Emekli Yüksek Mahkeme Başkanı Taner Erginel ile icra sorunları ile ilgili söyleşi
Soru: İngiltere’de aradığınız bilgiyi öğrenebildiniz mi?
Cevap: Hayır . Maalesef öğrenemedik. Bize taleplerimiz doğrultusunda tebliğ, icra ve bilgisayar teknolojisinden yararlanma konularında bilgi vereceklerini ümit ediyorduk. Bu konulara girmeyeceklerini ve İngiltere Mahkemelerinin genel çalışma şeklini öğreten bir program hazırladıklarını öğrendik.
Sanırım bir iletişim hatası nedeniyle ziyaretimizde öğrenmek istediğimiz bilgileri öğrenemedik. Bu esnada İngilterede Woolf reformu denilen bir reform gerçekleşmişti. Bu reformda “Case Management” denilen Kontinental kurallar İngiliz hukuk sisteminin içine alınmıştı. Biz KKTC de 1963 den beri Kontinental kuralları Anglosakson sistem için almanın sakıncalarını görerek yaşamıştık. Bu nedenle İngiliz meslektaşlarımıza “Case Management” ten uzak durmalarını tavsiye ediyorduk.
Ziyaretimizi organize edenlere bu görüşlerimizi söyleyince “Case Management” le ilgili bilgi vermekten kaçındılar. İcra konusunda bilgi verecek bir hazırlıkları da yoktu. Bu nedenle Mahkemelerin genel çalışma şekli ile ilgili bilgi vermekle yetindiler. Önerim üzerine son gün Woolf reformları arasında takdir ettiğimiz “Uzlaşım” konusunu programımıza eklediler.
Öğrenmek istediğimiz bilgileri daha sonra sağlayacakları konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Emekliye ayrıldığım 2006 yılına kadar başka herhangi bir gelişme olmadı.
Daha sonra 2008 yılında İngiltere Adalet Bakanlığının bir programı dahilinde İngiliz emekli yargıçların KKTC ye gelerek , bizim karşı olduğumuz “Case Management” i buradaki yargıçlara öğrettiğini işittim. Bu çalışmanın etkisiyle Hukuk Muhakemeleri Tüzüğü değiştirilerek Kontinental İlkeler hukuk sistemimiz içine girdi.
Soru: Öğrenmek istediğiniz icra konusundaki gelişmeleri öğretmediklerini aksine karşı olduğunuz “Case Management” i öğrettiklerini, görevde olmadığınız için bunu engelleyemediğinizi ve öğrettikleri bilgilerin hukuk sistemimize fayda değil zarar verdiğini söylüyorsunuz.
Cevap: Evet bu görüşteyim.
Soru: “Case Management” niçin yanlış bir çözümdür.
Cevap: “Case Management” e niçin karşı olduğumuzu anlatmak için daha fazla ayrıntıya girmemiz ve geçmiş araştırmalarımızla deneyimlerimize değinmemiz gerekir. Kısaca görüşümü şöyle özetleyebilirim. Bir görüşe göre yargı sorunlarını çözmek için yargıçların otoritesini artırmak gerekir. Yargıçlar avukatların davaları uzatmasına fırsat vermemeli, inisiyatifi ele alarak süratle kararlar vermelidir . Bu yaklaşımla davaları yönetirlerse yargının sorunları çözülecektir. Bu görüş Türkiye’de uygulanan Kontinental Sistemin felsefesine uygundur. İlk anda insana makul görünse bile pratikte arzu edilen sonucu vermediğine, aksine kırtasiyeciliği artırarak davaları uzattığına ve adaleti engellediğine tanık olduk.
Buna karşı uyguladığımız Anglosakson sistemin temel felsefesi yargıcın tamamen tarafsız kalarak bir futbol hakemi gibi davaları yönetmesi ve sonuçlandırmasıdır. Bu sistemde tarafların iradeleri ön plandadır. Yargıcın biraz deneyim kazanarak gereksiz tartışmaları devre dışı bırakması ile davalar çok daha süratle sonuçlanmakta ve daha adil kararlar verilmektedir.
“Case Management” Avrupa Birliği önerisi olarak AB üyesi olan veya AB üyesi olmaya aday ülkelerde öğretilmeye başlanmıştır. Ancak Anglosakson sistemi uygulayan ülkelerde beklenen sonucu vermemiş ve hatta zararlı olmuştur. Bunun üzerine İngiltere’de “Case Management” in uygulama alanı sınırlanmaya başlamıştır. Ayrıca iki sistemi karıştırmanın sakıncalı olduğunu düşünüyorduk. Bu nedenle “Case Mangement” in KKTC ye gelmesine karşı çıktık. Devam edecek.
Hazırlayanlar : Av. Orhan Arsal ve Av. Şengül Göksu