Bayram değil seyran değil ABD bizi niye öptü?

Ortadoğu’daki satranç tahtası yine karıştı. ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey dün Suriye'nin İdlib kentinde insani yardımın yanı sıra, Türkiye'ye mühimmat sağlamak istediklerini de açıkladı.

Ortadoğu’daki satranç tahtası yine karıştı. ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey dün Suriye'nin İdlib kentinde insani yardımın yanı sıra, Türkiye'ye mühimmat sağlamak istediklerini de açıkladı.
Jeffrey, 'Türkiye bir NATO müttefiki, ordunun büyük kısmı Amerikan ekipmanı kullanıyor. Ekipmanın hazır ve kullanılabilir olduğundan emin olacağız' ifadelerini kullandı.
Diğer yandan ABD'nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield, Türkiye'nin hava savunma sistemi talebinin incelendiğini açıkladı.
Bu açıklamalar peş peşe gelince insan elbette sormadan edemiyor. Bayram değil, seyran değil ABD bizi niye öpüyor?
Nedeni gayet basit aslında.
Türkiye ile Rusya-İran arasındaki balayı bitmek üzere. Çok değil daha birkaç ay öncesine kadar Ortadoğu’da kurmak istedikleri terör devleti PKK-YPG nedeniyle Ankara ile köprüleri atma noktasına gelen Washington, şimdi aniden Türkiye’nin NATO müttefiki olduğunu hatırladı.
Aslında ne Rusya’nın ne de ABD’nin Ortadoğu’daki oyun planında bir değişiklik yok.
ABD, Suriye’nin kuzeyinde PKK-YPG’nin kontrolünde Akdeniz’e uzanan bir terör koridoru açma niyetinden vazgeçmiş değil. Türkiye ile bu noktada anlaşması mümkün değil.
Rusya ise bütün gücüyle Esed’in yanında olmayı sürdürüyor. Çünkü ABD’nin oluşturmak istediği koridorla Kuzey Irak petrolünü Akdeniz’e ulaştırmasının önünü kesmek istiyor. Türkiye bu noktada da Esed nedeniyle Rusya’dan uzak düşüyor.
Türkiye’nin ise aslında bu iki süper güçten çok farkı bir konumda bulunuyor. Terör koridoruna geçit vermediği zaman ABD çıkarlarına aykırı davranmış oluyor. O yüzden Rusya ve İran tarafından sırtı sıvazlanıyor.
Esed’e karşısında güvenli bölge için bastırdığında ise Rusya’yı karşısında buluyor.
Kısaca Rusya ve ABD’nin Ortadoğu’daki kapışmasında Türkiye zaman zaman bir bu tarafta, bir diğer tarafta yer almak zorunda kalıyor.
Elbette büyük devlet olmak, kendi ulusal çıkarlarımız doğrultusunda zaman zaman farklı politikalar güdebilmeyi gerektiriyor.
O yüzden günümüz dünyasında hiçbir devlet sonuna kadar dost, ya da sonuna kadar düşman olmuyor.
Ortadoğu adeta yangın yerinde kavrulurken, önümüzdeki dönem yeni çatışma alanı olarak da muhtemelen Doğu Akdeniz öne çıkıyor.
Burada tüm bu faktörlere İsrail de eklendiği için Doğu Akdeniz’deki kavga, Ortadoğu’dan çok daha çetrefilli bir hale bürünüyor.
Kısaca tıpkı Suriye’de olduğu gibi kazananı ve kaybedeni olmayan çok uzun bir mücadele bizleri bekliyor.
Elbette bu mücadele sırasında tüm ezberleri bozacak bir adım atmak da mümkün. Ancak Güney’in buna gönlü var mı ona bakmak gerekiyor.
Çünkü şurası bir gerçek.
Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları, bu çatışma ortamı içinde ya kimseye yar olmayacak.
Ya da adil bir paylaşım içinde Kıbrıslı Türklerin ve Rumların refahını sağlayacak çok önemli bir enstrüman olarak kullanılacak, barışın anahtarı olacak.
Kararı yıllardır Kıbrıs’ta adil bir çözümü önleyen Rum yönetiminin tavrı belirleyecek. Bizden söylemesi…
Bu haber 9360 defa okunmuştur

:

:

:

: