Bir arkadaşınızla restoranda oturuyorsunuz, birileri içeri girer ve tekme tokat size saldırır ve öldüresiye sizi ve arkadaşınızı döver.
Sebep ne olursa olsun böyle bir olayın izahı olur mu?
Olmaz..
Burada şiddet kullanılmıştır,saldırıya uğrayan insanlar ciddi şekilde darp edilmiştir.
Aldığım bilgilerde masada oturan ve kavgayı ayırmaya çalışan kişi de bu darp sonucu beyin kanaması geçirmiştir, ve hayati tehlikesi bulunmaktadır.
Bu köşeyi takip edenler bilecekler, daha çok yok önceki gün “bu ülke her türlü şiddeti reddediyor” başlıklı bir yazı yazmıştım.İşte o yazıda tam da anlatmak istediğim bu ve benzeri olayların bu ülkede vuku bulmaması için her türlü şiddetin toplum olarak devlet olarak karşısında durmalıyız..
Açık ve net..
Bu topraklarda her türlü şiddeti reddediyoruz.
Ve gelelim sonrası yaşananlara..
Bu saldırıyı gerçekleştirenler Girne Polis Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından gözaltına alınıyorlar. O saatten sonra bu şahıslar olayın zanlısı oluyorlar.
Ve polisin yaptığı ön tahkikattan sonra bu zanlılar mahkeme huzuruna çıkarılıyorlar.Zanlı avukatının talebi üzerine zanlıların doktor kontrolünden geçmesi için ilgili mahkeme emir veriyor. Bunun akabinde zanlılar tutuklu olarak polis kontrolünde Girne Akçiçek hastanesine getiriliyorlar. Özetle tam teşekküllü bir devlet hastanesinde doktor kontrolünden geçmeleri yargıç emri ile gerçekleşiyor, ki buraya kadar her şey son derece normal ve tartışmasız..
Sonrasına bakalım zira bundan sonrası tam filimlik.
Girne Akçiçek Hastanesine götürülen zanlı veyahut zanlılardan bir tanesi burada yapılan muayeneden sonra kalbinde sorun olduğu ve hayati tehlikesi bulunduğu gerekçesi ile hastanede yatırılmasına karar verilir. Hatta daha da ileriye gidilir ve Girne’de özel bir hastaneye nakli sağlanır..
Bunun gerekçesi yapılan soruşturmadan sonra ortaya çıkacak. Zira devlet hastanesi devletin doktoru derken özel hastane ve özel doktorların konuya nasıl müdahil olduklarını da öğrenmiş olacağız bu soruşturmanın sonunda.
Dolayısıyla zanlı avukatının talebi ve mahkeme emri gereği ilgili zanlının hastanede kalacağına doktor karar verirse polis buna engel olamaz. Ya da zanlının bu yöndeki tüm sorumluluğunu polis alır. Fakat genelde bu yola başvurulmaz, ve polis doktorun verdiği karar doğrultusunda hastanede kalması gereken zanlının başında kalır. Yani gözaltı hastanede devam eder.
Böyle durumlarda uygulanan prosedür budur.
Dolayısıyla doktor faktörü burada etkilidir.
Burada benim aklımın almadığı ise şudur; Mahkeme emri gereği devlet hastanesine sağlık kontrolünden geçmek için götürülen zanlıların burada devletin doktorları tarafından muayene edilip kontrol edilmesi gerekirken neden özel hastane doktorlarına teslim edildiğidir.
Hangi güç burada devletten daha etkili oldu ki, prosedür ayaklar altına alındı ve kurallara uyulmadı.
Burası önemli konu.
Zira burada polisin devlet hastanesine getirdiği bir zanlıya devletin doktoru teşhis koymadan özel doktor devreye giriyor ve polis de buna seyirci kalıyor.Üstelik Başsavcılık konuyla ilgili bilgilendirilmiyor.
Bence yaşanan bu olayda en kritik ve tartışmalı bölüm burasıdır.