Üçüncü bir seçenek asla olmayacaktır

Herkesin bildiği gerçek Kıbrıs’ta tek taraflı çözümün olmayacağıdır.

Herkesin bildiği gerçek Kıbrıs’ta tek taraflı çözümün olmayacağıdır.
Yine herkesin bildiği gerçek Kıbrıs’ta mevcut durumun sürdürülemez olduğudur.
Ve yine herkesin bildiği gerçek Kıbrıs’ta varılacak olası bir anlaşmanın temeli siyasi eşitliğe dayanmalıdır.
Ve bir başka bilinen gerçek tarafların bu süreçte karşılıklı hassasiyetlerinde asgari müşterekte örtüşmesidir.
Yani bir tarafın kazancı ya da avantajı olarak görülen, diğer tarafın kaybı olmamalıdır.
Bunun için de yapılması gerekli en önemli şey ortak paydaların öne çıkarılmasıdır.
Lakin bugüne kadar maalesef taraflar bu temel hassasiyetlerde mutabakat sağlayamamışlardır.
Peki bu böyle sürer gider mi?
Ya da neredeyse yarım asırdır devam eden bu çıkmaz daha ne kadar bu şekilde Kıbrıs’ta siyasi sorun olarak devam edecektir?
Bir Kıbrıslı olarak ve bu sorunların içine doğan bir yurttaş olarak şunu tecrübe etmişimdir ki, Kıbrıs’taki mevcut durum hiç kimsenin lehine gelişmemektedir.
Dolayısıyla mevcut durumun ne Kıbrıslılara ne de çevredeki diğer komşu ülkelere bir yarar sağladığını düşünmüyorum.
Kıbrıs’ta sürdürülebilir bir istikrara ihtiyaç duyulduğu da zaten sır değil
Fakat buna rağmen de yarım asırdır Kıbrıs’ın birleşmediğini, ve bölünmüşlüğün daha da derinleşerek belirginleştiğini görüyoruz.
O halde şunu ifade edebilir miyiz?
Adada dini, dili, ırkı farklı iki halk var.
Peki nedir bu halkın ortak özellikleri?
Kıbrıslı olmaları.
Yüzyıllardır birlikte aynı coğrafya üzerinde yaşamaları.
Aynı gökyüzü altında sabaha uyanmaları.
Dolayısıyla bu iki halkın birlikte yaşamanın bir yolunu bulması gerekir.
Bunun için de halkların siyasi olarak birbirinin haklarına saygı duyması kaçınılmazdır.
Zira bu coğrafyada bir tarafın hakları diğer tarafın haklarını yok sayarak görmezden gelerek tek taraflı bir yapıya dönüştü yıllar içinde..
Bu doğru bir temel olamaz Kıbrıs’ta..
İşte bunu idrak etmemek için direnen anlayışın sürdürülmesi Kıbrıs’ta varılacak bir anlaşmanın önünde en büyük engeldir.
Ve bu engeli yıllardır karşılıklı olarak aşamıyoruz bu topraklarda.
Sanırım burada Güney Kıbrıs’ın üzerine oturduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası alandaki meşruiyetinin verdiği siyasi avantajın tek taraflı olarak kullanılmasının büyük etkisi var..
Dolayısıyla burada uluslararası camianın da aslında sorumluluğu büyük.
Zira yıllardır devam eden ve sürdürülemez olan bu yapıdan hiçbir rahatsızlık duymadılar. Hoş bugün de duyduklarını söyleyemeyeceğim.
Lakin bu Kıbrıs’ta iki ayrı halkın bulunduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Ki bence en önemli nokta tam da burasıdır.
Ve bu gerçek üzerinden yola devam edilmelidir.
Aksi takdirde bu durumun sürdürülemez olduğunu ve mevcut koşulların yakın gelecekte Kıbrıs’taki istikrarı tehdit eder duruma geleceğini bugün görmemek başlı başına öngörüsüzlük olur.
Oysa adada istikrara ihtiyaç vardır.
Bugün Kıbrıs sorununa müdahil olan bütün taraflar da bunu çok iyi biliyor.
Fakat bu istikrar kendiliğinden gelmeyecek.
Kimse alın Kıbrıs’a huzuru yerleştirin de demez.
Bu huzuru sağlayacak olan öncelikle Kıbrıslılar olmalıdır.
Öncelikle buna niyet var mı, yok mu ona bakmak lazım.
Ha yoksa zaten bunun gerçekleşmesi de mümkün değil.
Ve tabi ki böyle bir duruma geleceksek, adada yine bir anlaşma yapmak durumundayız. Kısacası Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için gereken anlaşma, ayrılığın temelli olması için de gereken yine bir anlaşmadır.
Bunun iki seçeneği vardır.
Üçüncü bir seçenek de asla olmayacaktır.
Kaldı ki güncel bir örnekle durumun vahametini anlamaya çalışalım. Mevcut durumun devamında Kıbrıs etrafında bulunan gaz rezervleri yeni bir sorunu daha karşımıza çıkarıyor.. Şöyle ki Rum Yönetiminin tüm kontrolü elinde tuttuğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin meşruluğu içinde yaptığı tek yanlı uluslararası antlaşmalarla gaz arama, çıkarma ve intikalini sağlama anlaşmaları yaptı.
Kimlerle?
petrol ve doğal gaz rezervlerinden en büyük payı hangi ülkeler alacak?
İsrail, Mısır, Lübnan,Suriye gibi ülkelerle.
Yani bölgedeki komşu ülkelerle..
Rumlar bu sürecin içine Kıbrıslı Türkleri müdahil etmediler..
Buna karşın Kuzey Kıbrıs Yönetimi de Türkiye ile yaptığı anlaşma gereği Türkiye’nin Kıbrıs’ın batısında araştırma yapmaya başladığını açıkladı.. Şimdi Türkiye bu araştırmalarda kararlı.
Peki bundan sonra ne olacak?
Bu kimin işine yarayacak?
İşte bu noktada hepimizin onlarca kez düşünmesi lazım. Çünkü bu adada üzerinde mutabakat sağlayıp ortak bir noktada çözüme ulaşmaz isek, bu gidişatın akıbetinde Kıbrıs’ta kazanan taraf asla olmayacaktır. Ve yeni yeni gerginlikler hep kapımızda olacaktır..
Bu haber 350 defa okunmuştur

:

:

:

: