Akıncı, Lute ve Anastasiadis görüşmesinde sonuç çıkmadı

Neyin olmasını bekliyor Türk tarafı, her ne bekliyorsa boşuna olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Akıncı’nın, beklentilerinin Rum tarafı dolayısı ile Anastasiadis’in onaylaması mümkün değildir. Yarın BM GS geçici özel temsilci LUTE liderler ile bir kez daha görüşecektir, değişen hiçbir şey olmayacaktır.

Neyin olmasını bekliyor Türk tarafı, her ne bekliyorsa boşuna olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Akıncı’nın, beklentilerinin Rum tarafı dolayısı ile Anastasiadis’in onaylaması mümkün değildir. Yarın BM GS geçici özel temsilci LUTE liderler ile bir
kez daha görüşecektir, değişen hiçbir şey olmayacaktır.

Türk tarafı olduğu yerde duruyor, Rum tarafı da olduğu yerde duruyor açıkça sürecin tıkanmış olduğu artık bir gerçektir. Tıkanan sürecin aşılması da mümkün görünmüyor, Rum tarafı haksız bir şekilde ele geçirdiği devleti Kıbrıs Cumhuriyet’ini paylaşmak istemiyor. Türk tarafı ise cumhuriyetteki eşit siyasi haklardan vazgeçmiyor, sonuç alınamıyor.

Ben artık tarafların suçlanmaması gerektiğini düşünüyorum. Taraflar bir birlerini suçlayarak 50 yıl geçti, empati yapıp iki tarafında haklı nedenleri olduğunu düşünmek gerekiyor. Çözüm formülü bulmak için daha gerçekçi düşünmek ve hareket etmek gerekiyor.

Bu gün Rum tarafında görüştüğüm bazı siyasi arkadaşlar Eylül ayı içerisinde ki BM genel kurulunda ki olası Akıncı – Anastasiadis görüşmesi de gerçekleşmeyecek iddiasın da bulundular. Bu görüşleri tamamı ile Anastasiadis’in görüşlerinde ortaya çıkıyor.
Eğer Eylül de Akıncı- Anastasiadis görüşmesi olmaz ise, Akıncı’nın 2020 KKTC CB seçimlerinde aday olma ihtimalini mümkün kılmayabilir. Akıncı’nın en büyük hatası elinde ki tüm yumurtaları “federasyon” sepetine koyması oldu. Sepet delindi elinde yumurta kalmadı.

Anastasiadis kendi halkının duruşunu daha iyi okudu ve önceleri savunduğu federal çözüm görüşünü terk etti. Rum halkının büyük çoğunluğu devletlerinde vazgeçmek istemiyorlar, demokrasiye inan her birey bunu saygı ile karşılamak durumundadır.
Kıbrıs etrafında ki doğal zenginliği kazasız belasız kullanmanın ortak yolunu bulmamız gerekiyor. Bu yolun federal çözüm olmadığı da gün geçtikçe daha da netleşiyor. Belki benim bu iddiaların çok keskindir ancak hayaller ile gerçekleş her zaman farklıdır. Eğer farkındalık yaratıp var olan gerçekler üzerinden siyaset üretemezsek “ibokips ederiz” yani süreç çöker.

Bu günlerde ki CTP- AKEL ortak işbirliği çalışmaları da bana 2004 Annan planını hatırlattı. Dönemin AKEL GS ve Rum temsilciler meclis başkanı rahmetlik Dimitris Hristofyas, Annan planına evet oyu kullanacağının sözünü, dönemin KKTC başbakanı ve CTP GB Mehmetali Talat’a vermesine karşın Annan planına çok güçlü bir “HAYIR” oyu vermiştir. ondan sonra da şu garip açıklamayı yapmıştır” biz bu HAYIR oyu ile çözüm olma ihtimalini çimentoladık”

Belki de şu anda ki CTP yöneticileri unutmuştur, hatırlatmak istedim. Ben Kıbrıs da var olan barışın korunmasını, gerçekler doğrultusun da yaşayabilecek bir anlaşmayı her zaman desteklerim ve desteklemeye devam edeceğim. Hayaller ile gençlerimizin duyguları ile oynamayalım.
Bu haber 1461 defa okunmuştur

:

:

:

: