Kıbrıs’ta müzakerelerin yeniden başlaması için gerekli zemin oluşmamıştır dedi Başbakan Tufan Erhürman İngiltere ziyareti sırasında..
Bu doğru bir tespit midir?
Evet doğru bir tespittir.
Lakin bu zemin nasıl oluşacak?
Kim veyahut kimler oluşturacak bu zemini?
Tabi öncelikle Kıbrıslılar.
Öncelikle Kıbrıslılar böyle bir zemini oluşturacak adımları karşılıklı atmazlarsa tabi ki böyle bir zemin de oluşmayacaktır.
Elbette sonra da garantörler ve uluslararası toplumun konuya yaklaşımı belirleyici olacak.
Peki Kıbrıslarda karşılıklı olarak böyle bir çaba var mı?
Yok.
En azından bu yönde olması gerektiği gibi bir çabanın taraflarda mevcut olmadığını görüyoruz.
Haliyle karşılıklı mazeretlere dayanan bu yaklaşımın da sürece olumlu yansımadığını görüyoruz.
Dolayısıyla Kıbrıs’ta doğru adımlar karşılıklı olarak belirlenip atılmadığı sürece de bu zeminin oluşması olası değildir.
Peki nedir bu doğrular?
En basit tanımı ile ortak paydalar belirlenip bunun üzerinden her iki tarafın da mutabakat sağlayacağı bir zemin oluşturulmaz ise ve bir tarafın doğru bildiğini diğer taraf yanlış olarak adderse ki bugüne kadar tanık olduğumuz hep bu yöndeki tavırları olmuştur tarafların, ve bunun ötesine geçmek mümkün olmamıştır, işte böyle bir anlayış içinde Kıbrıs’ta adayı birleştirecek bir çözümün gerçekleşmesini sağlayacak dinamikler hep saklı kalacaktır.
Oysa o kadar çok ortak paydamız var ki bu topraklarda.
Nedir onlar?
Huzur mesela.
Hepimiz bu adada huzuru özledik.
İşbirliğini mesela.
Çatışma yerine birçok alanda işbirliği yapabiliriz.
Turizm, doğal zenginlikler, ticaret, pazarlama, eğitim,sağlık, ulaşım, bilişim, iletişim ve daha sayamadığım birçok alanda bunlar mümkün.
Şimdi önümüzde böyle fırsatlar varken, neden çatışalım?
Niçin birbirimizi düşman bilelim?
Niçin?
Toprak, güç paylaşımı,mülkiyet,ekonomi,siyasi eşitlik,dönüşümlü başkanlık,kararlara etkin katılım, doğal zenginlikler, güvenlik ve garantiler vs,vs..
Peki bütün bunlarda nasıl uzlaşmaya varacağız?
Tabiki diyalogla.
Konuşarak, empati yaparak, birbirimize saygı duyarak,birbirimizi anlamaya çalışarak..
Bunun ötesinde hiçbir hesap, art niyet, ön yargı görüyoruz ki yarım asırdır Kıbrıs’taki sürece olumlu katkı yapmadı. Aksine tarafları birbirinden uzaklaştırdı.
Şimdi önümüzde şu veyahut bu şekilde bir fırsat var.
Ve biz bu fırsatı değerlendirmek durumundayız.
Bunun yegane yolu da yapıcı diyalogların kurulmasıdır.
Dolayısıyla her şeyden önce Kıbrıs’ta çözümden önce önyargıların karşılıklı kırılması gerekir.
Bunun içinde her alanda toplumları yakınlaştıracak, işbirliği olanaklarını artıracak ve mümkün kılacak etkinliklerin yönetimlerce desteklenmesine ihtiyaç vardır.