunun temelini oluşturmaktadır.. Yani kısacası çözüm herkese göre farklı değerlendirilmektedir.
Bu artık çok net olarak görülüyor.
Üstelik mevcut konular yanında sıkıntı olmaya aday olan bir konu daha çıktı şimdi.Tabi ki gaz konusu..
Her ne kadar da Rum liderliği gaz konusunun masaya taşınmasına izin vermeyeceğim diyorsa da gaz konusu kim ne derse desin artık Kıbrıs sorununun bir parçası haline gelmiştir.
Dolayısıyla gaz konusu kesinlikle taraflar için ortak bir hareket alanı yaratmıştır. Hoş bunu her iki taraf da olumlu yönde kullanabilecek iken tam tersini yapıp bir çatışma konusu olarak önümüze koymak akıldan uzak bir yaklaşımdır.
Bu ve benzeri birçok konuda taraflar ortak bir paydayı geliştirip bunun üzerinden müzakere yürütmek yerine kendi çözüm şekillerini ayrı ayrı ortaya koymaktadırlar. Ve işin en düşündürücü yanı da bunu her iki tarafın da müşterek katılım gösterebileceği tarafları ortak bir akılda buluşturup birlikte hareket edecekleri bir alandan uzaklaştırıyor olmalarıdır..
Güç paylaşımı mesela, mesela siyasi eşitlik ve kararlara etkin katılım gibi federal çatının önemli fonksiyonları tarafların farklı yaklaşımına ve algılarına maruz kalmaktadır..
Bunu her fırsatta görebiliyoruz ama en son örneğinde Rum Lider Nikos Anastasiadis’in ulusa sesleniş konuşmasında bir kez daha gördük.
Akabinde Türk Lider Mustafa Akıncı’nın yaptığı basın toplantısı ile de pekiştirmiş olduk bunu.. Yalnız burada önemli bir nokta var. Sayın Akıncı’nın federal çözüm vurgusu. Bu net bir duruş olarak kayıtlara geçti..
Lakin yine de çözüm istiyoruz ama diye uzayıp giden bir umutsuzluk var Kıbrıs’ın her iki yanında da.. Dolayısıyla tarafların aynı noktada olması gereken her konuyu farklı bakış açılarıyla değerlendirmeleri bir yana, anlaşılmayan ya da üzerinde mutabakata varılamayan konularda ortak bir zemin yaratmaktan uzak olduklarını belirtmekte fayda vardır.
Haliyle eğer gerçekçi olacaksak bu şekilde Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşmak pek de mümkün görünmüyor.Dolayısıyla burada BM’nin hakemliğine hiç olmadığı kadar ihtiyaç vardır.. BM bu aşamada tarafların aynı konuyu farklı farklı değerlendirme alışkanlıklarına son noktayı koyabilecek bir etkiyi gösterebilmelidir.
Nitekim “A” nın telaffuzu “CA” olmadığı gibi..
Nitekim “B” nin telaffuzu “AB” olmadığı ve bir tek telaffuzu olduğu gibi.
En azından tarafların müzakere ettiği konularda çözüme yönelik farklı algıların ortadan kaldırılmasında inisiyatif üstlenmelidir BM..
Dolayısıyla anlaşma sağlanamayan hususların bir tek gerçeği ve çözümü olduğu konusunda onları ortak bir noktada buluşturacak etkiyi gösterebilir Birleşmiş Milletler.. Aksi takdirde tarafların kendi iç dinamiklerine göre yorumladıkları ve her seferinde sulandırdıkları çözüm modeli Ada barışına bir katkı sağlamayacağı ortadadır..
Ha eğer “Federal” çözümden farklı farklı anlamlar çıkarmaya devam edecekse de taraflar hiç boşuna zahmet etmesinler..





Bu haber 116 defa okunmuştur

:

:

:

: