Geçtiğimiz hafta içinde ortaya atılan bir iddianın aslında iddia olmadığını öğrendik. Buna göre Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan’ın sözleşmeli işçi statüsünde telekomünikasyon idaresine geçici işçi olarak istihdam edildiği ortaya çıktı.
Bakan Atakan bunu doğruladı, fakat bu istihdamdan haberi olmadığını, söz konusu kişinin ilgili birime girmek için istenilen koşullara haiz olduğunu ve istihdamın bu şekilde gerçekleştiğini kendisinin mevzuya hiçbir şekilde müdahil olmadığını vurgulayarak ilk mesai gününde ilgili kişinin iş akdinin sonlanması için gereken talimatı da verdiğini söyledi.
Gerçekten zor iş bakan yakını olmak.
Ha bu ülkede bu bir ilk mi?
Elbette değildi.
Hatta son da olmayacaktır.
Ha derseniz ki Bakan Atakan, bilgisi dahilinde olmadığını belirttiği bu konu gündeme gelmeseydi, yani şu veyahut bu şekilde kayınbiraderi bakanın sorumluluğu ve yetkisi dahilinde olan bir kuruma istihdam edildiği ortaya çıkmasaydı ne olurdu?
Bakan Atakan’ın bu istihdamdan hiç haberi olmazdı ve söz konusu kişi sözleşmesi gereği çalışmaya devam ederdi.
Bakan Arajan’ın bu durum bilgisine gelirdi, ve kamuoyu önünde yaptığını yaparak ilgili akrabasının ( kayınbirader) iş akdinin sonlanmasını sağlardı.
Sizce hangisi olurdu diye sormayacağım.
Bunu herkes kendine göre farklı değerlendirecektir.
Lakin Halkın Partisinin bir mensubu, hatta ikinci adamı konumundaki Tolga Atakan’ın üzerinden bilerek veyahut bilmeyerek konu bu raddeye gelmemeliydi.
Ha siyaset böyle bir şey diyebilirsiniz.
Fakat şunu da hesaba katmakta fayda var, daha düne kadar bu tür alevi ilişkilerden mütevellit bakanların ya da devlet kurumlarının yönetici pozisyonundaki kişilerin aile ve yakın çevrelerine devlet imkanlarını kullanmak suretiyle sağladıkları menfaatlere şiddetle karşı çıkan bunu eleştiren ve bunu sürekli icra ettikleri siyaset içinde argüman olarak kullanan bir partinin bakanı bu şekilde bir hadise ile anılmamalıydı..
Kaldı ki Sayın Bakan konu ile ilgili yaptığı açıklamada aile olarak geniş imkanlara sahip olduklarını belirtmiştir. Yani böyle bir istihdama ihtiyaç duymayacağını anlatmaya çalışmıştır.
Ki ben de buna katılıyorum.
Ve /fakat niye diyorum!
Gerek var mıydı böyle şeylere.
Bir bakana bağlı kurum geçici işçi statüsünde birilerini istihdam edecekse bundan ilgili bakanın , müsteşarının, müdürünün nasıl haberi olmaz?
Hade diyelim ki bakan, müsteşar çok yoğun ve bu tür istihdamlardan bi haber.
Ya müdürler?
Onlar da yoğun.
Peki bu istihdamlar nasıl yapılıyor?
Kim veyahut kimler karar merci, onayı kim veriyor?
Velhasıl HP topluma verdiği taahhütlerle arkasına aldığı rüzgarın etkisini şimdi karşısına almış tökezleye tökezleye ilerliyor.
Fakat bakalım bu şekilde nereye kadar devam edebilecekler?