Kapalı Maraş konusunu da kafamıza giyeceğiz

Başbakan Ersin Tatar, Türkiye’ye gider kapalı Maraş Osmanlı malıdır der.

Başbakan Ersin Tatar, Türkiye’ye gider kapalı Maraş Osmanlı malıdır der.

Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel Kapalı Maraş'taki envanter çalışması, Osmanlı'ya ait olduğunun teyidi için yapılıyor der.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, kapalı Maraş’taki envanter çalışması uluslararası hukukun dışına çıkmadan yapılacak der.

Velhasıl her kafadan bir ses çıkmaya devam ederken, kapalı Maraş konusunu da kafamıza giymeye az kaldı.

Zira kapalı Maraş ki bir de bunun yerleşime açık olanı vardır, ve bu kısmında da tartışmalı bir şekilde esas mal sahiplerine rağmen tapu dağıtılmıştır, ki bu hukuki bir başka sorunu teşkil etmektedir. Lakin bugün kapalı Maraş konuşuluyor olmasından mütevellit konu bu minval üzerinden ele alınıyor.
Dolayısıyla şu çok net ve geçerli ki bugün kapalı Maraş için iddia edilenler tartışıladursun böyle bir iddianın belli temeller üzerine oturtulması gerekir.
Kaldı ki mal sahipliği envanter çalışması ile belirlenen bir olgu değildir. Burada geçerli olan tapudur. Ve mal sahipliğini belirleyen bu tapulardır. Dolayısıyla uluslararası hukuk nezdinde de esas alınan budur.
Şimdi bütün bunlar ortada dururken siz kalkar ve kapalı/açık Maraş için Osmanlı malıdır, vakfındır, şunundur, bunundur derseniz bunu ispatını da uluslararası hukuk mahkemelerinde ispatlamak zorundasınız.
Kısacası Maraş Osmanlı malıdır demekle sahip olunamayacak kadar hukuki bir sorundur.
Ha diyelim ki kapalı Maraş’ta envanter çalışması tamamlandıktan sonra bu alan yerleşime Kıbrıslı Türklerin kontrolünde açılacak.
Peki nasıl açılacak?
Buradaki mülklerin, arazilerin öncesinde yapıldığı gibi birilerine dağıtılacağını mı zannediyorsunuz.
Yok öyle bir şey.
Dolayısıyla bu açılımın temelini uluslararası hukuka bağlamanız gerekir.

Yani bu ne demek?

Şu demek eğer kapalı Maraş için böyle bir öngörü varsa, bu kesinlikle uluslararası hukuk çerçevesinde hayat bulacak

O halde kapalı Maraş’ın son mal sahipleri bu açılımın en önemli paydaşları olacak.
Ki bunu Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’da defalarca vurguladı.

Fakat her ne hikmetse hükümetin UBP’li başbakanı ve bakanları başta olmak üzere birçok UBP yetkilisi bu konuyu temelsizce, somut ve uluslararası hukuk nezdinde hiçbir şey ortaya koymadan, bu konuda uluslararası arenada herhangi bir girişimde bulunmadan ideolojik yaklaşımlarla ve tamamen içe dönük hesaplarla dayanaktan yoksun hükmü bulunmayan iddialarda bulunarak yarın bir gün Türkiye dahil Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türkler olarak verdiğimiz haklı mücadelemize telafisi olmayan zararlar vereceklerdir.


Bu haber 762 defa okunmuştur

:

:

:

: