İnsanlar ölmeye devam ederken Bakan Atakan isyan etti..

Trafik kazalarının yaşanmasında en büyük etken aşırı hız ve dikkatsiz sürüş gelmektedir.

Trafik kazalarının yaşanmasında en büyük etken aşırı hız ve dikkatsiz sürüş gelmektedir.
Bunu az detaylandıracak olursak,alkollü araç kullanmak, seyir halindeyken cep telefonu ile meşgul olmak,ikaz levhalarına uymamak, hız limitlerini aşmak vs vs..
Yukarıda saydığım bu etkenler kişisel eğitim ve trafik bilinci ile ilintilidir. Dolayısıyla araç kullanırken trafikte seyir halinde kişilerin üzerine almaları elzem olan sorumluluğun idraki içinde olup olmadıkları büyük öneme haizdir.
Bu her bir bireyin tasarrufunda olan bir sorumluluktur.
Lakin kişisel sorumluluğun yanında kamusal sorumluluğun da devlete ait olduğu ortadadır. Dolayısıyla yolların bozuk olması, yollarda güvenlik bariyerlerinin olmaması, yollarda aydınlatmanın yetersiz olması gibi trafikte hayati önem taşıyan etkenlerin noksanlığı da devletin sorumluluğu altındadır..
Haliyle yaşanan ve telafisi mümkün olmayan onlarca kazanın sebebi bireysel olarak yapılan hataların yanında devletin ihmallerini de kapsamaktadır.
Bugün binlerce motorlu araçtan seyrüsefer harcı dediğimiz yol ruhsat bedeli toplayan devletin, veyahut radar cezaları karşılığı alınan paraların, aynı maksat doğrultusunda kullanılmadığını görüyoruz. Yani bu paralarla düzgün ve emniyetli alt yapısı tamamlanmış yolların oluşturulması yerine kamu maaşlarına gittiğini bizzat Bakan Tolga Atakan söylüyor.
Ve diyor ki yollar için kullanılması gereken 154 milyon TL başka yerlere gidiyor..
Ve buna artık bir son verilmesini istiyor.
“Yoku var etmek için çabalamaktan yoruldum.” diyor Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan..
Adeta isyan ediyor.
Peki sonuç?
Yok.
İcraat?
O da yok.
Utanan,sıkılan,yüzü kızaran,vicdanı rahatsız olan?
O hiç yok.
İnsan hatasının ve devlet ihmalinin sonucu olarak yollarda yaşanan kazalardan mütevellit onlarca insanımızı kaybettik.
Onlarca eve ateş düştü. Ve bu ateş düştüğü yeri yaktı. Devleti yönetenler taziye mesajı yayınladı.
Hayat devam etti, birkaç gün mırıldandık, söylendik ve aynı yolları kullanmaya devam ettik,
Emniyet bariyersiz, çökmüş yollar, aydınlatılmamış güzergahlar.
Hatta çoğumuz aynı hataları yapmayı sürdürdü.
Devlet ise yine oralı olmadı.
Bu ihmali üzerine almadı.
Hatta yüzü kızaranı bile görmedik.
Utanmadan, sıkılmadan konuşanlar oldu.
Mazeretler arka arkaya sıralandı.
Ya sonuç?
Sıfır sıfır elde var sıfır.
Bu arada insanlar ölmeye devam ediyor.
İcranın başındakiler de dert yanmaya.
Yoruldum diyor Bakan Atakan.
Yoku var etmek için çabalamaktan.
Kısacası ne yapsam ne etsem olmuyor demeye getiriyor.
Ki bence de olmuyor..
O halde?
Yapılacak tek şey var.
Çıkarsınız halkın önüne ve tüm samimiyetinizle gerekçeleri ortaya koyarsınız ve biz bu düzeni değiştirmeye çalıştıkça düzen bizi değiştiriyor dersiniz ve bunun bir parçası olmak istemediğinizi belirterek istifa edersiniz.
Bu onurlu olandır.
Sayın Tolga Atakan’a yakışandır.
Eğer bulunduğunuz makamın sorumluluğu altındaki icraatları bile bir vesile ile yapamıyorsanız o zaman o makamda oturmanın hiçbir manası da yoktur.
Bir Bakanın sorumluluğunda olan yollar da her gün can pazarı yaşanıyorsa, ve bunda kişisel hataların yanında devletin ihmali de etken oluyorsa, ve devlet de bunu bildiği halde bilmemezlikten gelip hiçbir önlem almadan devam diyorsa, ve de devletin bakanı bu ihmali düzeltmek için çaba harcamaktan yoruldum çaresiz kaldım diyorsa daha da konuşmaya gerek kalmamıştır.
Bu sistem çökmüştür arkadaşlar.. Ve maalesef hepimiz bu bozuk yollarla birlikte insan hayatına zerre kadar önem vermeyen bu kokuşmuş sistemin enkazı altında kaldık.




Bu haber 856 defa okunmuştur

:

:

:

: