Kısa bir hatırlatma yapalım.
Bundan bir müddet önce DAÜ VYK kararı ile Doğa okullarına kiralanan ve işletme izni verilen DAİ ve DAK’ın 2019 Haziran ayı itibarıyle yeniden DAÜ’nün bünyesine geçeceği bilgisi paylaşılmıştı.
Bunu Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit’de doğrulamıştı.
Bu toplumun birçok kesminde memnuniyetle karşılanmıştır.
Lakin dün itibarıyla öğrendiğim bir konu benim kafamı karıştırdı.
Şöyle ki; Zamanıyla DAK ve DAİ’nin DAÜ’nün ekonomik dengesini bozduğu ve sürekli zararda olduğu iddiasıyla bu kurumlar üzerinde TC elçiliğinin de projelendirdiği özelleştirme operasyonuna gidilmesi şartlara bağlanmıştı.
Buna göre eğer ki bu kurumlar DAÜ’nün mali yükümlülüğü altından çıkarılıp özelleştirilirse TC elçiliği kaynaklı bir miktar para DAÜ’nün bütçesine aktarılacaktı. Nitekim o günlerde DAK ve DAİ Doğa okullar grubuna devredilmişti. Haliyle bu aşamadan sonra TC Lefkoşa Büyükelçiliği de ilgili fondan DAÜ’ye hayli yüklü bir meblağ mali katkı sağlamıştı.. Böylelikle DAÜ bütçesine ciddi bir mali külfet getirdiği iddia edilen DAK ve DAİ kurumları tesisleri demirbaşları ile birlikte elden çıkarılmıştı..
DAÜ’den bir kaynağımın bana verdiği bilgi de ise şimdi DAK ve DAİ’nin tekrar DAÜ bünyesine alınması kararından sonra TC Lefkoşa Büyükelçiliğinin zamanı ile DAÜ’ye sağladığı bu kaynağın geri iadesini talep etme durumunun ortaya çıktığı ve hatta bu konuda elçiliğin ilgili biriminin aba altından sopa gösterdiği iddiaları var. Elbette böyle bir ilişkinin KKTC’nin en büyük vakıf üniversitesi ile TC elçiliği arasında sağlanan bu ilişkinin baştan sona yanlışlarla dolu olduğunu her şeyden önce belirtmekte fayda var. Ancak bu sadece DAÜ özelinde bir durum değil. Bugün bu anlamda birçok belediye ve daha başka üniversiteler ile de TC elçiliğinin ilgili bölümlerinin bu tür para ilişkileri mevcut. Çünkü finansal olarak bu kurumların sağlayabileceği katkıyı proje kapsamında verebilen tek kurum TC Lefkoşa Büyükelçiliği fonlarıdır.
Elbette böylesi bir para ilişkisi bana çok doğru bir yöntem olarak görünmese de tartışılabilir..Fakat böylesi ilişkilerde bunun her şekilde ekonomi üzerinden etkili bir koz, bir silah olarak elde tutulması riski vardır.
Ve nitekim şimdi de iddia o ki bu koz, veyahut bu silah DAÜ için devreye sokuldu. Tabi ki durum eğer böyleyse Doğa okullarının DAK ve DAİ kurumlarını DAÜ’ye iadesi çok kolay olmayacak.Zira belli ki zamanı ile ekonomik gerekçelerden mütevellit alınan bu zorunlu karar belli bir projenin ürünüydü.
Kaldı ki ekonomik akıl burada ne olursa olsun çok önemlidir..
Zira sürekli zarar eden bir kurumlar var ortada.
Ve bu kurumlar üniversitenin bütün mali dengesine olumsuz yansıyor.
Bunu görebiliyor ve hissedebiliyorsunuz.
Ne yapacaksınız?
Elbette belli tasarruf önlemleri alacaksınız.
Olmadı, sırtınızdaki yükten kurtulmanın yollarını arayacaksınız.
Nitekim öyle anlaşılıyor ki DAÜ’de zamanıyla DAK ve DAİ’nin devrini zorunlu kılan şartlarla karşı karşıya kalmıştı..
Velhasıl devir bir proje kapsamında gerçekleştirilmiş, fakat uzun vadede belli aksaklıklar ortaya çıkmıştır..
Ve DAÜ VYK bu kurumlarını geri alma kararı üretmiştir..
Fakat öyle anlaşılıyor ki DAÜ’nün tekrar bu kurumlarını bünyesine katmasının ağır bir mali bedeli söz konusu.
Peki DAÜ bunu mali olarak yerine getirecek bir durumda mı?
Hiç zannetmiyorum..