Kapalı Maraş’la ilgili düşünce ve söylemler devam ediyor.
Devam edeceğe de benziyor.
Nisan sonu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine çok az bir süre kaldı.
Kapalı Maraş’ın açılmasını isteyenler de istemeyenler de Kapalı Maraş üzerinden hanelerine oy sağlamak için. Kapalı Maraş’ı istesek de istemesek de seçim malzemesi olarak kullanacaklardır.
Bu siyasetin vaz geçilmez bir kuralıdır.
Dolayısı ile bunu ilerleyen günlerde daha somut bir şekilde göreceğiz.
Açılma kararı mevcut ikili koalisyon hükümetince alınmış ve uygulaması, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraya bırakılmıştır.
Bu konuda, Maraş açılımı ile ilgili hem Başbakandan. Hem de Başbakan Yrd. ve Dışişleri Bakanından açıklamalar olmuştur.
Sn. Başbakan Kapalı Maraş’ı açma kararlılığındayız diyor.
Sn. Özersay ise açılma ile ilgili olarak, kararın seçimden sonra alınacağını ve uygulama alanına geçileceğini açıklamıştır.
Açılma iradesini, TC. adına da CB Yrd. Sn. Oktay Maraş’taki toplantıda dile getirdi.
Kapalı Maraş’ın açılımının Nisan seçiminden sonraya kalması. Seçimlerde istismar yapılmaması için düşünülse de.
Ne kadar da karar ve uygulanması seçim sonrasına kalırsa kalsın. Maraş seçim malzemesi olmaya. Seçime kadar devam edecektir.
Bunun önüne geçmek mümkün değil.
Kısaca yukarıdaki açıklamalardan sonra. Hem Hükümet,
hem de garantör Türkiye, prensipte Kapalı Maraş’ın açılması konusunda. Ortak irade ortaya koymuşlardır.
Bunun icrası ise seçim sonrasına kalmıştır.
Maraş’taki toplantıya, davet edilmeyen Sn. Cumhurbaşkanı Akıncı ise.
Üç TV’de yapılan ortak söyleşisinde. Maraş’la ilgili olarak sorulan sorulara açıklık getirmiştir.
Bu açıklamalarında, Maraş’ın uluslararası bir mesele olduğunu. Her ne yapılacaksa BM ile çatışmadan yapılması gerektiğini dile getirdi.
45 sene uluslararası bir mesele olarak görülen Kapalı Maraş’ı BM kapalı tutmakla. Çözümsüzlüğün devamını ve kalıcılaşmasını teşvik ederek. Statükonun parsasını Rum tarafına 45 sene sunmadı mı ?
Kapalı Maraş’ı çantada keklik gören Rum tarafının uyguladığı, salam politikasını 45 yıl desteklemedi mi ?
Bu güne kadar 45 yıldır uygulanan “ sıfıra sıfır elde var sıfır “ politikaları sayesinde, bu günlere gelmedik mi ?
Garantör Türkiye, Kapalı Maraş KKTC toprağının bir parçasıdır. Yani KKTC toprağıdır diyorsa ki öyledir.
45 yıl uluslararası bir mesele olarak ele alınan Maraş. Artık Uluslararası bir mesele olmaktan çıkarılıp. Ulusal bir mesele haline getirilmiş. KKTC ‘nin hükümranlık hakkına dayanan bir statüde. KKTC’nin idaresi altında açılmaya karar verilmiştir.
BM kararları deniliyor.
O kararlar uygulansa.
O kararlara sarılan bir avuç Kıbrıs Türk’ü. Tüm Ada Türkleri gibi kararların uygulanmasından sonra. Adada hayat haklarının sona ereceğinden bilgileri var mı ?
BM kararları, Kıbrıs’ta Türk varlığını tamamen ortadan kaldıran kararlardır.
Bunları savunmak ve uygulama alanına sokmak, gafillikten başka bir şey değildir.
Bunların uygulanmasını isteyenler. Ya bu kararları okumadılar.
Ya da bir misyonun misyonerleri olarak bunları istiyorlar.
45 yıl, Kıbrıs Türk halkını görüşme masasında tutsak edenler ve bu politikalarını devam ettirmek isteyenlere karşı. Kapalı Maraş kararı yüzlerine atılmış bir tokat olsa gerek.
Hidrokarbonlardan sonra, Türk tarafının attığı ikinci hamlenin, Kapalı Maraş olması. Türk tarafının, Güneyin yarattığı statükodan yararlanmasının önüne takoz koyması bakımından da ayrı bir önem arz etmektedir.
Maraş’la ilgili etkinlikten ciddi kaygı duyan güney. BM GS ‘ne mektup yazarak. Maraş için ortak komite önerdiğini. Rum basınından öğreniyoruz.
Hidrokarbonlar için ortak komiteyi reddeden zihniyet. Maraş için ortak komite öneriyor. Sen ilk önce o öneriyi kabul et. Ondan sonra öneri sun.
Amaç yine zamana oynamak. Maraş’la ilgili alınan kararı, dumura uğratmaktır.
Öyle görülmektedir ki.
Güney ne yaparsa yapsın.
KKTC, garantör Türkiye’nin desteği ile Maraş’la ilgili hükümranlık haklarını kullanmada geri adım atmayacaktır.