Hani derler ya hangi taşı kaldırsanız altından çıkıyorlar diye işte tam da öyle bir durumla karşı karşıyayız.
Sizlerin de dikkatlerinden kaçmamıştır, kaçmışsa da fırsat bulduğunuz zaman bir bakın, bugün yolsuzluk iddiaları ile soruşturma başlatılan kurumların yönetiminde koalisyon ortağı bir parti kanadından atanmış kişiler var.
Dolayısıyla bu konuda hükümetin kararlılıkla bu yolsuzlukların üzerine gitmesi çok zor.
Zira işin ucunda hükümetten gitmek var.
HP bu konuda ne kadar ısrarcı bir tavır sergilesede ortaklar tarafından frenleniyor. Bu artık çok net olarak görülüyor.
Nitekim HP Milletvekili Gülşah Manavoğu önceki gün bu yönde bir açıklama yaptı ve dedi ki Sayın Manavoğlu, Halkın Partisi yolsuzluklar konusunda hükümet içinde yalnız kaldı..
Bunun aslı astarı var mı, bilmiyorum.
Fakat ne olursa olsun bu ciddi bir iddia.
Açıkçası bugüne kadar da bunun için hükümet içinde HP’nin yolsuzluk dosyalarına karşı gösterdiği hassasiyeti diğer ortaklarda pek göremedik.
Her ne kadar da Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın kendi milletvekilini yalanlar nitelikte yolsuzluklar konusunda hükümet ortakları ile yolsuzlukların ortaya çıkarılması ve gerekenin yapılması için birlikte hareket ediyoruz açıklaması olsa da HP’nin bu konuda daha kararlı bir duruş sergilediğini görebiliyoruz.
CTP, DP ve TDP bu konuda pek istekli bir görüntü vermiyorlar.
Dolayısıyla bu 3 koalisyon ortağının verdiği görüntü aman koalisyona bir şey olmasın biz kendi aramızda hallederiz tavrıdır.
Fakat kim ne derse desin eğer ortada yapılan yolsuzluklar varsa ki var bunlar komite raporları ile belgeleniyor işte bu yolsuzlukların ne pahasına olursa olsun üzerine gidilmesi gerekir.
Ha koalisyon bozulur.
Bozulsun zaten.
Eğer bu yolsuzlukların yapıldığı kurumların yönetiminde şu an koalisyona ortak bir partinin atadığı yöneticiler bulunuyorsa hiç kimse kusura bakmasın ama bu koalisyonun hiç vakit kaybetmeden bir an önce bozulması gerektiğine tereddütsüz inananlardanım..
Eğer bunlar ortaya çıkarılmayacak(sa) sırf birileri hükümetçilik oynasın diye durumu idare edelim anlayışı kabuledilebilir bir anlayış değildir.
Kimse kusura bakmasın, ama 12 milletvekili ile CTP, 9 milletvekili ile HP, 3 milletvekili ile TDP ve 3 milletvekili ile DP hükümette kalacak ve birilerine fırsat vermeyecekler diye koalisyon içinde geçmişten de gelse hali hazırda bir ortağın yolsuzluklarını da görmezden geleceklerse bu koalisyon birlikteliği zaten doğru bir zemin üzerine kurulmamış demektir.
O yüzden kimse kimseyi kandırmasın..
Kimse de anasının karnından başbakan ve bakan doğmuyor zaten.
Bunlar gelip geçici makamlar.
Hoş kimler geldi geçti de zaten.
CAS’a bakın, Kalkınma Bankasının geçmiş yönetim kurulunun dağıttığı kredilere bakın, Şeker Sigortaya bakın, turizm teşviklerine bakın, ve daha sayamadığım birçok kurumun uğratıldığı zararlara.. Bir de bakın bakalım geçmişte bu kurumların yönetimleri kimin tarafından atanmıştır o mevkilere..
Dolayısıyla her şey çok nettir.
Koalisyon içinde bir partinin daire ve kurumlara atadığı kişilerin o kurumlar üzerinden kendilerine ve yakınlarına kişisel çıkarlar sağladıkları görülüyor.
Şimdi burada soru şu; bu hükümet bütün bu yolsuzlukların kaynağını oluşturan ortağa rağmen yoluna nasıl devam edecek?
Masanın başına oturdukları zaman ortaklar birbirinin yüzüne bakıp bu yolsuzlukları yok mu sayacaklar?