Tutunacak dal

Bir yılı daha geride bırakacağımız ayın sonuna geldik. Yaşı gittikçe artan Kıbrıs meselemizi yeni yıla kocaman bir bebek gibi sırtımızda taşıyarak gireceğiz.

Bir yılı daha geride bırakacağımız ayın sonuna geldik. Yaşı gittikçe artan Kıbrıs meselemizi yeni yıla kocaman bir bebek gibi sırtımızda taşıyarak gireceğiz. Bazen sil baştan okunmaya başlanan kitapta gelişi güzel ara sayfalar da okunur. Bu bütünün hepsinin okunmasına engel teşkil etmez. Yarım asırı devirdik bu yaşa geldik hala daha sınırdı, kapıydı, kimlikti,pasaporttu, Enosis,Eoka derken yılların bitmeyen öfkesindeyiz. Öfkemiz geçecek gibi de değil. Geçmişi unutun yeniden başlayalım askersiz, sınırsız bir Kıbrıs istiyoruz diyenlere mi inanalım.? Bu ara Anastasiadis demeç üstüne demeç vermektedir. “Çözümsüzlük durumunda fiili durum olduğu gibi kalmayacak” diyerek bunun da çok tehlikeli olduğunu vurgulayan Anastasiadis, “BM Genel Sekreteri’nin yeni yaklaşımının çözüm yönünde bir ümit daha verdiği” görüşünü ortaya koydu. Kıbrıs Türk halkının BM olan itimadı yoktur. BM sakıncalı siyaseti ile çözüme katkısının olmayacağı ise anlaşılmayacak gibi değildir. Tıpkı Srebrenitsalı Boşnak sivillerin o dönem 'tutunacak dal' olarak gördüğü Hollandalı ”Birleşmiş Milletler” askerlerinin rolü gibi aradan onlarca yıl geçmesine rağmen bugün de tartışılıyor olduğu bilinirken. 1995 yıllarına geri dönecek olursak hatıralarda “Şehrin Sırp güçlerince işgal edilmesinin ardından çekilen ve kamuoyunun da aşina olduğu görüntülerde, Hollandalı BM askerlerinin komutanı Thom Karremans'ın 11 Temmuz 1995'te görüştüğü Mladic karşısında el pençe durması, Şehre giren Sırp askerlerine ateş açılması nedeniyle Karremans'ın adeta ifadesini alan Mladic'in, görüntülerin sonunda ise Karremans'a içki ısmarlaması ve ikilinin birlikte kadeh kaldırması dikkati çekiyor. “ Binlerin katliamının, gözleri önünde yapılmasına ses çıkaramayanlara güven duyulmayacağı günümüzde gerçek olandır. UBP Genel Başkanı Sayın Ersin Tatar özellikle güvenlik konusunda Kıbrıslı Türkleri geçmişte bazı yıkımlardan koruyan tek taraflı müdahale hakkı da dahil olmak üzere, Türkiye'nin etkin, fiili ve fiziki güvencesidir. Bunun devam etmesinin, bizim için olmazsa olmaz bir durum olduğunu da vurguladığı mektubunu Guterres’e iletilmek üzere Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Temsilciliği yetkililerine teslim ettiğini biliyoruz. “Türk askerinin Ada’da kalmaya devam etmesi de bizim için olmazsa olmazdır ve Parti Kongremiz tarafından kırmızı çizgi olarak kabul edilmiştir.” Sözleri de yine Sayın Tatar’a aittir ve bu gün ülkemiz halkının büyük bir kesiminin vazgeçilmezi olandır. UBP ‘nin Genel Sekreteri Sayın Hasan Taçoy açıklaması, yine son derece önem arzeder. “Kıbrıs Türkü’nün hakları Rum liderliğinin bize sunacağı bir lütuf değildir ve ne olacağının, ne kadar olacağının takdiri Rum liderine kalmamıştır Kıbrıs Türk Halkı’nın ve Anavatan Türkiye’nin günü gelidiğinde hakları neyse almasını da korumasını da bilir. Rum lider Anastasiadis artık haddini aşmıştır. Rum lider bilsin ki günü gelir haddini aşmasının cevabını alır. KKTC Halkı ve Türkiye denizde, havada, karada nerde hakkı varsa alır ve korur” diyen Taçoy bir bakıma Kıbrıslı Türklerin can güvenliği ve hakları için, açıklaması bütününde yıl sonu ikazını yapmıştır. Yılın en önemli açıklaması ise Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, yaptığı konuşmada Kıbrıs konusuna değinmiş olmasıdır. Türkiye’nin milli davalarından birinin de Kıbrıs olduğunu, adil ve kalıcı bir çözüm için samimi çabalara ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Çavuşoğlu Türkiye’nin samimi çabalarına Rum tarafının yanaşmadığını dile getirmiş “Artık laf olsun diye bir müzakereye başlamamız söz konusu değildir demiş ve ilaveten “Neyi, ne için müzakere edeceğiz, parametreleri ne, çerçevesi ne, bunları belirleyeceğiz. Sıfır garanti, sıfır asker rüyasında olanlara tekrar hatırlatıyorum; o rüyadan, hayalden uyansınlar, vazgeçsinler, öyle bir şey hiçbir zaman olmayacaktır.” demiştir. KKTC hükümetinin ise Kıbrıs meselesi hakkında ortak görüşü olmadığı cihetle Erhürman,Özersay,Özyiğit ve Denktaş kendi siyasi partileri adına konuşmakta ve dışa karşı havanda su dövmektedirler Daha ne diyelim?


Bu haber 2342 defa okunmuştur

:

:

:

: