Hayattaki her şey

Hayattaki her şey tıpkı sağanak yağmurlar gibidir...

Hayattaki her şey tıpkı sağanak yağmurlar gibidir...
Geçer...
GÜNEŞ açar...

Sadece GÜÇLÜ olun.
Kötü görünen bazı şeyler İYİLİK getirebilir...

HAYAT

Şu hayat var ya şu hayat
İnadına kamaştırır dişlerimi
Tadına bakmadan edemem
Bir bardak su gibi
Serinletir içimi…

Saksıda karanfil
Coşkusunda baharın
Gözlerim pırıltısında zamanın…

Sırtımı dönemem
Yüreğimde sevgiler
Doğurgan kadınlar gibi...

Ayşe TURAL

GÜNLER NEDEN BU KADAR ÇABUK GEÇİYORMUŞ?

Bu konuda sizler nasılsınız bilmem ama ben, farklı bir tv izleyicisiyim. İş ola televizyonu açmam, bağımlı değilim yani...

Bahçemle uğraşıp eve girdiğimde, yorgunluğumu atmak için ayaklarımı uzatırım. İşte o zaman keyifle tv açılır.

Kanalları gezerken her konuşmacının birkaç cümlesini yakalarım. İlgimi çekerse de dinlemeye devam ederim.

Şu anda Kıbrıs kanallarının birindeyim. Bir çocuk doktoru konuşuyor:

' Bebekler beş dakika bile yanlarından ayrılsanız hemen ağlamaya başlar. Siz de: ' Ne oldu daha beş dakika olmadı, niye ağlıyor?' dersiniz.

Oysa minik bir bebeğin yaşadığı süreye göre (diyelim ki 3 aylık) 5 dakika çok uzun bir zamandır...

Yaşları ilerlemiş insanların da gençlere oranla ZAMAN KOŞUYOR, deyişleri boşuna değil.

Çünkü yaşadıkları yıllar çoğaldıkça zamanın geçişi hızlanmış olur...'
diye anlatıyordu...

Ağzım açık kaldı... Nedenini o kadar güzel açıkladı ki!

Bunu şimdi öğrenmiş olmak, bir şeylere geç kalmışım telaşı yarattı.

Yine de sevgili doktora bana ZAMAN kavramıyla ilgili bu kadar güzel bir şey öğrettiği için sonsuz teşekkürler...

Öğrenmenin ne yaşı, ne de zamanı var... Sadece dikkatle dinlemek yetiyor bazen...

SEVGİLER ÖZEN İSTER

Sen
Sırça sarayını unutma gönlün
Koru. gözet her zaman
Sevginin kanatları
Çok naziktir dikkat et
Sevgiler özen ister...

Özgür bırak çırpınsın
Ormanında aşkın
Kuytu serinliğinde
Bir demet de ışık ver
Yakma güneşler gibi
Kurutma dalında gülü
Sevgiler özen ister...

Her zaman ince, nazik
İlk günkü gibi sevecen ol
Bir gün ulu bir çınar
Görmekse idealin
Öyleyse aşk fidanını
Üstüne titreyerek
Sevginle, saygınla yeşert...
Sevgiler özen ister
Asla unutma bunu....

Ayşe TURAL

HER OLAY BİR DERSTİR ASLINDA

Bildiğim bir Fransız öyküsünü sizinle paylaşmak isterim:

' Küçük bir çocuk, bir vitrinde SATILIK KÖPEK YAVRULARI yazısını okur, hemen içeri dalar. Yavruları görmek ister. Satıcı, köpek yavrularını çağırmak için ıslık çalar.

Minik bir kapıdan bir sürü köpek yavrusu fırlar... Siyah, beyaz, kahverengi, kulakları benekli... Çocuk hepsini çok beğenir. Fiyatını sorar, 50 frank cevabını alır. Satıcıya her ay 5 frank vererek borcunu 10 ayda kapatmayı teklif eder. Satıcı kabul eder.

Derken bir yavru daha çıkagelir. Arka ayaklarından birini sürür. Çocuk nedenini sorar. Satıcı, yavrunun doğuştan kalça çıkığı olduğunu anlatır. Çocuk, şayet o yavruyu almak isterse yine aynı şekilde ödeme yapıp yapamayacağını sorar. Satıcı onu almasını tavsiye etmez. Ama ille de almak isterse onu BEDAVA verebileceğini söyler...

Küçük çocuk, inatla başını sallar:
- Hayır, hayır, bu yavruyu alacağım ama parasını da ödeyeceğim. Satıcı, o yavruyu alırsa kırlarda koşup oynarken ona eşlik edemeyeceğini, koşamayacağını söyler.

Küçük çocuk:
- Merak etmeyin efendim,der. Eğilir, pantolonunun paçasını kıvırır, bacağı TAKMAdır.
- Onu fazla yormayacağım...

BU GECE

bu gece
gökyüzü
bir zaman atlası gibi...

sen
yıldızları düşür üstüne
sonra bir Samanyolu çiz...

ayın tam ortasına
koy kalbini
üstüne uzanıp uyumam için...

Ayşe TURAL

NEDEN BÖYLEYİZ BİLEN VAR MI?

Biz kadınlar, erkeklerden çok farklıyız.

Bir program yaparız, ona uymak için tüm detayları kafamızda kurarız. Hatta bir gün öncesinden ertesi gün o saat için ne giyeceğimize bile karar veririz.

Ertesi gün olur... Sabahtan itibaren her adımın içinde o program aklımızdan geçer. Kuaföre şu saatte giderim, alışverişi araya sıkıştırırım. Tırnaklarım, makyajım, giysim tamam mı? Her an “ Bir butiğe koşup yeni bir elbise alsam daha mı iyi olur” a varan düşüncelerle cebelleşiriz.

Çok az da olsa, bir aksilik çıkabilir, program yatar, düşüncesi de kafamızı kurcalar...

Bu ister sevgili, ister arkadaş ya da bir grup programı olsun hiç farketmez...

Kadın her yerde ve her durumda böyledir.

Peki, gerçekten program olmayıverirse...

İşte o zaman kadın hıncını, öfkesini belki de hayal kırıklığını İŞ YAPARAK çıkarır.

Neler mi yapar?
Aklınızın hayalinizin almayacağı işler yapar...

Günlerdir tertiplenme bekleyen dolaplar indirilir. Birkaç saatte yapılabilecek bu iş kısa sürede jet hızıyla biter.

Yıkanacak çamaşırlar mı var. Renkliler, beyazlar ve de siyahlar arkanızdan atlı koşturuyormuş gibi yıkanır. Zavallı çamaşır makinası yorulur ama kadın yorulmaz...

Hızını alamaz. Kapı önünde duran araba kirlidir ya! Boşuna yarın yıkamaya para vermesin diye, akşamın karanlığında, kocaman ay gökte parlayıncaya kadar yıkanır, kurulanır, garaja çekilir.

Artık el ayak yorulmuştur. Kadın, başka ne iş bulsam da oturduğum yerde yapsam diye bakınır.

Biraz dinlenir... Hiç gereği yokken evi bir güzel siler süpürür. Üç günlük işi üç- dört saate sığdırır. En önemlisi artık ayrılan, beklenen saat geçmiştir. Kadın yorgunluktan bitkin düşer ve yenilgiyi kabullenir...

Yazarken ben çok güldüm. Siz de güldünüz mü? Biz buyuz işte. Belki aramızda tek tük hemen kabullenenler vardır...

Peki böyle olaylarda erkekler ne yapar? Belki biraz canı sıkılır ama oturur bir maç izler ya da arabasına atladığı gibi bir arkadaşı ile birasını yudumlar...

Hani derler ya “ Kişi ne ederse kendine eder” diye... Anlayana...

ZAMAN

büksem kulağını
kapatsam ağzını
kurtulsam tik tak larından
zaman da durur mu dersin?

tek ses yok senden gayrı
dinle istersen...
hain geceyi
bekçi düdükleri bile paylaşmıyor...

nerede şafak
nerede çocuklar
yoksa hepsini
oyuncak dolabına mı kilitledi
ZAMAN...

ben
güneşimi isterim...
çocuklarımı...
insanlarımı...

ha!
unutmayın sakın!
bir de UMUTLARIMI...

Ayşe TURAL

HEDEFLERİMİZ VE HAYALLERİMİZ…

Yaşamın içinde başarılı olabilmenin en sağlıklı yolu, kendimize hedefler koymaktır.

Dikkat ederseniz hedef demedim, hedefler dedim. Birden çok hedef: Ulaşıldıkça hemen arkasına bir yenisini eklemek gerek… Çünkü yaşam sürüyor. Yaptım, bitti deyip bir kenara çekilmek yok…

Hedef belirlenince yapılacak ilk iş de, doğal olarak hedefe kilitlenmektir...
HAREKETE GEÇİN
PLAN YAPIN
HESAPLAYIN
KOŞUN…

Yaşamın lezzeti, onun keyifli olmasından geçer. Yaşam bir alışkanlıksa ki öyle… Öyleyse onu keyifli bir alışkanlığa dönüştürün…

Güzel yaşama alışkanlıkları edinin mesela.
Doğayı fark edin.
Siz onun, o da sizin bir parçanız aslında.

AMAN DİKKAT!
Yürüyüşlere çıktığınızda, sorunların çantasını da boynunuza asarak yürümeyin, lütfen…
Çünkü sorunlar, sizin peşinize düşmeye bayılırlar.

Sevgiyle kalın...
Unutmayın sizi çok seviyorum...

MUTLU HAFTA SONLARINIZ OLSUN...

Bu haber 4177 defa okunmuştur

:

:

:

: