* Kahkahamı yakalayan DR. Rifat Siber’e saygıyla...
Kendileri profesyonel fotoğraf sanatçısıdır... Sergiler açtı...
ELLERİM
ah, bu ellerim...
gül işlerken sevdalara uyanır
uyanır da gökkuşaklarına boyanır...
bir düş sabahında
yırtılan denizi
kıyıya çeker balıkçılar...
işte o zaman
ellerin ellerim olur...
ne zaman gökyüzünü
boyamaya kalksam
benden önce
işe koyulur martılar...
zümrüt yeşilini
gözlerimden alıp
ellerimle boyarım ağaçları...
işte o zaman
ellerim ellerin olur...
Ayşe TURAL
NE KADAR İNSANSIN...
Tanrı kullarını yaratır ve der ki: ' Sana akıl verdim, beden verdim; en önemlisi de RUH verdim.
Dünya denilen sahneye haydi çık bakalım...
Bana ne kadar hünerli olduğunu göster...
Aslında ne kadar İNSAN olduğunu göster...'
AYŞE TURAL (Adı Sevmekle Başlasın/2011,s. 94)
DÜŞSEL BAVULUM
ne meraklı bir böcektim ben
ah! bir bilsen...
önce masalları keşfetmeliydim
yeniden yazmalıydım düşlerimde
Pamuk Prensesleri...
kıtaları, buzulları
aşmalıydım kutupları
Eskimoların evinde
uyanmalıydım yepyeni düşlere...
dünyanın tavanında
uzanmalıydım yıldızlara
erişmeliydim sonsuzluklara...
bin bilinmeyenli denklemlerin
gizemli büyücüsü
kitap kurdu, maceracı...
mercimek dalı
güçlü yürek...
altın uçuşunda yaşamın...
düşsel bavulu
tıka basa dolu...
Ayşe TURAL
BAZEN KAYBEDERİZ
Hayat bu!
Hep düz gitmez... Kaybetmeler başlar...
İşlerimiz rast gitmez paramızı kaybederiz...
Şirketimizi kapatırız...
Olsun...
Yenisini kurarız biz de...
Çok sevdiğimiz, değer verdiğimiz dostumuzla bozuşuruz...
Meğer onun gerçek yüzünü görememişiz...
Baksanıza başka dostlarımız da var ya!
Çocuklarımızdan biriyle aramız limonileşir..
Hatta hayat arkadaşımız, arkasına dönüp bakmadan bir kalemde bizi siler.
Aldatılırız...
Zarar yok!
Bu da bizim sınavımızdır... Pes etmek yok!
Yeni bir hayata adım atalım cesaretle...
Belki de hayatımızın mutluluğunu yakalama fırsatı verilmiştir bize...
Tüm kaybetmelere karşın ayakta durabiliyorsak, umudumuzu kaybetmemişsek, hatta ve hatta yarınlar için güzel hayaller kurabiliyorsak; işte orada biz kazanmışız demektir...
Her yeni gün bize güzellikler armağan etmeye hazırdır... Siz o güzellikleri toplamaya hazır mısınız?
Sevgiyle kucak açın ve gülümseyin...
GÜN
gün
pırıltıdır, kımıltıdır yüreğimde...
bitmeyen senfonisi gökyüzünün
çeker götürür enginine...
guguk kuşunun
yaşama çağrısı pencerelerdedir...
bir başka güzel ebem kuşakları
yağmur sonrası...
açılır avuçlarım
yaratanına...
Ayşe TURAL
YAŞAM TUTKUNU OL...
Öğrenmeyi, başkalarını tanımayı,onların dünyalarına girmeyi, yüreklerine dokunmayı öğren... Ama önce kendini öğren... Önce kendini tanı...
Zayıflıklarını çöz...Yüreğindeki fısıltıları dinle... Onları şarkıya dönüştür... Gözlerini kamaştıran güneşi, yanağını okşayan rüzgarı farket.
Kana kana içtiğin suyun hücrelerine yayılışını hisset...
İşte bu sensin... Artık GÖKKUŞAKLARI senin içinde...
AŞK BİZE LAZIM...
AŞK bize lazım… Su kadar, ekmek kadar gerekli… Neden mi? Çünkü o, bizi güzelleştiriyor, iyileştiriyor, daha iyi insan oluyoruz o duyguyla… Daha duyarlı, daha anlayışlı, daha yardımsever oluyoruz.
BENCİLliğimizden kurtulup öncelikle sevdiğimizi düşünüyoruz. Onun iyiliği, onun huzuru, onun mutluluğu bizimkinin önüne geçmeye başlıyor... İşte o noktadan itibaren İNSAN oluyoruz... Bencil değil SENCİL olmaya başlıyoruz... Güzelleşiyoruz...
SEVMEK EN GÜZEL ERDEM
Ellerin uzanıyorsa
Ellere
Gözlerin görüyorsa yaşamı
O zaman sevmek en güzel erdem...
Bir kuş kanadında
Buluyorsan özgürlüğü
Yüreğin atıyorsa gümbür gümbür...
O zaman sevmek en güzel erdem...
Sevgileri sevgilere
Katabiliyorsan
Üretebiliyorsan iyilikleri
Doğrulukları savunabiliyorsan
Sonuna kadar hem de...
İşte o zaman
Sevmek en güzel ERDEM...
✍🏻️ Ayşe Tural
AMCACIK KUMAŞ MAĞAZASI
Bugün Lefkoşa Arasta’da AMCACIK Kumaş Mağazasındaydım.
Her Kıbrıslı’nın gülen yüzüyle hatırladığı kumaş tüccarı Amcacık ve kendisi gibi sevgi dolu oğlunu ( öğrencimdi) andım. Işıklar yoldaşları olsun...
Tavana kadar rengarenk kumaş yığını, insana mutluluk veriyor. Seçtiğim kumaşları birkaç adım ötedeki terziye götürdüm.
Hala benim gibi kumaş seçip terzi arayanların olması beni çok mutlu etti.
İNSAN HAYATI OYUNLARLA ÖĞRENİYOR...
Ne tuhaf... Aklıma gençliğimizde oynadığımız kibrit çöpü oyunu geldi...
Hatırlar mısınız?
Masanın üzerine bir kutu kibrit dökülür. Sıra ile diğerlerini kımıldatmadan birini çekersiniz. Kımıldatan yanar, sıra karşı oyuncuya geçer. Her kurtardığınız çöp sizin sayınızdır...
Orada yakaladığınız ya da yakalayamadığınız ODAKLANMA neredeyse tüm hayatınız boyunca sürer...