Kudüs, geçmişte Yahudi imparatorluğunun başkenti.
Dünyada Siyonizmin de başşehri idi.
Bu İmparatorluğa, Roma İmparatorluğu son verdi ve bu topraklar uzun yıllar Roma İmparatorluğunun bir parçası oldu.
Daha sonra, değişik ulusların parçası haline geldi.
En sonunda da Osmanlı İmparatorluğundan koparılarak. İçinden çıkılmaz bir hale getirildi.
Zaman süreci içerisinde, bu bölgenin coğrafyasına, değişik uluslardan topluluklar geldi. Bölge, zamanla tamamen Müslüman halkların egemenliğine girdi.
Bu İkinci Dünya Savaşına kadar devam etti.
Birinci Dünya savaşında, Kıbrıs Adasının, İngiliz İdaresine geçmesi ile birlikte. Bölgeye, İngilizlerin yardımı ile Yahudi göçmen kitleleri gönderildi ve Filistin coğrafyasının, demokrafik yapısının değişikliğine gidildi.
Bundan amaç, Filistin topraklarında, bir Yahudi devletinin kurulması idi.
İkinci Dünya savaşından sonra. Batılı Emperyal güçler, bunda başarılı oldular ve Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kuruldu.
İslam aleminin büyük bir çoğunluğu bu devleti tanımadı.
Atatürk Türkiye’si bu devletin kurulmasına hep karşı çıktı.
Stalin Rusya’sının, Türkiye’den toprak talep etme istekleri karşısında. Türkiye’nin NATO’ya girme talebi doğmuş ve bu ittifaka girmesine karar vererek, müracaatta bulunmuştu.
Başta bu istek olumsuz karşılandı. Türkiye bu istekten vaz geçmeyip faaliyetlerini sürdürdü.
Türkiye’nin vazgeçilmez bu isteği karşısında, NATO’nun kaptanı olan ABD, Türkiye’den iki istekte bulundu. Yeni İsrail Devletinin tanınması ve Güney Kore’ye Türk Askerinin gönderilmesi.
Bu isteklerle, Nato’yu yönetenler. Türkiye’nin ittifaka girmesi halinde, istenilen taleplerin yerine getirilip getirilmemesi konusunda Türkiye’yi teste tabii tuttular.
Türkiye her iki isteği de kabul etti.
Yahudi Devletini, 28 Mart 1949’da ilk tanıyan ülke Türkiye oldu.
25 Temmuz 1950 de de, Türk Askeri Kore’ye gitti.
İki yıl sonra da Türkiye, test sonucunda, NATO üyesi oldu.
Yeni kurulan Yahudi Devleti, kabına sığamıyor.
Eski İmparatorluğunun hayali içinde coğrafyasını genişletmenin yollarını arıyordu.
ABD’deki büyük Yahudi lobisi ile de ABD’ siyasi bir güç elde ederek. Adım adım hayalini gerçekleştiriyor.
Hayaldeki İmparatorluk, sadece Kudüs’le iktifa etmiyor.
Gap ve Sina’ya kadar uzanıyor.
İmparatorluk sınırları içerisinde, Kıbrıs Adası da var.
1967 ‘de işgal ettiği coğrafyanın da üzerine yatarak. İşgal hareketini devam ettiriyor.
Bu harekete aktif olarak katılan ABD Başkanı Trump’ı da sahnede görüyoruz.
Trump Efendi, barış adına, yeni bir Orta Doğu Planı hazırlayarak. İsrail Başbakanı ile birlikte dünya kamuoyuna açıkladı.
Plan, eski Kudüs Yahudi İmparatorluğunun buram buram kokusunu taşımakta. Minval o yöne seyir kaydetmekte.
67 harbinden günümüze dek.
ABD, birçok Arap ülkesini. Ekonomik, askeri ve diğer açıdan seslerini çıkaramayacakları bir konuma getirdikten sonra, bu planı açıkladı.
Filistin Lideri Abbas ve Türkiye CB bu plana sert şekilde karşı çıktı.
Arap ülkelerinden, ciddi manada bir tepki gelmedi.
Sadece, Arap Birliği toplantıya çağrıldı.
Kararı hep birlikte göreceğiz.
Geçmişte, Filistin ve Kudüs’le ilgili alınmış birçok karar var.
Bunlar yürürlükte iken. BM GK ‘nin daimi üyelerinden biri olan ABD’nin. Böyle bir işgal planını barış planı olarak dünya kamuoyuna lanse etmesi. Çok düşündürücü olsa gerek.
ABD, Orta Doğu’da yalnızlığa itilirken. Yahudileri sığınacağı liman
olarak görüyor ve onların insanlık dışı uygulamalarına ortak olarak. Emperyal adımlarını atmaya devam ediyor.
ABD bu kararı ile Orta Doğuda çomağı arı kovanına sokmuş oldu.
Bölgedeki büyük ülkeler, karara karşı çıktıklarını beyan ettiler.
BM GK’nin daimi üyelerinden tıs yok.
Bölge ülkeleri, bu yayılmacı durumdan tedirgin.
Orta Doğuyu yeniden ısıtacak ve hareketlendirecek Trump- İsrail ortak kararına karşı. BM sözcüsünden çok cılız bir ses çıktı.
Bu kararla, bölgede yeniden bir kutuplaşmanın olacağı beklentisine girilmiştir.
ABD’nin katkısı ile Büyük Kudüs Yahudi İmparatorluğu için adım atılmıştır.
Bunun arkası gelecek mi ?
Bize bunu, zaman gösterecektir.
Değerli okurlar. Sizin görüşleriniz nedir ?