Yıl 1979/80
Yer Mağusa Surlariçi
Alkolü fazla kaçıran bir erkek üzerindeki kıyafetleri çıkararak yolda koşmaya başlar.
Bu arada önüne gelene de küfreder.
Olay polisin bilgisine getirilir.
Babam 1630 yaka numaralı Ahmet Doğan Mağusa Suriçi Karakolunda görevli.
Üzerindeki polis pardesüsünü çıkarır ve ilgili şahsı almak için oraya gidecek polislerden bir tanesine verir.
Polis, babama efendim pardesüyü ne yapacağız diye sorar.
Babam, alkollü kişinin çıplak olduğunu pardesüyle de üzerini örtmeleri gerektiğini söyler.
Alkollü şahıs polise getirilir, babam onu odasına alır önceden yaptığı sade kahveyi kendisine ikram eder.
Bu arada evine polis gönderir ve kıyafetlerini aldırır.Söz konusu şahıs tamamen kendine gelene dek de onu kendi odasında misafir eder, ertesi sabah da evine gönderir.
Bu olayı babam emekli olduktan sonra kendisinden de dinlemiştim.
Lakin o yıllarda babamla birlikte görev yapan başka başka polislerden de dinleme şansım olmuştu bu hadiseyi.
Aradan yıllar geçer, babam rahmetli olur.
Cenazesine gelen bir bey gözleri dolu dolu cami avlusunda bana bu yaşanmış olayı anlatır.
Nereden nereye diye soralım şimdi.
Ve evet Ercan’da polis tarafından yapılan şiddetin görüntüleri hepimizin yüreğine taş gibi oturdu. Canımız acıdı.
Böyle bir şey nasıl olabilirdi?
Üstelik 1 ay önce yaşanmış bir hadise.
Bir şekilde görüntüler sosyal mecraya sızdı.
Ve hepimiz bu insanlıktan nasibini almayan, üzerine devletin kolluk güçlerinin üniformasını giymiş ve kendine polisim diyen insanların başka bir insana uyguladığı şiddet her ne sebepten ötürü olursa olsun kabul edilemez.
Kaldı ki bu görüntüler sosyal medyaya sızdırılmasıydı yaşanan, utanç vesilesi bu şiddet olayı kuvvetle muhtemel yapan veyahutut yapanların yanına kar kalacaktı.
Konu olay meydana çıktıktan sonra ve bu görüntüleri Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’da izledikten sonra ve akabinde Polis Genel Müdürü ile yaptığı görüşme sonrası polis basın subaylığı aracılığı ile konuyla ilgili yapılan açıklamada söz konusu olayın yaklaşık 1 ay önce yaşandığını, şiddette maruz kalan kişinin alkollü olduğunu, x -rey cihazından geçerken telefonunun ıslandığı gerekçesi ile polise hakaret ettiğini ve ilgili kişi hakkında bundan dolayı derhal yasal işlem yapıldığı lakin buna rağmen polisin uyguladığı şiddetin tasvip edilemeyeceğini ve ilgililer hakkında idari soruşturma başladığı belirtildi..
Kısacası bu görüntüler açığa çıkmamış olsaydı, öyle anlaşılıyor ki polis tarafından şiddete uğrayan alkollü kişi hakkında yasal işlem dışında bir şey yapılmayacaktı.
Zira bu şiddeti uygulayan ve buna tanıklık edip engel olmayan diğer polis memurları olay yaşandıktan sonra da görevlerine Ercan’da devam etmişlerdir..
Şimdi şiddete uğrayan kişi alkollüymüş.
Muhakkak olay sonrası sağlık kontrolünden de geçirilerek alkollü olduğu tespit edilmiştir.
Tabi ki böyle olduğunu umuyorum.
Eğer öyleyse şiddete uğrayan bu kişiye alkollü olduğunun anlaşılması için yapılan test yanında, aynı şahsın darp edildiğine dair bir de sağlık kontrolü yapıldı mı?
Mutlaka Polis Genel Müdürüne bu soruları Sayın Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’da yöneltmiştir.
Yani öyle umuyorum.
Velhasıl alkollü bir insana sebep her ne olursa olsun polisin bu şekilde davranması kabul edilemez. Kaldı ki alkollü bir kişiye polisin yaklaşımı daha sağduyulu olmayı gerektirirdi.
Lakin böyle olmadı, polis hınca hınç öfke ve kinle alkollü kişiyi yerlerde sürükledi, gelişi güzel vücudunun çeşitli yerlerine şiddetle tekme savurdu.
Bu görüntüler kuşku yok ki izleyen herkesin yüreğini burktu.
Dolayısıyla buna vesile olan ve istisnasız devletin imajını zedeleyen. polis teşkilatının itibarını sorgulatan böylesi sakat zihniyete sahip kişilerin bu teşkilat içindeki varlığı gerçekten hem üzücü hem de düşündürücü..
Polis teşkilatına hayatlarının büyük bir bölümünü veren, insana saygıyı sevgiyi hoşgörüyü ve dürüstlüğü hayatları boyunca hiçbir zaman yanlarından ayırmayan başta rahmetli babam ve onun gibi bu teşkilatın itibar görmesine, saygı duyulmasına katkı koyan tüm polisleri de bir kez daha saygıyla anıyorum.