Yeni yilin işi zor...

Öyle bir gelir ki YENİ YIL, hem de tozu dumana kata kata…

Öyle bir gelir ki YENİ YIL, hem de tozu dumana kata kata…

Aslında gelen her yeni yılın işi zordur bence…
Olanca YÜK onun genç omuzlarındadır.

Geçen yıllardan arta kalan, olmayan, gerçekleşmeyen her ne varsa ondan beklenir…

Öyle ki, gerçekten MUCİZELER yaratmalıdır…
Aranıp da bir türlü bulunamayan mutluluklar…

Nedense piyangodan çıkmayan paralar…

Bir yerlerde adı bilinmeyen bir yakınınızdan kalması beklenen miraslar…

Bir türlü ulaşılamayan mevkiler…
Düşlerde rastlanan olağanüstü başarılar…

SÖZÜN KISASI:

Garibim geldiğine geleceğine pişman olur…

Bence siz siz olun yeni yıla bu kadar yüklenmeyin… 😄😄😄
Sevgiler…

NE ZAMAN BAŞLAR AŞK

üstü çizilen sözcük gibi
öylece kalsın adın
düş okulumun devamsızı
ders kaçkınım benim...

nerde arasam da bulsam seni
bütün boşlukları
adınla doldursam
uykuya dalar mı
içimdeki kelebek...

virgül kırılganlığımı
hiçe sayan ağzının noktasına
iyi gelir mi gülüşüm...

bir demet gül toplasam
cümle aşklarımdan
gönül kabulün olur mu dersin...

gecikmiş özrün gizli anlamı gibi
ikindiye inen güneşi dinle
sana güz ellerimle
bir sevda çizsem...

sahi, bu şiirin
neresinde saklı
sence de
ne zaman başlar AŞK...

Ayşe TURAL

İÇİMİZDEKİ YER

Sanki hepimiz, içimizde bir başkası için ayrılmış bir yerle doğuyoruz... Ne ilginç değil mi?

Ansızın hayatımıza birisi girer...
Onun sahip olduğu bir şey, belki gülüşü, belki ses tonu, belki kokusu, belki zekası, belki hayata bakış açısı, belki aldırmazlığı, belki dokunuşu...

Her ne ise, işte o, bizi kendine çeker...
İşte o an, içimizdeki boşluğun dolduğunu hissederiz...

Duyduğumuz o eksiklik duygusu tamamlanır gibi olur...

Yeni yılda yüreğinizdeki boşlukların dolması dileklerimle...

Ayşe TURAL

AŞKLAR TEK KİŞİLİKTİR

yürek sevdi mi en derinden
kök söktürür adamım
tersten yaşanır
bütün hikayeler...

içindeki
kağıttan fenerlerde
inadına
binlerce mum yanar
binlerce dilek tutulur...

yanar yanar da
Mecnun misali
eriyen sadece
senin yüreğindir bilesin...

kör- topal yolcusun
bu uzun yolda...
inadına güçleşir her şey
sen yapayalnız kalırsın...

ne yazık ki aşklar
tek kişiliktir adamım
en çok sevende kalır...

Ayşe TURAL

DEVİR NE KADAR DEĞİŞTİ

İnsan denilen o çok akıllı yaratık, manevi değerleri önemsemiyor artık. Dini imanı para, mevki...

Hep daha az çalışıp kolay yoldan para kazanma derdinde ne yazık ki! Çıkarı yoksa size selam bile vermiyor.

Neyse ki toplumda iyiler de var...

İnsani değerlere önem veren, saygı, dayanışma, yardımlaşma, dürüstlük, sözünde durma, iyilik yapma gibi erdemleri ailesinden, çevresinden öğrenmiş, bunları onurla taşıyan insanlar da var...

Neyse ki varlar da yüreğimize su serpiyorlar.

Yoksa işimiz duman...

Ayşe TURAL

NE ZAMAN Kİ!

Ne zaman ki duygular, sakin ve özgür akan sular gibi şarkılar mırıldanır, işte o zaman hem özgür hem de mutlusunuz demektir...

Sevgi işte o zaman gerçek mutluluğa dönüşmüş olur...

SANA

Bir demet SEVGİ getirdim sana
Umutlarımdan derlenmiş
İnançla yoğrulmuş...

Bir demet DÜŞ getirdim sana
Güzelliklerle,
Hayallerle bezenmiş...

Bir demet İNANÇ getirdim sana
Doğruluk, dürüstlük
Hoşgörü dolu...

Ayşe TURAL

HER YENİ GÜN BİZİ YENİ SINAVLARA TAŞIR...
YAŞAM BİR KEZ DAHA ŞAŞIRTIR...
UMMADIĞIMIZ OLAYLARLA YA DA KİŞİLERLE KARŞILAŞIRIZ...
BEKLEMEDİĞİMİZ ANLAR YAŞARIZ...

DİLERİM
HER AN YÜREĞİMİZİ UMUTLARLA,
SEVİNÇLERLE,
MUTLULUKLA VE
HUZURLA DOLDURSUN...

BEN
BEN MİYİM?

Yaşamın içinde duruşum biraz naif görünse de aslında çelik gibi güçlü bir iradem vardır. Alabildiğine romantik ruhumu, realist düşüncelerle denetlemekten hoşlanırım.

Yıllar önce bir şair arkadaşım benim için ' Kadife eldiven içindeki çelik bir el gibisiniz...” demişti. Pek hoşuma gitmişti...

Geleceği düşlemeye de bayılırım… Geleceği keşfetme adına çocuklarla daha çok zaman geçiririm. Onların düşünce tarzlarını öğrenmek isterim.

Gelecek hayallerinde neler var, merak ederim…

Onlarla her şeyi paylaşmaya bayılırım.

Yüzümdeki içten, çocuk gülümsemeleri onlardan armağandır bana…

Ben benim de; ya sizler ne kadar sizsiniz?

Anlatın bakalım...

UMUTLARIN ÖTESİNDE BELKİ

Umutların ötesinden
Uzak iklimlerin yabanıllığını
Koy avuçlarıma...
Belki
Sevdanı taşıyabilirsin
Tükenmeden
Yüreğime...
Evrenin şemsiyesini aç
Durdur durdurabilirsen zamanı
Ben
Sevda türkülerinin en güzellerini
Bilirim....
Susmadan yüreğim
Elini çabuk tut
Belki söyletebilirsin....

Ellerim
Isınır mı
Küllenmiş ateşinde sevginin
Yap-boz oyunlarının
Yenilgisini yaşarken içimizde
İki yarımı
Bir bütün eyler miyiz seninle?

Kırık yalnızlıkların
Ötesinde kalmalı umutsuzluk
Prangala gülmezliklerini
Sırtını dön aymazlıklara
Bir güz ikindisi
Yaşamalı ömrümüz
Solan bahçelerinde zamanın...
Kırık sazdan nihavende
Geçerken gönül
Aşkın gülleri açmalı
Dudaklarımızda..
Med-cezirlere hasret
'Günaydın' ların olmalı
Eksiksiz dolunay gecelerinden...

Ben, sen miyim?
Yoksa biz mi oluverdik bilmeden...
Gözlerini istesem verir misin sahi?
Bitmek tükenmek bilmeyen
Kara gecelerden ürkerim
Anla...

Sıkıcı yağmurlara gelemem
Duygularımı arındıran
Ebemkuşağım ol...
Sonsuzluğa uzansın diye
Mutluluğumuz...
Baharlar açsın yüreklerde
Dingin
Esrik
Sevdalı....
Ayşe TURAL

ADI SEVMEKLE BAŞLASIN...

Ne zaman içinde sevgi sözcüğü barındıran bir yazı görsem, bir dizeye rastlasam orada iniveririm yaşamın treninden... Ya da adımlarımı atmaktan vazgeçerim... Bir mola veririm hem de içten bir mola...

“ gülüş bir yanaşımdır öbür kişiye /
birden iki kişiyi dönüştürür bir kişiye /
anılardan kaleler yapıp sığınsa bile/
yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye...”
Özdemir ASAF

Yalnızlık konusunda üç dizeyle ben de düşüncelerimi şöyle dile getirmişim. Ne zaman karaladığımı bilmiyorum.
“ Ben yalnızlıkları sevmem...
Ben yalnızlık olduğunu bilmeyen
yalnızlıkları severim...”

Neden mi ?
Aslında yalnız bırakılmanın kötü olduğunu ama kendi isteğinizle yalnız kalmanın bir ruh dinginliğine kavuşma isteğinden kaynaklandığını düşünüyorum da ondan...

KALBİMİN ATEŞBÖCEKLERİ

gözlerimi kapatıp
kalbime bakıyorum
oraya bıraktığın
ateşböcekleri göz kırpıyor
bir seviniyorum ki!

ellerime dokununca ellerin
kelebekler konuyor saçlarıma
içim ısınıyor sevginle...

kucağına sokulunca
dünyamı dolduruyorsun
kulağına eğilip
' İyi ki varsın...' diye fısıldıyorum.
iyi ki varsın...

Ayşe TURAL

İYİ Kİ VARSINIZ / BİR ANI

Yıl 2001… Çanakkale Özel Kolejinde edebiyat öğretmeniyim… Okul, şehir dışında çam ağaçları arasında, Çanakkale Boğazı’na tepeden bakıyor… Son derece modern ve renkli bir bina. Arladaş ortamı uyumlu… Vahide ve Nuran en sevdiklerim… Vahide, matematik öğretmeni; Nuran’sa okul kütüphanesi sorumlusu… Görevinde gerçekten harika. Tam bir kitap kurdu… Her fırsatta yanına kaçıyorum, okuduklarımızı heyecanla tartışıyoruz… Kızı Sıdıka, tam bir cimcime… İnsana mine çiçeğini hatırlatan minyatür bir çocuk…

Bir sabah, idareci odasından çıkarken karşılaşıyoruz, onunla… Tanıştırılmayı beklemeden heyecanla, çabuk çabuk konuşuyor…

- Siz Ayşe TURAL’sınız… Sizi tanıdım… Kitabınızın arkasındaki fotoğraftan tanıdım… “ BİRAZ MUTLULUK ALIR MISINIZ? İsimli kitabınızı okudum…

Nefes nefese… Heyecanlı… Gitmeme engel oluyor… Tekrar oturuyoruz… Kitabımın nasıl bir tesadüfle eline geçtiğini anlatıyor… Uzunca bir süre baş ucunda durduğunu, okumadığını…
Sonra, çok sonra bir gün…

- O sabah, moralim çok bozuktu. Yataktan çıkmayı canım istemiyordu… Aksilikler, kötü olaylar birbiri ardına sıralanmıştı. Hayatım altüsttü… Negatif bir kişiliğim olmamasına karşın, tam bir ruh çöküntüsü içindeydim. Gözüm komodinin üzerinde duran kitaba takıldı. Merak ettim… İçimden de “ Haydi bakalım! Bana bugün gücünü göster… Şimdi moral ver de gücünü göreyim!..” diye meydan okudum…

Önce şöyle bir göz attım. Ardından yatakta doğrulup yastığımı iyice yerleştirdim. Yazdıklarınızı birbiri ardından, durmadan sayfaları çevirip yutarcasına okumaya başladım… Bir ara çok hızlı okuduğumu far edip durdum… “ YETER…” dedim, kendi kendime… “ Geri kalanını da sindire sindire sonra okursun…” dedim ve kalktım.

Elimi yüzümü yıkadım. Kocaman bir çaydanlık dolusu çay hazırladım. Apartman komşularımın kapılarını sırayla çaldım. Tüm komşuları bana çaya davet ettim… Hatta evin girişinde çalışan işçi,lere bile çay ikram ettim…

Eve gelen komşularımla da sizin düşüncelerinizi paylaştım… Siz YAZARLAR bizi şaşkına çeviriyorsunuz… Her zaman size ihtiyacımız var… İyi ki varsınız HOCAM, iyi ki varsınız…

Ardından da ekliyor: “ Bundan sonraki kitabınıza bu adı berin lütfen: İYİ Kİ VARSINIZ…

Yüreği sevgi dolu, kültürlü, sıcacık bakışlı, güler yüzlü, tarih öğretmeni ŞERİFE HOCA’ya içtenlikle teşekkür ediyorum… Pırıl pırıl yüreğine… İçten gelen çağlayarak akan ilgisine…

Benim için de sizler, YAZMA sebebimsiniz… YAŞAMA sebebimsiniz… Sizler de iyi ki varsınız… Sizlerden POZİTİF ışıklar almasak, bizler de yazamazdık…

Bu haber 2878 defa okunmuştur

:

:

:

: