Seçime üç ay kala adayların durumları ve müzakerelerin seyri

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine, seçim yasakları çıktıktan sonra. Üç ay gibi kısa zaman dilimi kaldı, diyebiliriz.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine, seçim yasakları çıktıktan sonra. Üç ay gibi kısa zaman dilimi kaldı, diyebiliriz.
Geçen yazımda belirtmiştim, sol cenahta seçim kampanyasını, Sn. Cumhurbaşkanı Akıncı. Berlin’de resmen ve fiili olarak başlattı. Aslında bu daha da gerilere gider. Ta 9 Ağustos’a kadar.
Sağ cenahta ise, Sn. Tatar. Londra ziyareti ve temasları sırasında yaptığı açıklama ve konuşmaları ile O da Sn. Akıncı’dan sonra, kampanyasını başlatmış oldu.
Tabii bu kampanyalar. Resmen seçimlere katılacaklarını açıklamasalar da hareketlerinden, hal ve gidişatlarından. Resmen ilan etmeseler bile, fiili olarak seçimlere katılacaklarının göstergesi olsa gerek.
Gayri resmi, sağda ve solda iki aday belirdi.
Sağ cenahta, bazı çevrelerin seçimlerle ilgili çalışmaları var.
Çalışmaların odağını teşkil eden konu.
Sağda tek bir adayın belirlenmesi ve sağ kesim oyların, bu aday üzerinde odaklanması.
Dört sağ görüşlü partiden ikisi, bu yaklaşıma olumlu bakarken.
İkisi buna pek sıcak bakmıyor.
DP kanadı, aday çıkaracağını. Bunun da Sn. Serdar Denktaş’ın olacağı yollu söylemlerde bulunulduğu, gelen haberler arasında.
UBP ise, Sn. Tatar’ı resmen açıklamasa bile. Sn. Tatar da fiili olarak UBP’nin adayı olarak, seçimlere katılacağının hareketi ve hareketliliği içerisinde.
Sağ cenahta, ortak aday formülüne sıcak bakan iki parti ise.
HP ile YDP.
Sn. Tatar, Londra’da bulunduğu sırada. Seçimlere katılıp katılmayacağı konusunda, kendisine sorulan soruya.
UBP’nin seçimlere bir adayını mutlaka çıkaracağını. Bunu adaya döndükten sonra, bir iki hafta içerisinde belirleneceğini söylemişti.
Sn. Tatar, İngiltere’ye gitmekle. Hakkında yapılan kötü dedikodu ve söylemleri de elinin tersi ile iterek. Moral bulmuş olarak, adaya dönmüştür.
Hava öyle göstermektedir ki, Sn. Tatar. UBP’nin CB adayı olarak ilan edilecek.
O güne kadar, sağda tek aday formülü için çalışan çevre ve örgütlerin girişimleri de devam etmektedir.
UBP’nin bu girişimlere ve sağda tek aday formülüne, nasıl baktığını da ilerleyen günlerde göreceğiz.
UBP, bu girişimlerden ve yapılmakta olan diyaloglardan. Kendini ari tutarak. Tek başına hareket etme lüksüne sahip olmasa gerek.
Sağda tek aday formülü, sağda aday çıkmadığına göre, halen ortada durmaktadır.
Bunun, zaman süreci içerisinde nasıl şekilleneceğini göreceğiz.
Sol cenaha gelince.
Sol cenahta, öyle bir formül ve düşünce hareketliliği yok.
Zaten, Sn. Cumhurbaşkanı, resmen olmasa bile, fiilen kampanyayı başlatmış. Yurt içi gezilerine devam etmektedir.
Geçen Cuma günü, Ada TV’de Yalçın Cemalle Söyleşi Programında. Konuk, İkinci Cumhurbaşkanı Sn. Talat’tı.
Konu gündeme geldi.
Kendisinin kesinlikle aday olmayacağını açıkladıktan sonra. CTP’nin muhakkak bir aday çıkaracağını vurguladı.
Solda tek aday formülünü dile getirdim. Kesinlikle hayır diyerek bunun mümkün olmadığını. Seçim ikinci tura kalırsa, mümkün olabileceğini söyledi.
Bu durumda, sol cenahta Cumhurbaşkanlığı seçimleri için tek aday olmayacak. Çatı aday yok.
Bazı kurumların sürdürdükleri, sağda tek aday formülü sağlanabilir mi?
Bunu, çok kısa bir süre sonra görüp duyacağız.
Denizlerdeki yetki alanlarının sınırlandırılması ve Türkiye’ye karşı oluşturulan şer ittifaklarından sonra. Türkiye’nin Kıbrıs politikasında çok ciddi değişikliklerin meydana geldiğini de gözlemlemekteyiz.
Türkiye, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı ve federasyon sisteminde, Kıbrıs Türkleri ile hiçbir şeyi paylaşamayan tutumu karşısında. Federasyon tezinden, İki Devlete dayanan bir ortaklık tezine dönmüş durumdadır.
Yani, İki Eşit Devlet. Egemenliğe dayanan bir ortaklık tezi.
İki tarafın da kendine özgü istekleri. Devlet temeline dayanan bir çözüm.
Yani egemenlik hakları.
Adada, iki Devlet var.
Biri tanınıyor. Diğeri tanınmıyor. Yani KKTC.
Tanınmayan KKTC için, Güneyin sözde eski Cumhurbaşkanı Vasiliu’nun söylediklerine, özetle bir bakalım.
“ Tanımasalar bile, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin, bu gün bir devletin bütün karakteristiğine sahip olduğunu” katimerini Gazetesine verdiği demeçte söyledi.
Daha açıkçası. Bir devlette olması gereken bütün unsurların KKTC’de var olduğunu. Buna Kıbrıs Türk Halkının egemenliğinin de dahil olduğunu kabullenmiş oldu.
Öyle ise, niye iki Egemen Devletin eşitliğinde, bir çözüme gidilmesin ve olmayacak duaya, Amin dedirtmek için müzakerelere devam edilsin?

Bu haber 4549 defa okunmuştur

:

:

:

: