AB'de kritik seçim

Türkiye'de 31 Mart'ta yapılacak belediye seçimleri ile ilgili mitingler, toplantılar son hızıyla sürerken Avrupa Birliği ülkeleri de son derece kritik bir seçime hazırlanıyor.

Türkiye'de 31 Mart'ta yapılacak belediye seçimleri ile ilgili mitingler, toplantılar son hızıyla sürerken Avrupa Birliği ülkeleri de son derece kritik bir seçime hazırlanıyor. Avrupa Birliği'nin (AB) geleceğini etkileyebilecek Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri 23-26 Mayıs arasında AB üyesi 27 ülkede yapılacak. Bu seçim için AB tarihinin en önemli seçimi olduğu ileri sürülüyor... Anketler, kırk yıldır parlamentoda koalisyon kuran Sosyal Demokratlar ile Hıristiyan Demokratlar'ın ilk kez koalisyon kurabilecek sandalye sayısına sahip olamayacağını gösteriyor. Bugüne kadar Avrupa Halk Partisi'nde (EVP) bir araya gelen muhafazakar partilerle Avrupa Sosyalistleri grubunda (S&D) bir araya gelen sosyal demokrat partiler parlamentodaki süreci rahatlıkla belirliyorlardı. Bu iki meclis grubu şu an 751 sandalyenin 412'sini sahipler.
Şimdi Mayıs yapılacak seçimde aşırı sağcı, sağ populist partilerin oylarını artırabilecekleri işaret ediliyor. AB üyesi ülkelerde yapılan ulusal seçimlerde ortaya çıkan bu yöndeki eğilimin AP seçimine de yansımasından çekiniliyor. Avrupa'da aşırı sağın önlenemeyen yükselişi konusunda çeşitli fikirler ortaya atılırken,İtalyan tarihçi Ernesto Galli della Loggia, geçtiğimiz günlerde İtalyan Corriere della Serra gazetesindeki yazısında, sağ popülizmin başarısının seçkinlerin suçu olduğunu öne sürdü. İtalyan tarihçi 'Avrupa'da aşırı milliyetçi kimliklerin yükselişinin son derece açık, ama bir o kadar da görmezden gelinen bir nedeni var: Kıtadaki geleneksel seçkinlerin başarısızlıkları. Bu başarısızlık öncelikle ideolojik ve kültürel bir başarısızlık... Bunun nedeni, 1980'lerde ve 90'larda Batılı seçkinlerin en önemli ve neredeyse tek referansı olan küreselleşme ve onun ideolojisiyle kendilerini özdeşleştirmeleridir' diyor...
Muhafazakar partilerle sosyal demokrat partilerin seçimden sonra mutlak çoğunluğu kaybetmeleri halinde parlamentoda sağ popülist partilerin etkisinin artması da doğal olarak kaçınılmaz olacak... Büyük partilerin oy kaybı, gelecekte AB Komisyonu başkanının seçiminde de etki yapacak... Çünkü Avrupa Parlamentosu, AB'nin icra organı Avrupa Komisyonu başkanının belirlenmesinde söz sahibi... Ayrıca AB'nin tümünü kapsayan yasal düzenlemelerin de mutlaka Parlamento'nun onayının alması gerekiyor. Bu nedenle Mayıs'taki seçimde Parlamento'da oluşabilecek yeni dengelerin AB'nin geleceğini belirleme açısından son derece önem taşıyor...
AB üyesi 27 üye ülkeden yaklaşık 400 milyon AB vatandaşının sandığa çağrıldığı seçime katılımın yüksek olması için 'thistimeimvoting' (Bu kez oyumu kullanacağım) isimli bir kampanya başlatıldı. Avrupa Parlamentosu tarafından 2018'te başlatılan partiler üstü kampanyada 'Biz Avrupa'dakiler, çok sayıda sorunla karşı karşıyayız, göçten iklim değişikliğine, gençler arasındaki işsizlikten verilerin korunmasına kadar... Sürekli daha fazla küreselleşen, rekabetin arttığı bir dünyada yaşıyoruz' denilerek daha fazla seçmenin sandığa gitmesi hedefleniyor.
Beş yılda bir yapılan AP seçimlerinden en son 2014'teki seçimde katılım oranı yüzde 42,6 olmuştu. Bu seçimin Avrupa için bir yol ayrımı olabileceği için seçime katılımın daha önceki seçimlere göre daha yüksek olması bekleniyor. İngiltere'nin AB'den ayrılmasıyla Avrupa Parlamentosu'nda sandalye sayısı da 751'den 705'e düşecek. AP seçimlerinin ilki 1979'da yapılmış, şimdiye kadar 9 kez AP üyelerinin belirlenmesi için seçime gidildi. En son AP seçimleri 22-25 Mayıs 2014'te yapılmıştı.
Avrupa Birliği'ne yön verecek olan kritik Avrupa Parlamentosu seçimi Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini de etkileyebilir... AB ile Türkiye arasında hep inişli çıkışlı devam eden süreç nasıl ilerleyebilir... Bunları şimdilik tahmin etmek o kadar kolay değil. Ancak sağ partilerin oy oranlarını artırıp parlamentoda söz sahibi olmalarının, AB-Türkiye ilişkilerini germesini, belki de zora sokmasını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Türkiye ile üyelik müzakerelerinin tamamen durdurulması mümkün değil. Çünkü üyelik sürecinin tamamen durdurulması için tüm üye ülkelerin onayı gerekli... Bu ise çok zor... Ancak vizenin kaldırılması, gümrük birliği gibi konularda Avrupa Birliği'nin hızlı bir adım atması da zor olabilir. Öte yandan Avrupa Parlementosu hafta içinde Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması önerisini kabul ett. Ancak parlamentonun önerisi sadece sembolik bir önem taşıyor. Avrupa Komuisyonu üzerinde bağlayıcı etkisi olmadığını unutmayalım... Ayrıca AP Mayıs ayındaki seçimde yenilenecek...
Avrupa, aşırı sağın yükselişinin yanı sıra ABD ile ticaret savaşları, ABD kaynaklı İran ambargosu, İngiltere'nin ayrılmasının birliğe ne getireceği, ne götüreceğinin bilinmemesi, mülteci akını, ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupalılara 'sizi koruyoruz ama parasını ödemiyorsunuz' diyerek NATO'ya yapılan harcamaların arttırılmasını istemesi, Avrupa Ordusu PESCO tartışması gibi sorunlar boğuşuyor. Avrupa, işte bu şartlar altında, bu sorunlarla seçime gidiyor. AB, bu sorunlardan sadece sığınmacı sorununu Türkiye sayesinde çözebildi. 2015 yılında Avrupa'nın kabusu olan başta Suriyeliler olmak üzere Avrupa'ya sığınmacı akını Türkiye sayesinde durduruldu. AB ile Türkiye arasında 2016 yılında imzalanan göç anlaşması çerçevesinde Türkiye üstlendiği yükümlülükleri yerine getiriyor. AB'nin ise taahhütlerini yerine getirmemek için hep bir bahanesi var. Bu da AB'nin bir başka yüzü...

Bu haber 2065 defa okunmuştur

:

:

:

: