Tedbir, dikkat, özen!

Hani derler ya son zamanımızda bunlar da mı başımıza gelecekti! altmış yaş üstü nüfusdaki demoralize durum devam ediyor. Karamsarlık almış başını gidiyor.

Hani derler ya son zamanımızda bunlar da mı başımıza gelecekti! altmış yaş üstü nüfusdaki demoralize durum devam ediyor. Karamsarlık almış başını gidiyor. Salgın devam ediyor. Her evde huzur ve mutluluğun veya çeşitli tedirginliğin yerini “Corona virüsü” korkusu sarmış. Konuşulan tek şey hastalık ve alınan önlemleri dinlemek için haberlere nöbetçi olmak gibi bir bekleyiş. Her ailede büyük kaygı,hani derler ya hangisine yanayım ?Ailede ülkede,birey sayısı çok,beş parmak biri kesilse hepsi acır misalindeyiz. Her evin durumu hiç farklı değildir. Öncelikli tercih aman evde ne eksik var alayım telaşı, lüzumsuz bir çok alım. Acil ihtiyaç dışındaki alımlar ile evler sanki eski zamanların bakkal dükkanlarına döndü. Kredi kartları limitleri gün geçtikçe düşüyor. Her ailede bütçe açık verdi. Vahim bir durum. Yıllardır çok istisnai durumlar dışında market alışverişimi listemi SMS ile gönderip ihtiyaçlarımı eve getirme alışkanlığında olan bir kişi olarak günlük alımlarımı yaptığım için durumdan en memnun olduğum zamandayım. Ancak böyle bir servis ağının sistemi genelde çalışır mı bence zor. “Sanal Market” uygulamaları belirli saatlerde ve müşterisi kanaatimce az. Birde tüketicilerin alışkanlığı olan elle seçme ve daha iyisini alayım alışkanlığı bu uygulamada engel sanıyorum. Pazarda, markette patatesten tutun biberdir, domatesdir, portakaldı, soğandı seçmecede kaç el kasalarda /reyonlarda dolaşıyor. Bazen aman tadına bakayım deyip uzanıp alan ve yiyenler de var. Alışkanlıklardan vazgeçmek zor. Ancak yaşam tarzının yeniden düzenlenmesi gerektiği zamanda olduğumuzu biliyoruz. Hem kendimizi hem çevremizi sağlık açısından korumamız elzem olmuştur. Mart ayının ikinci Perşembe günü “Dünya Böbrek Günü” idi. Dünya Sağlık Örgütü de sosyal medya Twitter hesabından paylaşımda bulundu ve çeviri aynen şöyle “Bugün WorldKidneyDay . Böbrekleriniz sürekli olarak kanınızdaki atıkları filtrelemek için çalışıyor, ancak bazı hastalıklar etkili bir şekilde çalışmasını engelleyebilir. -Diyabet -Hipertansiyon -şişmanlık hepsi böbrek hastalığı için önemli risk faktörleridir.” Corona salgınında belkide en zorda olan hastalar hastanelerde şifa bulmak için diyalize girenlerdir. Bu hastaları düşünmeden duramıyorum, haftada kaç kez hastane merkezlerinde geçen onca saat, biliyorum çünkü 12 yıl rahmetli eşim Özel Berova’nın diyalize gidip geldiği günleri hiç unutmadım. Diyaliz merkezlerinde çalışan ekiplerin zorluklarını gören birisiyim. Hastaların ne acılar çektiğini de diyaliz sonrası kaç saate kendilerine gelebildiğini bilenim. Hani derler ya her kes yaşadığını bilir işte tam o noktadayız. Onlar için diyaliz merkezlerinde ayrı bir özen gösterilmesi tedbir alınması maske kullanıldırılması kaçınılmaz olandır. Bu arada bir 14 Mart Tıp Bayramı daha geride kaldı.Dünyada “pandemi “ ilan edildiği bu günlerin sınavındayız. İtalya’ya yardıma giden doktorların olduğu haberlerini okuyanlarız “Hipokrat’ın ilk kuralı, hekimin hem düşünceleri hem de seçtiği tedavi yöntemiyle hastaya en ufak bir zararın dokunmamasının sağlanması gerekliliği idi! Hekimlik tarihi ve yasaları açısından değerlendirildiğinde kural, büyük önem taşımaktadır. Her yıl yazılarımda 14 Mart Tıp Bayramında Hipokrat Yeminini tekrarlıyorum. Bu gün için de Türkiye’de Tıp Fakültelerinin mezuniyet törenlerinde kullanılan en yaygın yemin metinini yeniden yazacağım. ”Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleyhinde kullanmayacağıma, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlük ve onurla yapacağıma, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.” Her şey yeminde ifadesini bulandır. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Başbakanı Ersin Tatar’ın konuşması ve her türlü tedbirin yapılacağı vaadi adadaki bizlere büyük bir moral ve güç olmuştur. Yazımı Türkiye Cumhurbaşkanı sözcüsü Sayın İbrahim Kalın’ın paylaşımı ile noktalıyorum “Ne rehavet, ne panik. Tedbir, dikkat, özen.”

Bu haber 3596 defa okunmuştur

:

:

:

: