Yanlış yöntem yanlış uygulamalar nereye kadar gidecek

''Harçlara yapılan fahiş zamlar bir zorunluluk değil hükümetin yanlış tercihlerinin bir sonucudur''

''Harçlara yapılan fahiş zamlar bir zorunluluk değil hükümetin yanlış tercihlerinin bir sonucudur''

İsviçre’deki müzakereleri takip eden gazeteci arkadaşlar anlatmıştı.

Bir tas çorba bile ateş pahasıymış.

Bazı şehirlerde eğer paranız yoksa bir gün dahi yaşayamazsınız.

Yaşayabilmek için ya çok birikiminiz olacak ya da çok iyi bir geliriniz.

Piyasa öyle şekillenmiştir ki her isteyen gelip oralarda fink atamasın.

KKTC’de de benzeri bir durum söz konusu.

Mevcut yapı insan odaklı değil kamu düzeni eksenlidir.

Her şey buna göre düzenlenmiş ve planlanmıştır.

Siyasette başarı mevcut düzeni devam ettirebilmekten geçiyor.

Hayatın gerçekleri ile siyaset dünyamızın başarı ölçütleri arasındaki derin çelişkiler maalesef çok ciddi krizlerin habercisidir.

2018 yılında döviz krizi nedeniyle alım gücümüz yüzde 30 dolaylarında düşmüştü.

2019 yılına girilirken harçların da yüzde 30 oranında artırılmasının özellikle dar gelirli insanlar açısından çok ciddi maddi sıkıntılara yol açacağı biliniyor ancak belli ki bu noktada ideolojik diyebileceğimiz bilinçli bir tercih söz konusudur.

2009 yılındaki bütçe krizinin ardından 6 yıl boyunca devlet mali disiplini gözeten bir anlayışla yönetildi.

Bu politikanın ana hedefi kamu borçlarının artışını durdurmak ve orta vadede kamu borçlanma gereğini azaltarak kamu mali yapısını istikrara kavuşturmaktı.

Böylelikle sağlıklı ekonomik büyüme için ihtiyaç duyulan kaynaklar artan oranda dış finansmanla değil mahalli gelirlerle sağlanabilecekti.

Bu da zaman içinde Kıbrıslı Türklerin kendi ayakları üzerinde durabilmesine;

Türkiye ile daha sağlıklı ilişkiler kurulmasına;

Ve siyasi eşitliğe dayalı karşılıklı kabul edilebilir çözüm sürecine katkı sağlayacaktı.

Ancak değişim püskürtüldü ve siyaset dünyamız yeniden eski yörüngesine yerleşti.

2016 yılı itibariyle mali disiplin tamamen terk edildi.

Böylelikle en önemli bacağı mali disiplin olan değişim iradesi ortadan kalkmış oldu!

Gelinen aşamada “değişim yörüngesinden tamamen çıkıldı” diyebiliriz.

Para krizinin de etkisiyle bu gerçek tas gibi ortaya çıktı.

Şöyle ki;

Krizle mücadelede devletin bazı gelirlerinden feragat etmesi ve ithal malların ucuzlatılması doğruydu ancak kamu harcamaları noktasında orta vadede pahalılığa sebep olacak şekilde mali sürdürülebilirlik ilkesi tamamen göz ardı edildi.

Kamudaki ücretler Temmuz ayında yüzde 12,11 oranında artırılmıştı.

Ocak ayında gerçekleştirilecek yüzde 19,88 oranındaki artışla kamudaki ücretler yıllık yüzde 34,40 oranında yükselmiş olacak.

Ancak bu bedeli birileri ödeyecek.

Kamu çalışanları da ödeyecek, kamuda çalışmayanlar da ödeyecek.

Bütçe açığından sonra harçlara yapılan yüzde 30’luk zam bu bedelin en somutlaşmış halidir.

Geliri yüzde 34,40 oranında artan kesim de fakirleşecek ama bilhassa dar gelirliler kamudaki bu ücret artışları gerçekleşebilsin diye çok daha fazla fakirleşmek durumunda kalacak.

Ocak ayında kamuda yüzde 19,88 değil de yüzde 15 oranında ücret artışı gerçekleştirilseydi (ki sendikalar buna bile razıydı) bütçe açığı ve buna bağlı olarak harçlara yapılacak zamlar da daha düşük oranlarda tutulabilecekti.

Bu enflasyonist ortamda, “biz toplumsal düşüp zor kararlara imza atarak iç faktörlere bağlı zamları enflasyonun yüzde 10 altında tutmayı başardık” denilebilmesi gerekirdi.

Serdar Denktaş’ın açık beyanatı var.

“2019 yılında başarılı olursam Cumhurbaşkanlığına adayım”.

Bunun anlamı çok açıktır:

Bir ucundan kamu düzenine entegre olmayanlar inim inim inlese hatta göç etmek zorunda kalacak olsa dahi mevcut yaklaşım ekseninde ve hiç kriz yokmuşçasına harcama politikalarını sürdürmek.

Ve ana ekseni insan değil kamu düzenini sürdürme yani değişimi püskürtme becerisi karşılığında Cumhurbaşkanlığı makamı ile mükâfatlandırılmak.

Bana göre ülke gerçekleri ile bağdaşmayan bu siyaset anlayışı artık tahammül sınırlarını aşmıştır.

Ülkede bir enflasyon krizi yaşanıyor.

İnsanlar fakirleştikçe fakirleşiyor.

Krizi besleyen yanlış kamu harcama politikalarının cezasını gariban insanlar çekiyor.

Enflasyonla mücadelede üzerine düşeni yapmayan Maliye Bakanı zamların olağan karşılanması gerektiğini söylüyor.

Akaryakıt gibi ithal ürünlerdeki zamlar dış faktörlere bağlı olduğundan anlaşılırdır ama devlet harçlarına yapılan zamlar tamamen yanlış kamu harcama politikalarının bir sonucudur ve sadece kısa vadede değil orta vadede de yaşanacak olumsuzlukların habercisidir.

Doğrudur, her yıl enflasyon oranında harçlar artırılır ancak eğer enflasyon yüzde 30’ları aşmışsa bununla mücadelenin gereği olarak enflasyonun belini kıracak hamleler yapılması hayati önem taşır.

Maliye Bakanının hesabını kitabını Cumhurbaşkanlığı seçimine göre değil enflasyonla mücadele hedefi doğrultusunda yapması gerekir.

Ki 2019 yılsonu itibariyle aşağıdaki grafikteki mavi çizgi de turuncu çizgi de sert düşüş eğiliminde olabilsin.

Kuşkusuz memleketteki gidişatı Maliye Bakanının Cumhurbaşkanlığı hayalleri belirlemeyecek.

Maliye yönetiminden sorumlu olanlar kamu harcamaları noktasında özellikle de ek mesai sınavı ve eşel mobil sınavlarından ikmale kalmış durumda.

Göstergeler o yönde ki kamu maliyemiz 2019 yılı itibariyle düze çıkabilmek için mali konsolidasyona ihtiyaç duyacak.

Muhtemelen 2018 yılının son üç ayı için dondurulan eşel mobilin 2019 yılının tamamında dondurulması gündeme gelecek.

Kamu harcamaları kontrol altına alınmazsa gelirlerin artırılması için olmadık yöntemlere başvurulacak ve memlekette sadece kamu düzenine entegre olabilenlerin yaşayabildiği mevcut koşullar katmerlenecek.

Bu da çok ciddi ekonomik, sosyal ve siyasal sorunları tetikleyecek.

Özetle;

Zam popülizmini hep eleştirmiş bir kişi olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki harçlara yapılan fahiş zamlar bir zorunluluk değil hükümetin yanlış tercihlerinin bir sonucudur.

Yanlıştan dönülmediği müddetçe de toplumsal bedel katlanarak büyüyecek ve bir süre sonra iş çığırından çıkacak.

Reform kelimesinin yasaklandığı ve değişimin püskürtüldüğü bir diğer hayati alan da elektriktir.

Yılbaşına kadar ötelenen zorunlu elektrik tarife düzenlemeleri kim bilir belki de son damla olacak…
Bu haber 196 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER