Ortada hiçbir şey yok umuttan başka

Lute’un mekik diplomasisinden çıka çıka .

Lute’un mekik diplomasisinden çıka çıka .
Umuda yolculuktan başka bir şey çıkmadı .
Rum lider .
Sonuçta bir şey çıkmasa bile, sürecin devamında umudun olduğunu söyleyebildi .
Sonuçsuz kalan mekik diplomasisinden, Referans şartlarının belirlenmesi ve tespiti de sağlanamadı .
Sağlanan .
“Umuda yolculuk .”
Bu yolculukta, Statükodan yararlanan hep karşı taraf oldu .
Yararlanma her alanda oldu ve olmakta .
Görüşmelerin arkasına saklanarak .
KKTC’nin her alanda önüne perde çekmekte .
İçindekilerinin nefes almaması ve terki diyar yapmaları için, her türlü girişimi yapmaktan da geri kalmıyorlar .
Bu ülkede, Kıbrıs Türk’ü bir çok “kendi kendinin geleceğini belirleyici “ yani self determinasyon hakkını kullanarak irade beyanlarında bulunmuş ve en son da Annan Planında bunu kullanmıştı .
Annan Planına, türlü desiselerle, Kıbrıs Türk Halkına “evet” dedirten zihniyet ve zihniyetler .
Sonraları kandırıldıklarının açıklamalarını yapmışlardı .
45 yıllık görüşme masasında, mevcut statükodan hep karşı taraf yararlanmış olmasına rağmen .
Annan Planında, KKTC ‘de statükodan yararlanıp, adada çözüm istemeyen, zamanın siyasileri suçlanmıştı .
Annan Planı referandumu ile bu ters dönmüş ve statükodan yararlananların karşı taraf olduğu ortaya çıkmıştı .
Kıbrıs Müzakerelerinin esas zemini 77- 79 Doruk Anlaşmalarıdır .
Süreç bu anlaşmalar üzerine oturtulmuştu .
Fakat zaman içerisinde .
Bu zeminden kayılmış .
Tamamen .
Rum ve Batılı güçlerin oluşturdukları zemine kaymıştır.
Hatırlanacağı üzere .
1974’de, Zürih’te BM’nin yetkisinde bir konferans olmuştu .
O konferansta, Adada iki yönetimin olduğu tescil edilmişti .
Ardından, iki bölgeliliğin temelini atan, kuzeyden güneye her iki halk arasında mübadeleyi ön gören, yine BM’ler gözetiminde yapılan “Mübadele Anlaşması ” yapıldı.
77 – 79 ‘da görüşmelere esas teşkil edecek olan Doruk Anlaşmalarında.
Bulunacak çözümün esas kriterlerinden birisi. İki Toplumluluktu .
Diğeri de iki toplumda Ekonomi ve toprak verimliliği olacaktı .
Federal Hükümetin görev ve yetkilerinde. Devletin birliği ve Devletin iki toplumlu mahiyetini koruyacak, esası da vardı .
Gelinen aşamada .
İki toplumlu ve iki bölgeli federasyon zemininden kayılmış.
Doruk anlaşmalarının kuralları bir yana itilerek. Ne idüğü
belirsiz bir anlaşma metni ve teklifi ile karşı karşıya bırakılmış olduk .
45 yıllık görüşme sürecinde .
Türk görüşlerinde, Batılı Emperyalistler tarafından bilinçli bir şekilde geriletilme yapılarak. Büyük bir erozyona tabii tutuldu .
Sadece Türk görüşlerinde değil .
BM ‘lerin öncülüğünde yapılan anlaşmalarda da erozyon kuralı uygulanmış .
Hep karşı tarafın görüş ve önerilerine meşruiyet kazandırıcı adımlar atılmış.
Kararlar verilmiştir.
Bunun en güzel örneği. Hidrokarbonlarda görülmektedir .
Uluslararası Hukuka göre haksız olan Güney .
Haklı duruma getirilmiştir .
Ayni durum, Evkaf mülkünde de görülmektedir .
Şimdi yeni moda .
Referans Şartları .
Bir 45 sene daha.
Referans şartlarını oluşturmak için geçirilecek, ki karşı tarafın amacı bu olsa gerek.
Referans . Fransızca bir deyim .
Türkçesi, kaynaktır .
Yani görüşmeye zemin oluşacak kaynak veya kaynaklar yoktur da diyebiliriz .
Referans şartları yok .
Umut var .
Öyle görülmektedir ki .
Süreç için .
Yelkenler .
Umuda doğru açılacak .
BM . Umuda yolculukta karar verse bile .
Halkta, zaten süreç için büyük bir umutsuzluk var .
Liderler ve BM bunu herhalde zirveye taşırlar .
Halk .
Her şeyi görüyor, duyuyor, muhakeme ediyor .
Bu haber 4725 defa okunmuştur

:

:

:

: