Benim düşüncem şudur ki çok erken başlamış bir seçim yarışı çalışmaları var ancak seçimler de demokrasinin gereği ondan dolayı da eleştirmek istemiyorum. Bir kez daha yazmak isterim ki KKTC de Nisan seçimlerinden de önemli ve yapılması gerekli onlarca elzem işler vardır. Herkes bilmelidir ki bu yapılacaklar arasında ki öncelikli işler ekonomi ve yine ekonomi.
Ekonomimizin düze çıkması sıkıntıların atlatılması, alt yapı çalışmaları, yollar ve daha birçok sorunun çözümlenmesi anavatanımız Türkiye ile kurulacak doğru işbirliğinden geçer. Belki de cumhurbaşkanı seçiminin en büyük etkisi burada olacaktır.
5 Şubat günü adaylığını sn Akıncı da açıklayacak, artık yarış stardı verilmiş olacaktır. Hangi aday en güçlü bu tartışmaları daha sıklık ile duyacağız, iki turlu bir seçim ile karşı karşıyayız.
Çözüm ve barış söylemleri gündemi çok meşkûl edeceğe benziyor da!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Çözüm ve barış söylem ve sloganları ile taraftar toplamaya çalışan adaylar bu çözümün tek yanlı olamayacağını da halkımıza anlatmalılar. Akıllarda olan çözüm şeklini Rum tarafı da kabul ederse ancak çözüm olur Rum tarafı kabul etmedikçe geçtiğimiz 50 yıllık ütopya değişmez olur.
Halkımızın gündemini federal çözüm istenci belirlemiyor, herkes çözüm istiyor ancak onurlu bir çözüm. Olası bir çözüm için de umutların yeşermiş olmadığını Rum tarafının gündeminden anlamak çok kolay istenince tabi ki. Ben sosyal medyada şunu yazmıştım” Akıncı’nın federal çözüm söylemi ne kadar boşsa Tatar’ın iki devletli çözüm söylemi de o kadar boştur” Akıncı ve Erhürman federal çözüm söyleminde ısralı, ancak Tatar öyle boş bir iddiayı devam ettirmiyor. Rum tarafında ne federal çözüm nede iki devletli çözüm gündemi vardır.
Ben çok merak ediyorum biz Kıbrıs’ın kuzeyinde federal çözüm için mücadele, hatta sn Erhürman geçen hafta Girne de çözüm oluncaya kadar barış ateşinin sönmeyeceğini söyledi. Çok çömezce bir iddia olduğunu söylemekten geçemeyeceğim, bir daha yazıyorum Rum tarafı da onaylarsa olur. Erhürman siyasetini Rum tarafının tercihine mi teslim etti, madalyonun iki yüzünü de okumak gerekiyor.
Önümüzdeki hafta Akıncı’nın manifestosunu da öğrenmiş olacağız. O zaman çok daha rahat yorumlar yapacağız, demokrasimizin de gereği bu değil mi? Aşağılamadan, küçük görmeden, küfretmeden yorum yapmak.
Halkımız gerçekçi siyaset, ayağı yere basan siyasetçi ile gerçekler çerçevesinden uzaklaşmadan halkımızı serüvenlere atmayacak fikirleri görmek istiyor.