Merkezine insanı almayan bir düzen!

Geçtiğimiz Cumartesi lefkoşa Şehit Hüseyin Ruso Stadyumunda Küçük Kaymaklı Mağusa Türk Gücü karşılaşmasını izledim.

Geçtiğimiz Cumartesi lefkoşa Şehit Hüseyin Ruso Stadyumunda Küçük Kaymaklı Mağusa Türk Gücü karşılaşmasını izledim.
Tabi ki bu maçın MTG açısından çok büyük önemi vardı, zira bu maçın kazanılması durumunda MTG ikili averaj üstünlüğü ile sezonu şampiyon olarak kapatacaktı.
Nitekim öyle oldu ve coşkulu bir taraftarın desteğinde oynanan karşılaşmanın ardından MTG şampiyonluk kupasını Lefkoşa’da havaya kaldırdı..
Maçın değerlendirmesini spor yazarı arkadaşlara bırakıyorum. Ve geliyorum bir türlü insanı odağına koyamayan bu düzene..
Malum Şehit Hüseyin Ruso Stadyumu küçük bir alan seyirci kapasitesi sınırlı.
Ve bu küçük alanda seyirciler için ayrılan oturma yerleri kir,pas, pislik içinde..
Peki bu nasıl oluyor?
İmkansızlıktan diyebilirsiniz, ilgisizlikten diyebilirsiniz,böyle gelmiş böyle gider diyebilirsiniz velhasıl bu durumu bir şekilde tanımlayabilirsinz.
Ammavelakin bunun adına ne derseniz deyin burada bu ülkede insana verilmeyen değer ortaya çıkıyor.
Cumartesi KK-MTG karşılaşmasını izlemeye gelen binlerce insana reva görülen bu kir, pas, pislık içindeki oturma yerleri oldu..
Protokolün en üst seviyede olduğu karşılaşmada protokol koltuklarında oturan sayılı insanın dışında binlerce kişiye bunu reva görmek tam anlamıyla yüzsüzlüktür..
Kaldı ki gerek federasyonun, gerek spor dairesinin, gerekse ilgili kulübün bu maksat için oraya koyacağı ve görevlendireceği iki elemandan aciz durumda olduğunu düşünmüyorum..
Bu ayrım yapmaksızın tüm kulüplerimiz için de böyle.
Ve maç bitiyor.
Sevinen taraf MTG oluyor.
MTG 9.’uncu lig şampiyonluğunu kazanıyor.
Bu coşkuyu yüreğinde hisseden binlerce MTG taraftarı gibi ben ve küçük oğlum ile staddan ayrılıyoruz. Otomobili stadın 200 metre ötesine park etmiştik. MTG bayrağını omzumuza vurup o yöne doğru yürüyorduk ki, bir apartmanın önünden geçerken üst katlardan bir hanımefendi yüksek sesle bağırmaya bir şeyler söylemeye başladı.. “Şampiyonluk sizin hakkınız değildi, Yenicami’nin hakkıydı, köpekler, hade kupanızı aldınız siktirip gidin Lefkoşa’dan”
Tabi bu arada oğlum ve ben hiç oralı olmadan istikametimize doğru yürümeye devam ettik.. Bağırıp, çağıran hanımefendi belli ki çok içerlenmiş. Hızını da alanamış, biz oralı olmayınca daha da kontrolünü kaybetmiş olacak ki, bu kez de arkamızdan “ Be beyaz saçlı sana söylüyorum diye çığırtkanlığa başladı.
Haliyle o beyaz saçlı da ben oluyordum..
Çok üzüldüm.
Bu ülkede ne ara hoşgörüyü bu denli kaybettiğimizi yol boyunca düşünüp durdum..


Bu haber 319 defa okunmuştur

:

:

:

: