Son bir ayda 11 ölüm denizde boğulma ile gerçekleşti. Bu son derece düşündürücü bir hadisedir. Geçtiğimiz Cuma Kaplıca bölgesinde bir ailenin 4 ferdinin de boğularak yaşamını yitirmesi 7’den 70’e hepimizi üzdü,kahretti.
Son bir ayda 11 ölüm denizde boğulma ile gerçekleşti. Bu son derece düşündürücü bir hadisedir. Geçtiğimiz Cuma Kaplıca bölgesinde bir ailenin 4 ferdinin de boğularak yaşamını yitirmesi 7’den 70’e hepimizi üzdü,kahretti.
Böylesi küçük ölçekli bir coğrafyada denizde boğularak bu kadar çok insanın yaşamını yitirmesi elbette normal olamaz.
Öncelikle bu hadiseler sorgulanmalı..
Devlet her şeyden önce üzerine düşen bu sorumluluğu yerine getirmelidir..
Deniz, bir yaşam biçimi ise eğer, denizle oyun olmayacağını herkesin idrak etmesi gerekir.
Çünkü deniz de zaman geçirmek eğlenceli olduğu kadar çok sorumluluk gerektiren bir eylemdir.
Yüzme bilen, hatta ben iyi bir yüzücüyüm iddiasında olanlar dahil kimse denizin lay lay lom tarzında bir eğlence biçimi olmadığını iyi bilir.
Bu açıdan denize giden herkesin bunu göz önünde almasında büyük yararlar vardır.
İklim değişikliği ile etkilenen dünyamızda hava koşullarının yarattığı değişiklikler ile kuşku yok ki denizlerde yaşanan doğal olayların da tehlike arz edebileceği gerçeği ile karşı karşıyayız.
Elbette burada devletin yapması gerekenler var.
Ki bunların başında da öncelikle denize girilebilecek alanların, ve girilemeyecek alanların belirlenmesi, girilebilecek alanlarda cankurtaran ekipleri dahil bir dizi standart güvenlik tedbirlerinin alınması kaçınılmaz olmuştur.
Elbette bireylerin de bu anlamda sorumlu davranması hayati önemdedir.
Nihayetinde candır,canlardır yitip giden.
Dolayısıyla deniz de iyi yüzme bilenlerin dahi tedbiri elden bırakmaması gerekir.
Ben mesela iyi bir yüzücü olduğuma inanıyorum.
Fakat yine de denizden korkuyorum..
Denizin kıyısında doğmuş bir insan olmama rağmen.
İşte tam da bu nedenledir ki deniz de olduğum zaman her şekilde ihtiyatı elden bırakmıyorum.
Yüzebildiğim halde boyumu aşan sularda asla yüzmüyorum. Ve çocuklarım dahil çevremdeki insanlara da aynı şeyi öğütlüyorum.
Yüzmek illa ki boyunuzu aşan sularda yapılması gereken bir şey değil. Ve tabi ki başta belirttiğim gibi denizin kendi içinde yaşadığı doğal hareketlenmelere dikkat etmek gerekir. Yoğun dalgaları, akıntı vs gibi etkenleri her birey dikkate almak zorundadır. Baktınız ki deniz çok dalgalı.Riske girmeyeceksiniz. Deniz keyfinizi kabusa dönüştürmek yerine tedbiri elden bırakmayarak sahilin tadını çıkaracaksınız…
Dolayısıyla her ebeveyn çocuğunu deniz ve yüzme gibi faaliyetlerde bilgilendirmelidir. Hatta okullarda dahi trafik kurallarını içeren bilgilerin ve bilincin yerleştirilmesi gibi deniz bilincinin de yüzme ve denizde bulunma koşullarının hangi şartlarda mümkün olup olmadığının çocuklara aktarılması ve bu anlamda gelebilecek tehlikelere karşı nelerin yapılabileceğine dair bilgilerin elzem hale geldiğini görüyoruz. Yaşadığımız bu son deniz facialarına bakınca bunun ne kadar gerekli olduğunu da sanırım belirtmeye gerek yok.