Geçen gün tesadüfen bir televizyon kanalında Sayın Fatma Azgın’nın konuğu Yüksek Mahkeme Başkanı Sayın Narin Şefik ile olan söyleşisini dinledim. Yanılmıyorsam günlerden Pazar’dı belkide programın tekrarı idi. Daha sonra bu konuşmayı YouTube’da bulabilirmiyim diye baktım bir çok kanalda değişik tarihlerde Sayın Şefik’in konuşmuş olduğu programlar olsada izlediğim günün videosunu bulamadım.
Keşke not alsaydım dedim. Olmadı. Sayın Şefik liyakat konusunda çok önemli konulara değindi. Polisler hakkında ve 1980 yıllarının polis genel müdürünün ismini hatırlamasa dahi hukuki bilgisinin çoğu avukata taş çıkardığı kanaatini belirtti. Elbette polislerde bu bilgilerin ve eğitim süreçlerinde yasal mevzuatın öğretilmesi gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmış oldu.Sayın Şefik’in 1980 yılı demiş olması nedeniyle polisin internet sitesine girip baktığım zaman 23.9.1975 tarihi ile 1.9.1984 tarihleri arasındaki polis genel müdürünün Kemal Hıfzıoğlu olduğunu gördüm. http://www.polis.gov.ct.tr/yoneticiler.aspx.html baktım ama sadece genel müdürlerin işe giriş ve çıkış tarihlerin fotoğrafları altına yazılmış olduğunu özgeçmişlerinin bu sitede yer almamasına üzüldüm. Halbuki geleceğe ışık tutması açısından bu bileğilerin her kurumun tarihçesi içinde önemi büyüktür.
Geçmiş yazılarımda da belirttiğim üzere iş hayatında insiyatif kullanma konusu son derece önemli bir faktör olup kişinin sorumluluğunu ,yetkilerini yasal çerçeve içerisinde kullanması ile kendini ön plana çıkarma halidir.
Her makam kişinin kendi iradesi ile geldiği yer olmasa da bu gibi yerlere geldikten sonra kendi iradesini çalıştığı kurumun ve makamın yasal mevzuatı çerçevesinde iradesini gösterebileceği yerdir.
Hayat çoğu kişileri çoğu olaylarda hazırlıksız yakalar.. Bu gibi durumlara düşmemek adına kişinin devamlı olarak kendisini yetiştirme konusunda hazırlıklı olması her zaman kendi menfaati icabıdır.
Ev idaresinde olsun, iş idaresinde olsun her zaman saygı yukarıdan aşağıya olduğu kadar astın da üste saygısı daim ve devamlılık arzetmeli, bu gibi konularda teveccüh, tavvasut kadar önem arzetmelidir.
Aile yaşamında,çalışma hayatında yer alanların yanında her türlü ortamda çalışır olabilmek, söz sahibi olmak, söz geçirmek , kendini kabul ettirebilmek zor diye nitelendirilmemelidir. Çalıştıktan sonra hiç bir şey zor değildir. 'Zor' çalışmayanın sadece mazaretidir.
Anatılabilir her konu karşındakinin anlayış çerçevesinde kabul görür, bu kabul hali her iki tarafın kapasitesinin dengesi ile anlaşılır olur. Çoğu kez denge unsuru olabilmek de bir marifettir. Hakimiyet kurmanın esas odak noktası dengenin ta kendisidir. Dengesini kaybedenlerin ise tutunacak bir yeri yoksa düşmesi kaçınılmaz olur.
KKTC Sayın Maliye Bakanı Serdar Denktaş, her ay olduğu gibi emeklileri bankalarda sıkışıklık olmaması açısından karar ve söz verildiği gibi ay sonundan iki iş günü evvelinde ödemelerini artışlı olarak yapmıştır. Yapmıştır yapmasına ama Ocak ayı kredi kart borç tutarları da maaş seviyesinde olduğu görülmüştür. Demek ki zam ve pahalılık verilen artışı memur cebine almadan borç hanesine yazılmıştır.Diğer yandan ülkemizdeki boşanma sayısının artması dahil, bütün kavgaların kökeninde ekonomik sıkıntının olduğu ayrı bir gerçektir. Asgari ücretin itiraz süresi olan 10 gün dolacak itiraz olsa dahi değişen bir şey olmadığını göreceğiz. 2740 TL işçiye net ödenecek miktar olup brüt asgari ücret 3150 olarak prim artışlarıyla Şubat sonundan itibaren geçerli olacaktır. Bu arada yanında çalışma izni ile işçi çalıştıranların işten durduma yaptıkları da bizlere gelen bilgiler dahilindedir. Ülkemizde ailelerin en büyük ihtiyacı yaşlı ve bakıma muhtaç aile bireyleri için zorunlu olarak yardımcıya ihtiyaç duyulmasıdır. Çalışma bakanı Sayın Zeki Çeler’in üçüncü ülke vatandaşları için çalışma izinlerinde kolaylık getirmesi ise istenilendir.