'Aynı yolu yürüyenler, farklı yerlere varamazlar'

Yarım yamalak adanın, bir yarısında, yarım yamalak hayatlarımız.

Yarım yamalak adanın, bir yarısında, yarım yamalak hayatlarımız.
Bütünü bulamıyor, illaki bütün diyerek, yarımları birleştirmeden, elimizle itiyoruz.
Çevreye bir bakmak, neleri büyütüp, neleri normalleştirdiğimize dönsek, akıl sır ermez.
Bir kuru gürültüdür, gittikçe, gidiyor, büyüdükçe, büyüyor.
Ne yazık ki, kimseye faydası olmayan, ayrılıklar, yollar, birbirinden gidenler.
Belki de istenen budur, amaç edinilen, uzaklaştırmak, ortaklıkları, amaçları ve tek kalıp tek düşünceyle yoğrulmuş nesiller yaratmak.
Dünyadan bir haber düşünceler şekillendirmek.
Yanlış olduğunu bile, bile aynı yanlış etrafında sadece konuşan, boşluk üreten yığınlar yaratmak.
Her ne olursa sadece biat eden, sadece ötekileştiren, kendinden olan yanlışları doğru, başkasının doğrusunu yanlış bilen, katkıyı sadece eleştirme olarak gören cemiyetten, topluma, toplumdan, çıkar odaklı yığınlara dönüşüm.
Toprak tek başına anlam ifade etmez, önemli olan toprağı şekillendirecek, emektir, emeğin ortaklığıdır.
Hafta sonu, daha önceden çokça okuduğum Arif Hasan Tahsin, Arif hocanın kitaplarına gözüm ilişti.
Yine karıştırdım, aldığım notlara, altını çizdiklerime baktım.
Arif hoca, 12 Aralık 2012 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Arif hocanın vefatından sonra yazdığım yazıdan bir bölümü paylaşmak istiyorum;
'Yaşım itibarı ile önce kitaplarından tanıdım Arif hocayı.
Daha sonraları sadece birkaç defa konuşma fırsatım oldu.
Bunu kendi adıma bir eksiklik olarak görüyorum.
'Yakın Geçmişimizin Bir Özeti' isimli kitabının önsözünde şunları söylüyor Arif hoca;
'Sevgili okuyucu;
Bilhassa geleceği yaşamak durumunda olan gençler.
İnsanlık tarihini ana hatlarıyla olsun bilmelisiniz.
Amerika'nın keşfinden önceki ve Amerika'nın keşfinden sonraki Avrupa'yı bileceksiniz.
İngiliz İhtilallarını, Amerikan ve Fransız İhtilallarını sonuçlarıyla bileceksiniz.
O zaman yaşadığınız bu dünyanın adaletsiz, rezil düzenini kavrama olanağı bulacaksınız.
Sanayi devrimini, milli devleti, milliyetçiliği, ırkçılığı, kapitalizmi ve emperyalizmi böyle bileceksiniz.
Ve sosyalizmi ve komünizmi...
Marksizmi bilmeden ne yaşadığınızı dünyanın nasıl bir dünya olduğunu anlayabilirsiniz ne de karşılaştığınız sorunların doğru analizini yapabilirsiniz.
Milliyetçilik, ırkçılık, dincilik, mandıraya adam kapatıp soyma araçlarıdır.
Bildiğiniz devlet modeli sermaye sınıflarının halkı sömürmek için kullandıkları en büyük araçtır.
Topuyla, tüfeğiyle, tankıyla, uçağıyla, atomuyla, mandıraya kapattığı ve kapatamadığı kendinden güçsüzlerin mandıralarından da pay almaktadır askeri gücü yüksek devletler.
Velhasıl üzerinde yaşadığınız dünyayı tekin sanma yanlışına düşmeyin.
Oluşturulan bu rezil dünya düzeni nasıl yıkılır diye sorarsanız bilemem...'
Ne güzel özetlemiş hoca, ülkeyi, dünya düzenini.
Ve ne kadar acıdır, hala bugünün gerçeklerini yaşıyoruz, bıkmadan, usanmadan.
Bölük, pörçük, ayrılarak, tükenerek, aynı yoldan saparak, ayrı yere varmayı umut ederek.
Oysa acı gerçek, Arif Hoca'nın dediği gibidir.

'Aynı yolu yürüyenler, farklı yerlere varamazlar'

Bu haber 395 defa okunmuştur

:

:

:

: