Ülkede ekonomik durumu anlamanın en kolay yolu cebinizdeki paranın alım gücünüze ne oranda fayda sağlayıp sağlamadığına bakarak değerlendirebilşrsiniz. Mesela 1 ay önce 50 liraya aldığınız bir ürünü 1 ay sonra yine 50 liraya alabiliyor muyuz? Buna cevabım kesinlikle hayırdır..
Neden?
Çünkü gıda fiyatları sürekli bir artış halindedir. Bunda dış ticaretin de etkisi büyük. Yani bir ülkede yapılan ithalat ihracattan fazla ise ve yeteri kadar üretemiyorsanız bağımlılığınız kaçınılmaz olur ve bu eksi yönde bir fark yaratır. Buna açık da diyebiliriz. Eğer dışarıdan yatırımcı da çekemiyorsak, yurt dışında yaşayan yurttaşlar da ülkeye yeteri kadar finansal kaynak aktaramıyor ise ve bunun yanında kayıt dışı ekonomi büyüyerek katlanıyorsa sıkıntı da haliyle artar.
Sonuç olarak bu domino etkisi yaratır. Ve bütün bu etkenler biraraya geldiğinde hayat şartları zorlaşır. Nitekim sürekli artan gıda ürünlerinin fiyatlarındaki artış ve tabi akabinde enflasyonun süreklilik arz etmesi alım gücünü belli bir sınıf için oldukça düşürüyor.
Peki bundan kurtulmanın bir yolu yok mu?
Elbette var.
Planlı üretim.
Yani ülkede üretilmesi mümkün olanı ağırlıklı olarak gıda ürünlerini üretebilmek. Bunun akabinde de ithalatı azaltmak.
Bunlar tabi ki bir çırpıda olacak şeyler değil.
Fakat kısa, orta ve uzun vadede bu yönde gerekli planlamalar yapılırsa bu mümkün.
Peki sadece üretmek yeterli mi?
Elbette hayır.
Yabancı yatırımcıyı ülkeye çekebilmeliyiz.
Bunun için de tabi her şeyden önce yatırım iklimini cazip hale getirecek koşulları sağlamalı bürokratik işlemler yatırımcının önünde engel oluşturmamalıdır.
Tabi ki yatırımın şekli niteliği ve sektörel alanı da planlanmalıdır..
Lakin her şeyden önce bunları yapabilecek siyasi iradenin istikrarının sürekliliğidir önemli olan.
Ki bu bizim ülkemizde çok da mümkün değil.
40 yılda 39 hükümetin kurulup bozulduğu bir ülkede bu saydıklarımı hayata geçirmek hayalden öteye bir şey.
Dolayısıyla yeterli üretimi yapamayan, dışardan yeteri kadar yatırımı ülkeye çekemeyen, yaptığı ithalat, ihracatından çok çok fazla olan ve hiçbir planlamayı hayata geçiremeyen bir ülkede elbette ekonomik göstergeler olumsuz seyredecek.Üretimde daha çok gıda ürününe, hayvancılıkta daha planlı bir hayvan yetiştiriciliğine, turizmde daha çok dış yatırımcıya, üniversitelerde global ölçekte daha çok kaliteyi öne çıkaracak girişimlere, daha çok AR-GE ve bilişim teknolojilerini destekleyecek, daha çok yazılım teknolojilerine yönlendirilecek yatırımlara ihtiyaç vardır.