Geçtiğimiz Cumartesi Büyükhan da bir kahve içme fırsatım oldum.
Tani Büyükhan’a gidip de sulu muhallebi yememek olmaz.
Haliyle sulu muhalibelerimizi de afiyetle yedik.
Çok güzel bir hava eşliğinde.
Tabi ki Büyükhan’ın tarihsel dokusu ile birleşen kalabalıkların oluşturduğu ambiyans eşliğinde konuklarına ev sahipliği yapıyordu.
Türk, Rum, yerliler bir tarafa İngiliz, Alman turist kafileleri ile tıklım tıklım dolup taştı Büyükhan. Buna güneşin parlaklığı da eklenince tadına doyum olmadı.
Haliyle Arasta çarşısında da biraz dolaşma fırsatı buldum.
Esnafla sohbet ettim.
Hınca hınç dolu Arasta sokaklarında ticaret nasıl gidiyor diye sordum.
Öyle ya, bu kadar kalabalıkların gelip geçtiği bir yolun üzerinde koğuşlanan onca dükkanın ticari faaliyetlerine bu durum nasıl yansıyordu..
Esnaf bu kalabalıkların yeterince alışveriş yapmamasından dolayı dertliydi.
Tabi bunun nedenleri vardı.
Zira öncesi böyle bir dertlerinin olmadığını Güney Kıbrıs’tan gelen turistlerin ve Rumların hatırı sayılır alışveriş yaptıklarını söylüyorlardı.
Fakat daha sonra esnafın çoğunlukla sattığı ürünlerin imitasyon olması gerekçesi ile sınır geçişlerinde Kuzeyden Güneye problemler yaşandığını bu gibi ürünlerin Güneye girmesinin yasaklandığını belirtiyordu esnaf.
Peki nedir bu imitasyon?
Kısaca en yalın tanımı marka takliti diyelim.
İmitasyon ürünlerin meydana getirilmesinin elbette birçok nedeni var ancak en önemli nedeni maddi gücü yüksek olmayan bireylerin popüler ürünlere özenmesi ve benzerlerine sahip olmak istemesidir.
Peki insanlar neden imitasyon ürünlerini cazip bulur?
İnsanların imitasyon ürünlere yönelmeleri tamamen alım gücüyle alakalı bir durumdur. Herkesin alım gücünün yüksek olduğu bir ülkede kullanıcılar hem daha bilinçlidir hem de resmi mağazalar yardımıyla orijinalliğinden emin olduğunu ürüne değerini ödeyerek satın alırlar. Alım gücünün ve gelirlerinin daha düşük olduğu insanların çoğunlukta olduğu ülkelerde ise imitasyon ürünler en az asılları kadar rağbet görürler.
Dolayısıyla imitasyon ürünlere yönelmek maddi cazibe üzerinden kişisel bir tercihtir. Ve alım gücü ile alakalı bir konudur.
Tabi ki çeşitli ticari bağlantılar ve anlaşmalar konunu bir de hukuksal açıdan sakıncalarını ortaya koymaktadır. Bu ticaret yönteminden doğal olarak etkilenen markaların da yasal hakları çerçevesinde uluslararası hukukun içinde yer alan korumacılık kapsamları mevcuttur.
İşte bugün Arasta esnafını da olumsuz etkileyen bu korumacılığın Güney Kıbrıs tarafından kısmen de olsa uygulanmasıdır. Tabi ki bunu sadece ticari olarak ele almak çok doğru değildir, konunun elbette bir de siyasi tarafı vardır.
Lakin ne olursa olsun bu konuda uygulanan tedbirlerin hukuki bir zemin bulduğunu söylemek mümkündür..
Velhasıl Arasta esnafı bu durumda ötürü oldukça dertli.
Fakat belli ki Kuzey Kıbrıs’ta otoritenin bu duruma çare üretebileceği seçenekler üzerinde bir çalışma yok.
Oysa bu yapılabilir.
En azından hali hazırda böylesi bir ticari potansiyelin mevcut olduğu Arasta’da imitasyon ürünlerler azaltılabilir. Tabi gerçekte sorun bu ise..
Velhasıl Arasta bu anlamda çok önemli bir ticari potansiyele sahip.
Bu ticaretin önündeki engellerin bir şekilde aşılması çok daha büyük ticari bir hacmin yakalanmasına vesile olacaktır..
Dolayısıyla devletin bu anlamda alacağı tedbirleri olmalıdır.