Bu rüyadan uyanmalıyız

Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Kıbrıs sorununa ilişkin yaptığı açıklamaların sarsıntısı dinmek bilmiyor.

Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Kıbrıs sorununa ilişkin yaptığı açıklamaların sarsıntısı dinmek bilmiyor.
Dün Cumhuriyet Meclisi’nin de birinci gündemi bu açıklamalardı.
Adadaki temaslarında “Hiçbir seçeneği dışlamıyoruz. Ancak kimse federasyonu dikte edemez” diyen Çavuşoğlu’nun karşısında sus pus olup, dün “Eldeki tek seçenek federasyon” diyen Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı’ya sormak lazım.
Peki neden bu seçenekle bunca yıl bir arpa boyu yol alınamadı?
Kimse bana ‘şu kadar yaklaşmıştık, bu kadar yaklaşmıştık, az daha olacaktı’ falan diye masal okumasın.
Sizin o “çok yaklaştık” dediğiniz Crans Montana’nın gerçek yüzünü ne yazık ki Sayın Akıncı, aylar sonra anlattı.
Meğer Anastasiadis, o zirvede Rum toplumunun yetkiyi paylaşmaya hazır olmadığını, artık iki devletli çözümün gündeme gelmesi gerektiğini söylüyormuş.
Yanlış anlamayın. Bunu bir kesimin seslendirdiği gibi “çözüm karşıtları” değil, federasyon temelli görüşmeleri yürüttüğünü sandığımız Rum lider söylemiş.
Oysa o sıralarda Kıbrıs’ın kuzeyinde nasıl da pembe rüyalar görülüyor, sürpriz bir anlaşmayla referanduma gidileceğinin hayalleri kuruluyordu.
Hatta iş öyle bir aşamaya gelmişti ki, tek mesele bu kalmış gibi o çok tartışılan haritayı bile vermekte sakınca görmemiştik.
Sonra onu da geri istedik. Ama nerelerden vazgeçmeye hazır olduğumuzu da o haritayla adeta Rum liderliğinin beynine kazımış olduk.
Yani bu bir poker oyunuysa eğer en başta elimizi belli ettik. Hatta asker sayılarında düşeceğimiz noktaya kadar en ince ayrıntısına kadar masaya koyduk.
Bunun karşılığında ne aldık.
Cevabı çok basit. Koca bir hiç.
Cumhurbaşkanı Akıncı dün “tek gerçekçi seçeneğin federasyon olduğunu” dile getirdikten sonra “Eğer gerçekten yeni fikirler varsa, iyi niyetle değerlendirmeye hazırız” mesajı verdi.
Sormak istiyorum. Rum tarafının yeni fikri bu saatten sonra ne olabilir Sayın Cumhurbaşkanı?
Herhalde Güney’den bize bu saatten sonra anca şöyle bir öneri gelebilir:
Temsil ettiğiniz devletin anahtarını altın tepside Rum liderliğine sunarsınız. Böyle bir çözüm modeliyle “azınlık hakları” ile AB üyesi Kıbrıslı Türkler olarak Rumların yönetiminde mutlu mesut yaşarız!
Maaşlarımız Euro, evlerimiz de havuzlu villa olur! Türkiye’nin “etki alanından” da çıkarak batı medeniyetine mensup Avrupalı Türkler olmanın keyfini çatarak yaşar gideriz.
Evet Rumların bize kurduğu pembe dünya, daha doğrusu o teklifin, halkın anlayabileceği ölçüde açıklaması budur.
Mesele şudur:
Biz bu masala artık inanır mıyız? İnanırsak ne olur? O gaflet uykusundan uyandığımızda çok geç olur mu? Tüm bu soruların cevabı Kıbrıs meselesinin gideceği nokta açısından çok hayatidir.
Sokaktaki her vatandaş da gelecek nesiller için bu soruların cevabını kendisine sormalıdır. Bizden söylemesi…



Bu haber 263 defa okunmuştur

:

:

:

: